Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnançsızlar sedefsizler gelip gelip döndüler Değişimi büyük dönüşümü Taş içindeki atan bir çift kalbi Göremediler işitemediler sezemediler
Sayfa 282
Ben, bizim eğitim tarzımızdaki insanlardan, kendisine karşı dürüst olabilen insanlardan söz ediyorum, din ve inanç konusunu her ne çeşit olursa olsun geçici amaçlarına erişmek için bir araç haline getiren insanlardan değil. (Onlar için din, günlük hayattaki çeşitli amaçlarına ulaşmak açısından sadece bir araç olduğundan buna inanç denilemez, bu yüzden de bu insanlar en köklü inançsızlar­ dır.) Bizim eğitim çevremizden gelen bu insanlar, bilgi ve yaşam ışığının o suni yapıyı yakıp erittiği, onların da bunu fark ederek o yeri boşalttıkları ya da henüz bunu fark etme­ dikleri bir konumdadır.
Reklam
Onlar, yani bizim çevredeki bu inançlı insanlar, tıpkı benim gibi varlık içinde yaşıyorlar; varlıklarını artırmaya ve korumaya çalışıyorlar, yokluklardan, acılardan, ölümden korkuyorlardı ve tıpkı benim gibi ve inancı olmayan bizler gibi, zevklerini tatmin ederek, en az inançsızlar kadar kötü yaşıyorlardı.
"Muhafazakârlık o zamanlar, şimdi olduğu gibi kendilerini fazlasıyla önemli gören, dar görüşlü, zalim, ahlaksız insanlar arasında sıkça görülürdü. Öte yandan akıl, onur, dürüstlük, iyi huyluluk ve ahlak gibi niteliklere daha çok inançsızlar arasında rastlanırdı."
Sayfa 7 - Ren KitapKitabı okudu
Bütün inananlar, benim çevremdeki diğer insanlar gibi zengin, rahat bir hayat sürüyordu. Varlıklarını artırmak, korumak için gayret ediyor, yoksulluktan, acı çekmekten, ölümden korkuyorlardı. Ben ve diğer bütün inançsızlar gibi sadece kendi şehvetlerini tatmin etmek için, en az bizim kadar kötü yaşıyorlardı.
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
“Bu kırmızının anlamı nedir?” diye yine sordu atı ezberden çizmiş kör nakkaş. “Renklerin anlamı orada karşımızda olmaları ve onları görmemizdir,” dedi öteki. “Görmeyene kırmızı anlatılamaz.” “Münkirler, zındıklar, inançsızlar da Allah’ı inkar etmek için onun gözükmediğini söylerler” dedi atı çizen kör nakkaş. “Oysa o görene gözükür” dedi öbür utsa. “Kuran-ı Kerim bu yüzden görenle görmeyenin hiç bir olmayacağını söyler.”
Reklam
Oysa inançlılarla inançsızlar iki ayrı dil konuşur ve birbirlerini anlayamazlar.
Sayfa 65 - İş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Dindarlar, tıpkı benim gibi, varsıl bir yaşam içinde işlerini büyütmeye ya da ellerinden tutmaya çalışıyorlar; feragatten, acıdan, ölümden korkuyorlar ve öteki inançsızlar gibi yaşıyorlardı; isteklerini doyurarak, inançsızlardan daha kötü değilse bile onlar kadar kötü yaşıyorlardı; tıpkı benim gibi. Sahip olmakla feragat, acı ve ölum korkusunu yok edecek bir zihniyetleri yoktu, olsaydı bir korkulan olmazdı. Yaşamaya da devam ediyorlardı işte böyle.
“İyi olmak istemenin kaynağı eğer yüreğinin derinlerinde yatıyorsa her türlü günahın üstesinden gelebilecek şekilde iradesini kullanabilirdi;ister inançsızlar isterse inananlar olsun…”
Öte yandan akıl, onur, dürüstlük, iyi huyluluk ve ahlak gibi niteliklere daha çok inançsızlar arasında rastlanırdı
657 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.