Sûfiyye’den nüssâk (münzevîler) içinde hulûlü benimseyen, Allah’ın bedenlere hulûl ettiğini, O’nun insan, yabani hayvan ve başka şeylerin bedenlerine hulûl etmesinin mümkün olduğunu söylenler vardır. Bu görüş sahipleri güzel saydıkları bir şey gördükleri zaman, “Bilemeyiz, belki Allah ona hulûl etmiştir” derlerdi.
Bir insanın kendi ahlâki gelişimi, yerine getirmek zorunda olduğu ödevlerden biridir; ilahi nüfuz bunun için onunla işbirliği yapabilir, ya da böyle bir gelişim imkânının açıklaması için elzem addedilebilir - yine de insan bunları anlayamaz; ne onları kesin olarak doğal etkilerden ayırabilir, ne de bunları bir bakıma ilahi şeylermiş gibi görüp kendi için anlaşılır hale getirebilir. O halde, onlardan yararlanması mümkün olamayacağı için bu durumda herhangi bir mucizeyi kabul etmez. Bunun yerine, aklın buyruklarına kulak vermesi gerekirse, bütün fikir değişimi ve bütün gelişim sadece ona yönelik çabalarmış gibi davranır. Ama bunu düşünmek için, mucizelere duyulan gerçekten sağlam ve kuramsal bir inanç sayesinde, insan kendi kendine mucizeler ortaya koyabilir ve böylelikle gökyüzüne zorla girebilirdi bu, aklın sınırlarının o kadar uzağına gitmek demektir ki, böyle manasız bir fikrin üzerinde durma hakkını kendimizde bulamayız.
Sayfa 112 - Literatürk Academia Yayınları, 2. Baskı, Şubat 2017.Kitabı okuyor
Reklam
Akl-ı Se­lim:
Doğru karar verebilen, selâmete ermiş akıl; sağduyu. Akil (k kalın okunur): Akıllı kimse. Akıllı şahıs. Akil olan, akıllı olan anlamlarında kullanılmaktadır. (Akıl zarûrîdir; ama insanda, ancak aklın sınırlı olduğunu anlayacak kadar akıl olmalıdır.) Akl-ı selîm sahibi olup da tefekkür eden bir insanın Rabb’ini bulması, O’na ve bu ilâhî ihtişam ve azamete hayran olması gâyet kolaydır. Bu, selîm aklın ve berrak bir vicdânın en tabiî neticesidir. Bir insan, kâinâtta ve kendisinde olup bitenleri hakkıyla tefekkür etse, kâfir ise îmâna kavuşur, mü’min ise îmânına seviye kazandırır; mârifet ve muhabbet basamaklarında yol almaya başlar. *** Akıl zarûrîdir; ama insanda, ancak aklın sınırlı olduğunu anlayacak kadar akıl olmalıdır.” Sırrı ve hikmeti elde edebilmek için aklı vahyin içinde kullanabilmek elzemdir. Çünkü; Akıl sınırlıdır. Zira o da yaratılmıştır. Akıl yanılır, şaşırır. Akıl, Allâh’ın takdir ve lutfettiği ipuçları ve deliller ile akleder, bir hükme varır. İnsana âmâde kılınmış varlık üzerinde, tefekkür, müşâhede ve tecrübeleriyle; ayrıca asırlardır devam eden insan düşüncesinin birikimini de kullanarak keşifler, îcatlar ve tahliller yapar. Fakat, hiçbir malûmâtının, hiçbir delilinin olmadığı sahada akıl, karanlıklar içinde kalır ve bir adım ilerleyemez. Ruh, din, ölüm ötesi ve benzeri mânevî bahisler; aklın tek başına hâll ü fasl edebileceği sahalar değildir. O.Nuri Topbaş
"Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!" "Peki, sen ne görüyorsun bakalım?" "İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan."
RİSALE-İ NURDAN İSTİFADELERİM
Allah seni taş yaratmadı. Maden yaratmadı. Bitki yaratmadı. Ağaç yaratmadı. Hayvan yaratmadı. Seni yoktan, hiçten insan olarak yarattı. İnsanların en mükemmeli olan Müslüman olarak yarattı. Allah sana görmek için gözler, duymak için kulaklar, koklamak için burun, tatmak, konuşmak için ağız, dil verdi. İştihalı bir mide verdi. O mide için çeşit çeşit nimet, rızık verdi. Sevdiklerimi ve akrabalarımı verdi. Öldükten sonra diriltecek, sonsuz hayat verecek ve inşallah Cenneti verecek. Akıl, kalp, ruh, hayal gibi birçok manevi cihaz verdi. İman, İslamiyet, Kur’an ve Peygamber Efendimizin Aleyhissalatu Vesselam sünnetini verdi. Daha sayamayacağım birçok nimet için Elhamdulillahi ala külli hal sivel küfrî veddalal demelisin.
Risale-i Nur
Risale-i Nur
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
Din ile bilimin bitmeyen savaşı...
" Ruhlarını dar bir hücre gibi kilitleyenlerle, görmek, düşünmek, sevmek isteyenler arasındaki savaş böylece sürüp gidiyordu..."
Sayfa 294 - Say yayınları, Sertifika No: 10962, Rusça aslından çeviren: Ahmet Zekerya, PDF okuyorum.Kitabı okuyor
Reklam
Ki sen bu isen özür dilerim bilmeden sevdim! demiş Kafka.
