Kendi içine çekilip yaşamı felsefe yoluyla düşünmeye başlayan insan, çoğunluğun, yeryüzüne özgü, aslında hiçbir değeri olmayan birçok gereksiz şeye değer verdiğini, bu yüzden onlardaki dışsal unsurlara dayanan mutluluk görüntüsünün sahte ve geçici olduğunu anlayacaktır.
İnsan; cesur , onurlu ve bencillikten uzak duran biri olabilir.Kendini korumak için verdiği acı savaşta onurunu unutabilir ve bir hayvandan farksız hale gelebilir. Burada , insanın zor bir durumun sunduğu ahlaki seviyeye erişme fırsatını kullanması veya tepmesine yönelik seçim söz konusudur ve bu da onun çektiği acılara değer olup olmadığını belirler.
Reklam
544 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Nasıl Yapmalı 1-2 (İki cilt) - Nikolay Gavriloviç Çernişevski
Kitap: Nasıl Yapmalı 1-2 (İki cilt) Yazar: Nikolay Gavriloviç Çernişevski Yayın Bilgileri: Yar Yayınları – 9.Baskı – Haziran 2005 Çernişevski “Nasıl Yapmalı?” isimli bu romanını dört aylık kısa bir süre içerisinde Saint-Petersburg’daki Peter ve Paul kalesi zindanında kaleme aldı. (4 Aralık 1862 ile 4 Nisan 1863) Bu kadar kısa sürede yazılmış bir
Nasıl Yapmalı (2. Cilt)
Nasıl Yapmalı (2. Cilt)Nikolay Gavriloviç Çernişevskiy · Yar Yayınları · 2015449 okunma
Yani insan değer verdiği şeyleri öncelikli olarak görür ve işitir..
50 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
Dikkat Spoiler içerir
Bu eser de Stefan Zweig'ın diğer yapıtları gibi sayfa sayısı az , okuma süresi kısa ama etkisi ve mesajı büyük. Eser üç farklı bağımsız hikâyeden oluşuyor. " Lyon'da Düğün " hikayesinde ömrü, aşkı ve aşk uğruna yapılan fedakarlıkları okuyoruz . Hayatını nişanlısının hayatına denk tutan , onun uğruna canını feda eden bir genç kız yaratılmış. Hikâyenin alt metnindeki " ömür ve ölümün karşısındaki etkilerimiz, gücümüz " bir tokat gibi insanın yüzüne çarpıyor. " İki Yalnız İnsan " bölümünde Çirkin Jula raylarda intihar etmek üzere otururken onunla empati yapabilecek, zira onun çektiklerinin benzerini aksak ayağı ile çeken fabrika işçisi onu hem rahatlatmış hem de kendine bile itiraf edemediklerini, benzer sıkıntıları yaşayan kader ortağına itiraf etmiştir. Hikâyenin son kısmı olan " Wondrak " da ise tanrının elinden " kusurlu " olarak çıkmış ve hayatı " kusursuz " görünen insanlar tarafından zehir edilmiştir. Hikâyede görünen kısım dışında Stefan Zweig'ın savaş karşıtı düşünceleri de yansıtılmış, savaşın götürüleri birçok kitabında olduğu gibi üstüne basıla basıla anlatılmıştır. Diğer kitaplarının aksine o denli bir etkisi olmamasına rağmen hem kitabı okurken hem de kapatıp düşününce etkisi hayli belli oluyor. Hayatlarının ardındaki hikayeleri bilmeden yapılan yorumların kişinin üzerindeki etkisi de düşündürdüğünden hayat dersi niteliğinde. Velhasıl kelâm kesinlike okunmaya değer bir kitap olduğunu söyleyebilirim.
Lyon'da Düğün
Lyon'da Düğün
Stefan Zweig
Stefan Zweig
Lyon'da Düğün
Lyon'da DüğünStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202130.9k okunma
Kuvvet ve zulüm, baş eğdirebilir, fakat gönülleri fethedemez.
Bugün gücü Batı temsil ediyor. Bilimle-teknoloji ile teçhiz edilmiş bu güç dünyada başka hiçbir değer tanımıyor. İstila ediyor, sömürüyor, bütün değerleri, sistemleri, örfleri vs silip süpürüyor. Başkalarını insan kabul etmiyor, kendi dünyasına direnenleri değişik yollarla "terörist, kötü, cani vs." ilan ediyor. Toplumları, insanları kurguluyor, çevrime uğratıyor. Bu zalimce uygulamalara dinlenenlere hiçbir surette hayat hakkı tanımıyor. Tüm bu gerçeklik, batının ve dünyamızın gerçekliği olmakla beraber, batılı devlet felsefesinin de özüdür. Bu felsefe eski Yunan ve Roma'dan tevarüs edilmiştir.
