Mariz bir asrın, hasta bir unsurun, alîl bir uzvun reçetesi; İttiba-ı Kur’andır. Azametli bahtsız bir kıt’anın, şanlı, tali’siz bir devletin, değerli, sahipsiz bir kavmin reçetesi; İttihad-ı İslamdır
Bütün şiirlerde söylediğim sensin
Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin
Seni anlamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkıs'ın
Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin
Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
Ey gönüllerin en yumuşağı en derini
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Kanunlar ve nizamlar ne kadar mükemmel olursa olsun, onu tatbik edecek insanın içerisine hak ve adalet sevgisi girmemişse, netice tersine tecelli edecek, adalet yerine adaletsizlik, sosyal adalet yerine sosyal istismar hâkim olacaktır.(Necmettin Erbakan)
Herkesin bildiği bir huyu vardı: yeni gelen öğrencilere sen hiç aşık oldun mu? diye sorması aşık olmayan, ya da aşkını ifâde etmeyen kişileri çok da önemsemezdi. Ona göre bir kişiye aşık olmamış birinin İlahi aşk iddiası da yalandı. Çünkü aşk insana ilahi aşkı öğretmek için verilen bir nimetti.