Çok şaşkınım. Bir Amerikalı yazarın kitabını çok beğenerek ayrılıyorum. Az biraz araştırınca da gördüm ki kitap zaten Time dergisi tarafından 1923 ten bu yana yazılmış en iyi İngilizce romanlar arasına seçilmiş. Vallahi hak etmiş. Hem yazarın pürüzsüz kalemi hem konusu olsun oldukça akıcı . Çizgisini hiç bozmadan kitabın sonuna kadar okuyucu kitabın içinde tutan Amerikalı yazar pek bilmezdim.
Sevgili Robinson, üç kuşak kadınlarının bir nevi hüznünü işlemiş. Biz bütün romanı son kuşağın kızları olan Ruth ve Livelle kardeşlerinden Ruth’un kalemiyle okuyoruz. Önce annelerinin kendisini öldürmesiyle anneanneleri tarafından bakılan kızlar sürekli bir ölüm ve terk ediliş yaşarken en son teyze Sylvie tarafından korunmaya alınırlar. Ama bu teyze öyle oturayım kızlara iyi bir örnek olayım değil de kendini ‘ben göçebeyim, duramam’ diye tanımlayan farklı bir kadın. Hal böyle olunca kızlar neler mi yaşıyor?Livelle evi terk edip giderken geride kalan Ruth ile teyzesinin ne çılgınlıklar yaptığı size kalsın.
Romanın her yerine sızan tren, köprü, su metaforları da dikkatimi çeken noktalardan. Karakterlerin sürekli trenin geçişini izlemeye köprüye çıkmaları, köprüden düşen trenin içinde can veren dede… Su metaforuna gelirsek evden uzaklaşan karakterlerin hep su kenarında sabahlamaları, sürekli bir sebeple ıslanmaları…
Son olarak da kızların ruh hallerini oldukça etkileyici yansıtan Robinson, aile ilişkilerinin dinamiğini, kişilik çatışmalarını ve izleyici çevrenin oluşturduğu baskıyı da yalın bir dille kaleme almayı başarmasıyla ben bu kitabı gerçekten çok sevdim.