Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Atatürk,bilimin ve sağduyunun kılavuz olduğu bir zihniyete sahiptir.
Sayfa 37 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Atatürk : Bayrak bir milletin şerefidir.
Yere bir Yunan bayrağı serilmişti. Atatürk bunu görünce kaşlarını çattı: "Bu ne?" dedi. Dediler ki "Efendim Kral Konstantin buraya geldiği zaman Türk bayrağına basaraktan girdi". Biz de hakikaten o acı vakaya şahit olmuştuk. Fakat ne yapabilirdik? Müdahale etsek bizleri de orada kurşuna dizeceklerdi. Sabrettik ve dedik ki intikamını alırız. Fakat Atatürk'ün büyüklüğü bakın ne kadar böyle insani bir duygusu var ki "Bir bayrak" dedi, "Milletin şerefidir. Onunla oynanmaz. Rica ederim kaldırın bayrağı yerden. Kral bir hata işlemişse, bir gaflet yapmışsa aynı şeyi benim yapmama imkan yok. Evet Yunanlılar bizim düşmanımızdır, mağlup ettik, denize döktük, iş bitti. 'Bayrak' bir milletin şerefidir".
Sayfa 169 - Dünya Kitapları 1. Baskı ( Genişletilmiş) 2004Kitabı okudu
Reklam
İnönü'nün TÜRK hassassiyeti ..
1939'da Paşa reisicumhur olduğu zaman Halk Partisi, Paşa'nın iznini alarak portrelerini yaptırmak istemişti. Paşa, ecnebi ressamların eserlerini sevmiyordu. "Bunlar birer şaheser olsa da bize bir şeyler vermez, bunlarla övünemeyiz, çünkü bizim malımız değil" diyordu. Bu itibarla portrelerini yapacak ressamların Türk sanatkarları olmasını şart koşmuş.
Sayfa 166 - Dünya Kitapları 1. Baskı ( Genişletilmiş) 2004Kitabı okudu
İnönü :
"(...) iyi politikacı odur ki, birçok kimseye danışır, fakat gerekli gördüğü zaman bütün o danışmanlarının söylediğinin tam tersini uygulayacak gücü ve güveni kendisinde bulur."
Sayfa 163 - Dünya Kitapları 1. Baskı ( Genişletilmiş) 2004Kitabı okudu
1115 kişi tevkif edilmiştir. 115 kişi de idam edilmiştir bunların içinden ... Kürt isyanı dahildir... Ve çeteler dahildir. Eğri Ahmet Çetesi, Ceyhanlı Çetesi, yani eşkıya. Bunlar da dahildir, ki bu küçük bir rakamdır. Ve bu bizim şansımız olmuştur. Atatürk'ün kanı sevmemesinin bir eseridir. Nitekim Cavit Bey idam edileceği gece Atatürk sofrayı dağıtmıştır, bir köşeye çekilmiştir. Yakup Kadri'den gayet yakından dinledim. Paşam ne var, "Cavit idam edilecek, çok rahatsızım" demiştir. ldam haklı mıydı, haksız mıydı ayrı dava. Yalnız yine bilinmeyen bir şey söyleyeyim, Cavit Bey'in idamına müessir olacak vesikalar bulunmamıştır İstiklal Mahkemesi'nde. Ama şimdi bu vesikalar bulundu. Ve Tarih Kurumu'na malettirildi.
Sayfa 144 - Dünya Kitapları 1. Baskı ( Genişletilmiş) 2004Kitabı okudu
40 yıl düşünsem şu ayrıntı gelmez aklıma ..
Mesela Eskişehir'e giderken treni durdurdu. "Nerde kuracaksın şeker fabrikanı?" dedi. "Her şey hazır, yerini tespit edeceğim" dedim. Haydi beraber çalışalım, dedi. Benim tasavvur ettiğim yer ucuz arsalar almaktı. Onlar da şehrin dışında oluyor tabir. .. Kafamda Kızılay'ın yerlerini hazırlamıştım. Müthiş de bir soğuk vardı. Sıfırın altında 1 veya 2 derece. Her yeri dolaştı. Fabrikanın şimdiki yerini gösterdi. Bu yeri ben de biliyordum. Fakat arsa ve yer bakımından daha fazla para vermek lazım geliyordu. Bundan dolayı oraya karar vermemiştim. Bana şunu söyledi; "Buraya kuralım bu fabrikayı. Şimendifer güzergâhıdır. Milletimiz gidip gelirken görürler, kuvve-i maneviyeleri yükselir." Bu kadar alakadar olurdu ...
