Bizim ahlak sorunumuz, insanın kendisine karşı kayıtsızlığıdır. Bu, bireyin önemine ve biricikliğine ilişkin duyguyu yitirmiş ve kendimizi kendi dışımızdaki amaçların araçları yapmış olmamız, kendimizi bir eşya olarak görmemiz ve kendi güçlerimizin bize yabancılaşmış olması olgusunda ortaya çıkan bir durumdur. Kendimiz de, komşularımız da birer eşya haline gelmiş bulunmaktayız. Bunun sonucu, güçsüzlüğümüzü hissetmemiz ve bu güçsüzlüğümüzden ötürü kendimizi aşağılamamızdır. Kendi gücümüze güvendiğimiz için insana, kendimize ve kendi gücümüzün yaratabileceği şeylere hiçbir inanç duymamaktayız. Kendi yargı gücümüze güvenme yiğitliğini göstermediğimiz için insancı anlamda bir törelbilincimiz de yoktur.
Doğuştan utangaçtım ve çirkin olduğuma inandığım için utangaçlığım daha da artardı. Bir insanın yönünü çizmesinde hiçbir şeyin dış görünüşü kadar dramatik bir etkisi olmadığına inanıyorum, aslında dış görünüşünün çekici olup olmadığına duyduğu inanç, dış görünüşten çok daha etkilidir.
Reklam
"Ruhun hayata tutunması da böyle berrak ve belirsiz bir şey. Hepimiz öleceğimizi biliriz; hepimiz ölmediğimizi hissederiz. Doğruyu söylemek gerekirse, karanlık bir içgüdüyü alet ederek ölümün bir yanlış anlama olduğuna bizi inandıran ne bir arzudur ne de bir umut: Gönlümüzden gelen bir itirazdan doğar bu inanç, bir reddedişten...
İnanç deneyimlenemeyenin ürünüdür. Deneyim olduğunda, inanç hakikate dönüşür.
Tekeşliliği etkileyen en önemli faktör, az nüfuslu bir bölgedeki hareketsizliktir. Eğer bir erkeğin evden ayrılma fırsatı azsa ve kendi karısından başka kadınları nadiren görüyorsa karısına sadık kalmak onun için kolaydır; fakat yanında karısı olmadan seyahat ediyorsa veya kalabalık bir şehirde yaşıyorsa sorunun çözümü, orantılı olarak güçleşir. Tekeşliliğin ikinci en büyük yardımcısı batıl inançtır: "Günahın" ebedi cezaya yol açtığına gerçekten inananların bundan kaçınması beklenebilir, beklendiği kadar büyük çapta olmamakla birlikte bir dereceye kadar da öyle olur. Erdemin üçüncü destekçisi kamuoyudur. Tarım toplumlarında olduğu gibi, bir erkeğin her yaptığının komşularınca bilindiği yerlerde, geleneğin kınadığı şeylerden kaçınmak için güçlü nedenler vardır. Fakat doğru davranışı destekleyen bütün bu nedenler, artık eskiden olduklarından çok daha az güce sahipler. Daha az insan izole yaşıyor; cehennem ateşine olan inanç yok oluyor ve büyük şehirlerde kimse komşusunun ne yaptığını bilmiyor. Bu yüzden, modern sanayileşmenin yükselişinin öncesine göre tekeşliliğin erkeklerde de kadınlarda da azalması şaşırtıcı değildir.
Sayfa 136 - Say YayınlarıKitabı okudu
İslâm âlemi hâlâ bilinmez durumdadır ve insanlar bu bilgisizlikte iki sınıftır: Onlardan biri kendi içinde yaşadığı bir şekil oluşturur. Bu çok fazla iyi beklenti içindedir. Ona taşıyamayacağı yük yükler. Ondan sahip olmadığı şeyi ister. Ağaca özen göstermeden meyve bekler. Bu iman ve inanç tarafını ihmal eder. Fakat doğru mü'minlerin işlerini bekler. İlk İslâm neslinin ortaya koyduğunu ortaya koymasını ve yüce peygamberin (s.a.s.) okulunun öğrencilerinin gösterdiği kahramanlık örneklerini, cihad harikalarını göstermesini umar. Biri de onun doğasını, inancını, tarihini, ona yerleştirilmiş kuvvetleri, toprağına gömülmüş hazineleri bilmez. Ona herhangi biri dine sahip olmayan, bir Resûle inanmayan, bir kitaba bağlanmayan âlem muamelesi yapar. Sorunlarını cahiliye toplumlarının sorunlarını çözer gibi çözmeye çalışır. Sorunlarını çözmede, kilitlerini açma- da ve kapatmada dinden, inançtan ve imanı tercih etmekten başka her yola başvurur. Bunların her ikisi de yorgunluk ve uğraş içindedir.
Asalet yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Gelişen toplumlarda insanı insanla kaynaştıran, yığını millet yapan; inanç birliği. İnananlar kardeştir, diyor İslâmiyet. Kan biyolojik bir mefhum: karanlık, esrarlı, kör. İnsanlaşmak biyolojinin esâretinden kurtulmaktır. Tek insânî değer vardır: îman. Îman ayırmaz birleştirir. Îman yâni hisle yoğurulan, heyecanla kanatlanan, yaşayan ve yaşatan düşünce.
Sayfa 135 - Ötüken YayınlarıKitabı okuyor
Ben acı çekiyor, katlanıyor ve ruhumun derinliklerinde, muzaffer olacağıma bir inanç taşıyordum. Bu inanç bana acı verecek kadar kamçılanan gururumdan güç alıyordu.
İnanan insanlar her daim inançlarını duyurma yoluna gitmişlerdir. İnanç doğası gereği insanın içinde kalamaz, taşar.
Sayfa 199 - Tiye, Amenhotep , YekutielKitabı okuyor
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.