İlim ile Bilim arasındaki fark nedir? Atatürk'ün İlminin Manası Nedir?
Mustafa Kemal Atatürk'ün sahip olduğu ilmin ne anlama geldiğini Atatürk'ü dine yamama çabalarını boşa çıkarmak için açıklamak zorundayım. Mustafa Kemal Atatürk'ün sözlerini bilmek, öğretmek, öğrenmek aşamasını geçtik. Şimdi o sözlerin manasını öğrenerek yarım kalan devrimi tamamlama aşamasına geçiyoruz. İlim sahibi olmak
kronoloji/insanlık tarihindeki bazı önemli olaylar
MÖ Beş Milyon: Bilinen en eski insan benzeri maymun cinsi olan Australopithe- cus Afrika'da ortaya çıktı. MÖ İki Milyon: Homo habilis ve dişisi ellerini kullanarak yonttukları taşlarla aletler yapıyordu ve hâlâ Afrika'dan çıkmamışlardı. MÖ 1,5 Milyon: Meşaleyi homo erectus ve femina erecta devraldı. Gerçekten de ateşi keşfeden ilk
Sayfa 179 - selKitabı okuyor
Reklam
Sultanın Arap tebaası içerisinde bağımsızlığı hedefleyen az bir kesim varken, ister sultanın Arap eyaletlerinde, isterse Kahire'de İngiliz "koruması" altında olsun, Arapça konuşan entelektüellerin çoğu gururlu bir şekilde kültürel miraslarının farkındaydı. Bu genellemeye bir istisna kökenlerini 7. yüzyıldaki Arap fatihlerin öncesine dayandıran bir Lübnan milli kimliği oluşturmak isteyen bazı Marunî entelektüeller tarafından ortaya konuldu. Ancak onlar azınlığın içinde farklı bir azınlık gruptular ve Butrus el-Bustani (ö. 1883) gibi Beyrut'taki diğer Hıristiyan entelektüeller mezhepsel sınırların ötesinde bir Arap kültürel birliği kavramını benimsedi, Müslüman entelektüeller için Arap geçmişiyle duyulan gurur Osmanlı idaresinin ilk üç yüzyılı boyunca hâkim bir motifti. Sadece bu gurur imparatorluğun son yüzyılında yoğunlaştı.
Sayfa 220Kitabı okudu
Almanya'nın Denizcileşme Süreci
Bu süreçte Tirpitz'in en büyük bir diğer destekçisi de, Dışişleri Bakanı Von Bülow idi. 1897 yılında Birinci Donanma Yasası parlamentoda görüşülürken, "Güneşin Batmadığı İngiliz İmparatorluğu" sözüne şöyle cevap vermişti: "Şimdi biz de güneşte bir yer talep ediyoruz."
Sayfa 167Kitabı okudu
Dönemin İngiliz diplomatları , bilim insanları ve gazetecileri gibi Fitzmaurice de Sultan II. Abdülhamid'i tahttan indirip imparatorluğun yönetimini üstlenen İttihatçıların, Yahudilerin ve dönmelerin ya da kripto Yahudilerin kuklaları olduğu şeklindeki kavram yanılgısının etkisinden kurtulamaz. Dünya görüşüne göre bu kuklacılar , Filistin'i dünya siyonist hareketine kazandırmak amacıyla Osmanlı İmparatorluğu'nun denetimini ele geçirmeye çalışan daha yaygın bir komplonun parçasıdır.
Yahudiler de, ülkü sahibi olmanın ikinci bir ibret verici örneğidir. Korkaklığı atasözü haline gelen bu millet, bugün, bir milli ülkünün ardında, herhangi bir millet kadar cesaretle çarpışıyor. Milli kahramanlar ve bu milli kahramanlar, idama mahkum edildikleri ve bağışlanma dileğinde bulunurlarsa ölümden kurtulacakları halde, İngiltere’den af dilemeyerek milletlerine şeref vermek suretiyle ölüyorlar. Bu milli ülkü sayesinde, Filistin’deki yarım milyon yahudi (O zaman Filistin’de yarım milyon Yahudi vardı), yalnız Araplarla değil, koca İngiltere ile savaşı göze alıyor, Amerika’ya meydan okuyor. Milli ülküye yapışmak sayesinde Yahudiler o kadar kuvvetlenmişledir ki, bugün İngiltere imparatorluğu onlara karşı bir şey yapamıyor. Tabaasında bir tek kişinin hapse atılmasını savaş sebebi saban İngiltere, bugün, İngiliz askerlerinin öldürülmesine, İngiliz subaylarının kaçırılıp dayak atılarak horlanmasına, masum İngiliz çavuşlarının Yahudiler tarafından canice asılmasına ses çıkaramıyor. Bütün bunların en önemli sebebi Arapların ve Yahudilerin olağanüstü kuvvetli olmasıdır. Bu kuvvet maddi değil, manevidir, Yani ülkü kuvvetidir.
KızılelmaKitabı okudu
Reklam
... (İngiliz yetkililer) .... Bir Arap'ın Türklerden halifeliği alması önerisine muhalefet ederler. Onlara göre böylesi bir girişim Arabistan dışında yaşayan Müslümanlar arasında yıkıcı tepkiler doğuracaktır. Dahası , Arapların büyük bir krallığı veya imparatorluğu yönetebileceklerine bir an bile inanmazlar.
