Sitare
"Çeşmek be zen sitâre Ez men mekon kenâre" Nerden çıktın karşıma böyle Sitâre? Efsaneler dökülüyor gülüşlerinden Kirpiklerin yüreğime batıyor. Telaşlı bir kalabalığın ortasında Ayaküstü konuşuyoruz Nedim'in nigehbân* nergisleri gibi
Patates Yiyenler
Düşünüyorum da nasılda yok sayılmış bir hayatla geçip gidiyor zaman. Aslında hiç düşünmediğini anlıyorsun. İnsanın dünya ile ilgili bir seylerde fikir sahibi olabilmesi için önce kendisine bakması lazım ama nasıl kör etmişim kendimi. Aynaya bakmaya korkan halimle üç kuruş parayla bir avuç yemek ile yetinmeyi kendime nasıl layık görmüşüm. Hiç hayal kurmamışım. Kendime yenisinden bir kıyafet ya da ayakkabı almamışım. Şaclarıma rüzgar ellerimden daha çok dokunur olmuş. Benim kurmaya cesaret edemediğim hayaller çokta pahalı değilken bu boydan boya buruşmuş kararmış derim ucuza gelir olmuş. Ölümün korkusunu bile barındırmıyor bedenim. Yaşarken hayatta kalamamanın mücadelesi içinde savrulmuşum. En son ne zaman en sevdiğim şarkıyı dinlemişim. Ya da sevdiğim bir şarkı var mı ki benim. Gözlerim yıllardır kapkaranlık şeylere bakmaktan güzeli uzaktan görünce utanır olmuş. Güzel olan her şeyi kendime hiç layık görmemişim. Bir de diyorum ki ben insanım. Beni hayvandan farklı kılan bu aklı ne zaman kullanır olurum bilmem. Biliyorum ki ya kaza kurşunu ya da içimdeki boşlukta öleceğim. Ona da boynumu eğip son kez bile direnmeyeceğim. Hiç yaşamayan biri zaten bir avuç toprağa girse ne olur. Belki gömmezler kurda kuşa yem olurum. Derim o zaman ohh şimdi birilerine ihtiyaç oldum. Yaşadım be yaşadım. Olur mu dersin böyle bir güzellik. Bu da benim son şarkım olsun..
Reklam
Sürekli karşılaştığım ve fazlasıyla rahatsız olduğum bir durumu aktarmak istiyorum. Hadi yaşlı başlı insanları anlıyorum onları geçtim. Ama okumuş etmiş genç insanların hâlâ kulaktan dolma bilgilerle, başkalarının laflarıyla sözleriyle, başkalarının fikirleriyle düşünceleriyle şu an ki iktidarı savunmaları beni gerçekten çılgına döndürüyor. Dün
Hayatımda ilk kez bir erkek için ağlıyordum, işte o zaman, öyle ağladığım için onu sevdiğimi düşündüm. Ayrıca evlenmek isterse ona evet diyeceğimi ve sürekli birlikte olacağımızı, her saat ve her dakika onun nerede olacağını bileceğimi düşündüm. Ama sevişeceğimizi düşündüğüm zaman tiksinti duyuyor, bunun üzerine kendi kendime, belki de ona aşık değilsin diyordum ve aklım iyice karışıyordu.
"Nereden bildiğimi söyleyemem , ama biliyorum. Tanıştığımızda sana ilk sorduğum soruyu hatırlıyormusun?" "Evet , deliliği bilip bilmediğimi sormuştun." "Çok doğru. Bu kez sana öykü anlatmayacağım. Deli olmak , düşüncelerini iletmekten âciz olmak demek. Sanki yabancı bir ülkedesin, çevrede olup biten her şeyi görüyor , anlıyorsun , ama istediğini anlatmaktan , dolayısıyla da yardım bulmaktan umutsuzsun, çünkü orada konuşulan dili bilmiyor , anlamıyorsun." "Hepimiz hissetmişizdir bunu ." "Hepimiz şu ya da bu biçimde deliyiz zaten ."
Bu son saniyelerde meydana bakıyor ve beni şaşırtan bir manzara ile karşılaşıyorum. Yüzünü görüyorum. Bana karanlığın içinden bakıyorsun. Gözlerin kederli ama başardığım şey sebebiyle bakışlarında bir saygı seziyorum. Başka bir seçeneğim olmadığını anlıyorsun. İnsanlık aşkına, baş yapıtımı korumalıyım. Şimdi bile büyüyor… Bekliyor… Yıldızları yansıtmayanla lagünün kan kırmızı sularının altında kaynıyor. Gözlerimi seninkilerden ayırıyor ve ufku seyre dalıyorum. Bu ağır yüklü dünyanın üstünde son kez yakarıyorum. Sevgili tanrım, dünyanın beni günahkar bir canavar olarak değil, bir kurtarıcı olarak hatırlaması için dua ediyorum. Öyle olduğumu biliyorsun. Ardında bıraktığım hediyeyi insanlığın anlaması için dua ediyorum. Hediyem, gelecektir Hediyem, kurtuluştur. Hediyem, cehennemdir.
Reklam
599 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.