Sayfa 125 - Dünya Kitapları 1. Baskı ( Genişletilmiş) 2004Kitabı okudu
Reklam
"Atatürk, Hitler'i de Mussolini'yi de hiç tutmazdı. "
Hitler'in şahsı ve politikası ile ilgili bir tahlili olmuş mudur? Hitler'i mütecaviz ve müteaddi olarak kabul ediyordu. Hitler'i de Mussolini'yi de hiç tutmazdı.
Sayfa 122 - Dünya Kitapları 1. Baskı ( Genişletilmiş) 2004 - Celal Bayar aktarıyor -Kitabı okudu
Atatürk : "Hatay benim "şahsi" meselemdir."
Adana'ya Hatay dolayısıyla mı gitmişti? Evet efendim. Kendisi iyileşti, ayağa kalktı, hepimiz seviniyoruz. Kafasında daima Hatay meselesi yaşıyor. Fransızlarla Paris'te müzakere devam ediyor. Adana'ya gittiği zaman onu matem elbiselerine bürünmüş genç kızlar karşılamış, "Kurtar bizi" diye tezahüratta bulunmuşlar. Çok müteessir olmuş, heyecanlanmış. Sonra Adana'da askeri resmi geçit yaptırdı. Ayakta durmuş mütemadiyen, Fransızlara karşı kat'i hareket ediyor, nümayiş yapıyordu. Fakat bunu hayatı pahasına yapmış oluyordu. Biz de bilmiyoruz, aldığımız malümatta her akşam bana rapor verirlerdi. Atatürk'ün kilo aldığı belirtiliyordu. Ben seviniyordum. Halbuki su toplamaya başlamış.
Sayfa 120 - Dünya Kitapları 1. Baskı ( Genişletilmiş) 2004 - Celal Bayar aktarıyor -Kitabı okudu
Böyle lider var mı dünyada ?
"Köylü milletin efendisidir" diyebilmiş adam dünya tarihinde yok. Bu insan söylemiştir. Fakat diyelim ki bu bir teoridir, bu bir literatür diyelim ama, fiiliyatta ben size bir vakayı hatırlatayım. Devlet bütçesinin 300 milyonu geçmediği ve bu 300 milyonun 150 milyonunun Aşar Vergisi'nden elde edildiği bir dönemde bir madde-i kanuniye ile Aşar'a son vermiştir. Köylü zulümden kurtulsun, haksız bir vergi... Malum ya Aşar, müterakki sistem değildi, herkes ne düşerse ve mültezimler vasıtasıyla alınırdı. Köylüye zulmeden mültezimler vardı. Kim sosyal fayda için devlet bütçesinin yüzde 50'sini feda edebilmiştir? Dünyada böyle bir hareket var mı? Ben bilmiyorum. Siz biliyorsanız beni ikaz buyurun ...
Sayfa 113 - Dünya Kitapları 1. Baskı ( Genişletilmiş) 2004 - Sadi Irmak aktarıyor -Kitabı okudu
Atatürk'ün Napolyon nefreti ..
Aslında Atatürkçülük katı bir sistem değildir. Dolayısıyla Atatürk kendisi bizzat tabu olmaktan nefret eden bir adam. Allahlaştırmaktan nefret eden bir adamdı ve kat'iyen dünyanın diğer büyüklerine benzetilmekten de hiçbir zaman hoşlanmamıştır. Mesela Napolyon'dan tiksinirdi. Kendisini tanımayanların bazen, "Siz Napolyon kadar büyüksünüz" demelerine fena halde öfkelenirdi. Napolyon kendisini Allahlaştırmıştı biliyorsunuz . Kendi tezine zıt olarak yıktığı imparatorluğun yerine kendisini imparator seçtirmek gibi gülünç gaflete kurban gitmiştir. Atatürk böyle değildir ve Atatürkçülük donmuş bir sistem değildir.
Sayfa 111 - Dünya Kitapları 1. Baskı ( Genişletilmiş) 2004Kitabı okudu
Reklam
Düşmanın bile ardından böyle konuşsun ..
Nitekim 1938'de Ata'nın ölümünde söylenmiş olan sözlerin bence en manalısı Churchill'in sözüdür: "O daha dünyaya lazımdı."
Sayfa 110 - Dünya Kitapları 1. Baskı ( Genişletilmiş) 2004Kitabı okudu
Atatürk'ün Hitler ve II. Dünya Savaşı öngörüsü .. Nokta atışı !