Osmanlı İmparatorluğu geçen asırda kendi kudreti, kendi müesseselerinin müsaadesi nispetinde dünyanın bazı bölgelerinde, İslâm âleminde her yere müdahale etmiş, Panislâmizm propagandası yapmış, kültürel hayatı yönlendirmeye çalışmış bir devlettir. İşte o nedenledir ki hilâfeti ilga ettiğimiz zaman, Hindistan Müslümanları biraz buruldular, itiraz ettiler. Çünkü oradaki İngiliz idaresine karşı bir şey yapmak istemediklerinde, liderleri “Halifemiz istemez” yahut “Halifemiz ister” diye bir itiraz veya müracaatta bulunuyordu. Tabii Hindistan bağımsızlığına kavuştuktan sonra, orada da kimse buradaki halifeyle ilgilenmezdi.
Birleşik Devletlerin dünya pazarını eline geçirmesi, bütün dünya ülkelerini sarstı. Kurumlar, iktidarlar yıkılıyor ya da değişiyordu her tarafta. Almanya, İtalya, Fransa, Avustralya ve Yeni Zelanda kooperatif cumhuriyetler olmuştu. İngiliz İmparatorluğu'ndan durmadan parçalar kopuyordu. İngiltere'nin başında bir sürü derdi vardı. Hindistan tam bir isyan içindeydi. Bütün Asya tek bir ses olmuş "Asya Asyalılarındır!" diye bağırıyordu. Ve Uzak Doğunun sonunda Japonya, sarı ırkları beyazlara karşı kışkırtıyordu. Kıtalararası bir imparatorluk düşü gören ve bunu gerçekleştirme çabasında olan Japonya bu arada kendi proletaryasını eziyordu. Savaş, Çinli ve Hintli emekçilerle Samuray kastları arasında oldu ve sosyalist işçiler kitle halinde öldürüldüler. Tokyo sokaklarında ve Mikado sarayında saldırı sırasında kırk bin işçi öldürüldü. Kobe tam bir mezbahaydı: Pamuk işçilerinin makinalı tüfeklerle taranması, modem savaş araçlarıyla toptan imha konusunda en korkunç örnek olarak klasikleşti. Ve Japon oligarşisi bu kargaşalardan iyice vahşileşerek çıktı. Doğuya egemenliğini kabul ettirdi ve Hindistan dışında, dünya pazarının Asya kesimini denetlemeye başladı.
Sayfa 193
Lloyd George'un en büyük amacı ise Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanması, adeta tarihten silinmesiydi. "Türkler mutlaka gitmeli", onun kamuoyunda kullandığı temel slogan olmuştu. Lloyd George, generallerin itirazına rağmen, Mısır'daki İngiliz ordusunun güçlendirilmesini ve taarruza geçmesini, başbakan olur olmaz adeta ilk emir olarak vermişti. Lloyd George Filistin'in ele geçirilmesini ve o toprakların Yahudiler için anavatan yapılmasını, biraz da almış olduğu dini eğitimin etkisinde kalarak, temel amacı olarak benimsemişti. Lloyd George yalnız değildi. Winston Churchill'i ilk kurduğu hükümete almamıştı. Churchill'i Osmanlı İmparatorluğu'nu 1. Dünya Savaşı'na sokan kişi olarak görüyordu. Ancak dayanamadı. Churchill'i Temmuz ayında hükümete aldı. Churchill de ilk iş olarak Kuzey Suriye'nin ele geçirilmesini gündeme getirdi.
Sayfa 118 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
İtilaf Kuvvetleri'nin diğer önemli bir hatası ise Liman von Sanders'in de değerlendirdiği gibi; Çanakkale'ye büyük bir çıkarma hareketi yapıp, aynı zamanda veya çıkarmadan önce donanma ile Boğazı zorlamaya çalışmamış olmalarıdır.5 Bu görüşü, İngiliz Generali Aspinali Oglander de yazdığı "Çanakkale Muharebeleri" kitabında
Sayfa 67 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Osmanlı donanmasının modernize edilmesi İngiltere'ye, kara kuvvetlerinin modernizesi ise Almanya'ya bırakılmıştı. İngiltere'nin Amiral Limpus başkanlığında Osmanlı donanmasına gönderdiği danışman grubu oldukça kalabalıktı. Kara kuvvetleri ve genelkurmay için gönderilen Liman von Sanders başkanlığındaki Alman danışman grubu Limpus'un grubunu adeta dengeliyordu. Reşadiye ile biraz daha büyük olan Sultan I. Osman zırhlıları, İngiliz tersanelerinde yapılmıştı. Üzerlerinde daha fazla top vardı. Reşadiye 1913'te denize indirilmişti. Modern liman tesisleri Türkiye'de henüz inşa edilmediği için teslim edilememişti. Tesisler 1914 Ağustos'unda tamamlanacak, Reşadiye ile Sultan I. Osman İngiltere'den ayrılacaktı. Bu gemiler sayesinde Osmanlı İmparatorluğu Ege'de Yunanistan ve Karadeniz'de Rusya ile boy ölçüşebilecekti.
Sayfa 23 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Mustafa Kemal 1. Dünya Savaşı'nın çıkışını ve Osmanlı İmparatorluğu'nun savaşa girişini Sofya'da izledi. Yarbay Mustafa Kemal "pek yakında" bir dünya savaşının çıkacağını görmüştür. Mustafa Kemal savaşın nedeni olarak iki noktaya dikkat çekmektedir: İngiliz-Alman rekabeti, Sırbistan'ın Avusturya ve Macaristan'ın
Sayfa 14 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Enver Paşa'nın kafasında Turan imparatorluğu yatmaktaydı. Yeğeni Nuri Paşa da İslâm Ordusu adı verilen altı bin kişilik bir askeri birlikle Baku'yu sarmıştı. Nuri Paşa'nın ilk saldırısı başarılı olmadı. Bakü'ye ikinci saldırı Halil Paşa tarafından başlatıldı. İngiliz askerlerinin elindeki Baku, 1918 yılı eylülünde Halil ve Nuri paşalar yönetimindeki İslâm Ordusu'nca ele geçirildi.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.