Fernando Pessoa'dan bir alıntıyla başlayalım; "eğer senin olduğun şeyin bu olduğuna emin olsaydım, seni sevme hayalinin etrafında bir din kurardım." Şöyle ki; insan inandığı kişi için ancak inandığı kadar savaşır.. Konu asla birini gerçekten sevmekle ilgili değil çünkü daha çok birini sevebilmeye olan inançla ilgili ve geride kaldığında bazı şeyler acısı kolay halledilmiyor.. Olmamışçasına davranmak, sanki hiç karşılaşılmamış gibi yoluna devam etmek kalbi yerinde insanların harcı da değil üstelik.. Bu yüzden hangi şeye yönelirsek yönelelim önce ona olan inancımızı tartmamız gerekiyor.. Sallantıda olan, sana iyi hissettirmeyen, hatta acabalarla dolu bir duyguda kalmak insanın kendine olan sevgisine de zarar veriyor. Elbette seveceğiz, sevginin ana dilinde yaşayıp, yaşatacağız, yara alıp, kanatacağız, yani öğreneceğiz.. Şundan çok eminim; bazı hisleri yaşamaktan korkmak onu yaşamaktan daha zordur, uçurumun kenarında sallanırken düşeceğim hissiyatı oradan bir an önce düşüp gitmekten daha büyük bir misal.. [Alıntı]
832 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Güzel bir yolculuğun sonuna geldim. On gün boyunca kitabın başında olmadığım vakitler ara ara şunu soruyordum; acaba Buddenbrooklar şu an ne yapıyor? Öylesi içinde yaşıyor insan romanın. Bir ailenin 4 neslini anlatan devasa bir roman. Bu kitabı Alman bir arkadaşım kitaplardan konu açtığımız her vakit öneriyordu. O dönemin Alman toplumuna çok güzel
Buddenbrooklar
BuddenbrooklarThomas Mann · Can Yayınları · 20151,472 okunma
İnsanları artık din kuralları değil, kapitalist toplumsal normlar yönetmektedir. 21.yuzyilda, başarı aslında otoriteye itaatti, itaat edenler kendini özgür sandı. Aslında esaret altında idiler. Değerler din dışından alınınca, kaybolon insanlık inşaa oldu. Çocuklar asla kendi olmuyor. Birinin dediği gibi Ebebevynlerin ve toplumun beklentilerini yansıtan bir ayna oldu insan. İnsan kendi olmadı, kendinden başka her şey oldu.
İSLAM’DA KADININ DEĞERİ VE GÜNÜMÜZE KADAR GELEN UYGULAMALAR.
Eş'as bin Kays(ö.40/661)anlatıyor. Ben bir gece Halife Ömer’e misafir oldum. Gece yarısı baktım Ömer kalktı hanımını dövmeye başladı. Ben onları ayırdım. Ömer yatağına dönünce bana şunu söyledi. Ey Eş’as! Şunu benden öğren ki, ”Hanımını döven kocadan niçin dövdün diye sorulmaz” sözünü ben Muhammed’den işittim der. Hadisin anlamı şu: Koca
Reklam
ALLAH’IN RAHMETİNDEN ÜMİT KESENLER: İNKÂRCILAR
Allah insanları yaratmış, gönderdiği peygamberler ve kitaplarla gerçekleri öğretmiştir. Ancak, peygamberlerin kavimlerinden inkârcılar da çıkmıştır. Bunlar, peygamberleri yalanlamışlar, onların getirdiği ayetleri ve öldükten sonra tekrar dirilmeyi inkâr etmişlerdir. Oysa insan birazcık düşünse, çevresine bir göz atsa, Allah’ın her şeyi yarattığı gibi öldükten sonra yeniden diriltmeye de gücü yeteceğini anlayacaktır. Ahiret hayatını inkâr edenler Allah’ın bağışlamasından da ümitlerini kesmişlerdir. Böylece azabı da hak etmişlerdir.
Sayfa 201 - DİBKitabı okudu
“İnsan ölmez beden ölür beden gömülür ama insan yaşamaya devam eder ruh ve beden.”ömer tuğrul inançer
İnsan elbette yeme, içme, barınma, üreme ve haz alma gibi konularda diğer canlılardan pek çoğuyla benzerlik arz etmektedir. Fakat o aynı zamanda uygarlık kuran, felsefe yapan, ölülerine ağıt yakan, öldükten sonrasını merak eden ve ebediyen yaşama arzusunu iyiliklerine kadar hisseden bilinçli bir varlıktır.
Galiba...her şey ama her şey yanılsamadan ibaret: Sanat, bilim, din, astroloji, gofret...illüzyonsuz, yanılsamasız, yanlışsız, sapmazsız hiçbir şey yok hayatımızda. İnsan yanılmak, aldanmak, yetinmek, sonsuzluğu kendi ölçüleriyle tartmak zorunda. Ve bu tam bir zavallılık. Gene de her birimiz başkalarının düşündüğünden farklı kişileriz... Peki ya aşk!
Sayfa 305 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
154 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Herkesin Okuması Gereken Kitap
“Ben Çinlilerin altın, gümüş, ipekleri, tatlı sözleri ve diğer değerli hediyelerine aldanmadım. Biz, birçok Türklerin onlara aldanıp yok olup gittiklerini ve kulluğa maruz kaldıklarını hiç unutmadık. Ben, Tanrı’nın yardımına sığındım ve ben Türklerin Hakanıyım.” -Bilge Hakan Bize dokunmayan yılan bin yaşasın (!) değil mi? Başını kuma gömen deve
Doğu Türkistan
Doğu TürkistanHidayet Oğuzhan · Rumuz Yayınevi · 201945 okunma
1,500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.