Bu vesile ile 1932'deki bir konuşmasını size nakletmek isterim. Amerika'dan bir kadın gazeteci geliyor ve şu suali soruyor: "İkinci bir Cihan Harbi olur mu?" Atatürk "Olur ve maalesef olacaktır," diyor. "Niçin çıkacak?" "Çünkü kolonileri inhisar altında almakta ısrar eden İngiltere ve Fransa karşısında bir Almanya var ki, milli izzeti nefsi zedelenmiştir. Mütemadiyen soyulmaktadır. Versay Muahedesi'yle. Millet tahammül edemeyeceği bir yük altında kalmıştır. Vatanından parçalar bölünmüştür. Korkarım ki bu millet, -ki büyük teknik kabiliyeti haizdir- yarın milli gururunu okşayacak bir demagogun eline geçerse, dünyaya yeni bir harp getirebilir."
Sayfa 109 - Dünya Kitapları 1. Baskı ( Genişletilmiş) 2004Kitabı okudu
Atatürk'ün sayısız resmini çeken Cemal Işıksel :
1929'da Tahtakale yangını başlamıştı. Ben o vakit askerliğimi yapıyordum muhafız taburunda. Yangın olduğunu görünce hemen makinemi aldım, koştum yangın yerine. Yangının resimlerini almaya çalışıyordum. O esnada Gazi geliyor, dediler. Hemen ben de vaziyetimi aldım. Geldi, yangının aydınlığından istifade ederek Atatürk'ü tespite çalışıyordum. O esnada bana şunu söyledi: "Başıbozukluk, paçandan akıyor." Bana bunu söylediği zaman gece saat 3'tü. Hemen bir esas vaziyeti aldım. Şöyle bir baktım, meğersem tozluğumun bağı çözülmüş, sarkıyor. Hemen ordan yok oldum, bağı bağladım, tekrar geldim, başladı gülmeye. Öyle bir hengamede, öyle bir anda asker kıyafetiyle bir gazetecinin tozluğunun bağının çözüldüğünü görüyor. Kimsede ben bu dikkati görmedim.
Sayfa 98 - Dünya Kitapları 1. Baskı ( Genişletilmiş) 2004Kitabı okudu
Atatürk'ün pek çok resmini çekmiş Cemal Işıksel'in anılarından ..
Bakışlarının yarattığı tesir miydi acaba? Bir defa gözünün içerisine bakamadım, hayatım boyunca. 1925'ten 1938'e kadar 13 sene gayet yakından takip ettim, gece ve gündüz. Kendi emirleriyle birkaç seyahatine iştirak ettim. Öyle olmasına rağmen, kat'iyen gözünün içine bakmak nasip olmadı, bakamazdım. Bakmak istediğim zaman gayri iradi gözlerim öne eğilirdi. Bunu yalnız ben söylemiyorum. O devirde Ankara'da ecnebi devletleri temsil etmiş ve bilahare hatıralarını yazmış olan sefirlerin kitaplarında da gördüm. Binaenaleyh onun gözlerinin kudreti vardı.
Sayfa 96 - Dünya Kitapları 1. Baskı ( Genişletilmiş) 2004Kitabı okudu
"Bu memlekete göz dikenin, akıbeti budur."'
Bir de 1933'te Cumhuriyet'in 10. yıldönümü dolayısıyla Voroşilofun riyaseti altında bir Rus heyeti gelmişti. Karahan da vardı. Onların da Ankara'dan sonraki seyahatlerine yine Atatürk'ün arzuları ile iştirak ettim. İzmir'e gittik Ordan Çanakkale'ye geçtik Çanakkale'de Orgeneral İzzettin Çalışlar, Voroşilofun mihmandarlığını yapıyordu. Çanakkale, Anafartalar harplerinin yapıldığı yerleri gösterdi. O sırada siperler filan henüz daha kaybolmamış vaziyette duruyordu. Bir siperin içerisinde bir postal ve bir de dizden kopmuş bir ayak iskeleti gördüm, aldım İzzettin Çalışlar'a getirdim ve "Bu ne ayağı" diye sordum. Bana "Bu İngiliz postalıdır ve İngiliz ayağıdır" dedi. Onun üzerine bu postal ve ayak iskeletini Voroşilofa verdim. Voroşilof bana tercüman vasıtasıyla şöyle dedi: "Bunu askeri müzeye bir camekan içerisine koyun ve altına şunu yazdırın: 'Bu memlekete göz dikenin, bu memlekete gelenin akıbeti budur.
Sayfa 97 - Dünya Kitapları 1. Baskı ( Genişletilmiş) 2004Kitabı okudu
208 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.