Sayfa 150 - Söz: C.S. OngunKitabı okuyor
Reklam
Kampanya: Atsız Affedilmelidir! Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve
neden? değer mi? geçmişin üzerinde durmak neden? niçin her şeyi unutmuyorsun?
Sayfa 7
İnsan sevdiğini çekip çıkarmak, onu yukarılara taşımak ister...
"İnsan, gerçekten sevdiği ve değer verdiği insanı düzeltme arzusu duyar. Benim de Ruth'a çok kızdığım zamanlar olmuştu. Fakat Ruth, Martin'i düzeltmeye, ona şekil vermeye çalıştığı zamanlar, aslında Martin'i oldukça çok seviyordu. Şimdi de Ruth o eski masumiyetini kaybetmişse, birçok hatalar yapmışsa, yalanların içerisinde kalmışsa, onu çıkarıp kurtarmak, onu saf ve doğal bir dünyanın içine çekmek, ona tüm mutluluğunu geri vermek, onu gerçekten çok sevmek Martin'in görevidir. Belki Ruth bunu istemese bile bu Martin'in idealidir. Martin hiç olmazsa bunun uzaktan hayalini kurar. Çünkü Martin, Ruth'u çok derinden ve içten sever. Bazen kendinden de daha çok sever..." (Jack Brighty)
Çok içten...
"Daha çok gençken herkese güvenebileceğini sanırsın. Ve senin olanlardan da kolayca vazgeçebileceğinin yanılgısına kapılırsın. Belki vazgeçmeye de çalışırsın fakat yine de yapamazsın. Ayrı olursun, gidersin. Gittiğin gibi de kapıyı tekrar çalarsın. Ama zil çalışmaz. Kimse duymaz. Kapının bir tarafında sen olursun, diğer tarafında o. Fakat
Reklam
… Derviş demiş ki, "Fakat efendim, âcizane şöyle arz edeyim: Evet, dil dünyadaki en tatlı nesnedir. Ondan çıkan sözler tatlı olursa bir hastayı iyi edebilir, bir mutsuza sürur kaynağı olabilir. Canı sıkkın, ümidi kırılmış bir kimseye, hayatının yaşamaya değer olduğunu hissettirerek ona neşe verebilir. Şüphesiz ki dünyadaki en tatlı şey dildir."
YUNAN STOACILIĞI
Özellikle de Stoacıların, insanoğlunun, bizzat insan doğasından doğan bir amacı olduğuna ilişkin ısrarı konusunda. Modern, mekanik doğa bilimleri, Yunanların doğada amaç, anlam ve değer fikrini reddeder. Bunun yerine doğa, doğa kanunları tarafından belirlenmiş olan belli sebep ve sonuç ilkelerine göre işleyen mekanik bir sistem olarak görülür. Galileo'nun meşhur sözüne göre, "Doğanın kitabı, matematik dilinde yazılmıştır." Amaç, anlam ve değer varsa, bunlar esasında bu özelliklerden yoksun olan doğaya bizim yaptığımız psikolojik yansıtmalardan ibarettir. Mevcut bağlamda bu konunun daha derinine inemediğimizden, işte burada —sosyolog Max Weber'in meşhur deyişiyle— insan aklını "başından alırken" "dünyanın aklını başına getiren" doğa-bilim dönüm noktasıyla karşı karşıya geliyoruz.
Sevecek pek çok insan, sevilmeye layık pek çok varlık, olay ve düşünce var iken birinden veya bir şeyden nefret etmeye değer mi?
Yorucu Anların Sonuna Doğru
Uzunca zamandır çabaladığım ve beni yoran şeylerin sonunda kendime tavsiyem; Hayatında ne olursa olsun kendine değer ver. Sev ve sevil... Bu hayata her zaman gelmiyorsun.. Bu zamanlarını, Bu yaşlarını her zaman yaşayamayacaksın. Çevrendekiler yaşadığın hayatın olumsuzluklarını sana diretse bile bunların herkesin yaşamında olan şeyler olduğunu unutma. Hayattan zevk almaya bak. Olumsuzlukları umursama ve telaşa kapılma. Seni sevenlere ve sevdiğin şeylere odaklan. ♡
Bir çeşit balık bir çeşit ağaç bir çeşit maden gibi memleketimizde bir çeşit insan yaşıyor ki ömrünün anlatılmaya değer ve bir türlü unutulmayan hatırası: muharebeler.
Sayfa 86 - Ararat yayınlarıKitabı okuyor
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.