Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Ölmeye Yatmak Üzerine Kısa bir Analiz
Adalet Ağaoğlu'nun 1973 basımlı "Ölmeye Yatmak" romanı, tarihlerin de işareti ettiği şekilde, bir kadının modern cumhuriyet kadını kimliği ve geleneksel kadın kimliği arasında sıkışıp kalmasından ve bütün bunların çatışmasını anlattığı şeklinde okunabilir. Cumhuriyet devriminin "tepeden inme" olması, modern hayatın
Çok farklı güzel, değişik bir kitaptı. İyi ki okumuşum, hatta tekrar okumam gerektiğini düşünüyorum çünkü çok yoğun bir anlatımı var, bazı cümleler acayip uzun ve karışık ama lezzet bırakıyor insanda. Bazı hikayelerde birebir kendimi okudum ve sayfanın yanını yıldızlarla doldurdum (ben kitap okurken beğendiğim yerin altını çizmem kitap karışık gözükmesin diye, paragrafın yanına beğeni oranıma göre 1,2,3,4 veya daha fazla küçük yıldızlar çizerim) Bu parantez içindeki açıklamam bile bana Galip' in kitaptaki parantez içi açıklamalarını hatırlatıp, gülümsetti. Bazı okuduğum kısımlarda durup ''vay be bu adam aşmış, basit konulardan hatta konu bile sayılamayacak şeylerden ( şey yazdım çünkü bunu anlatacak başka bir sözcük bulamadım) ne değişik çıkarımlar yapıyor, hayal gücünü ne biçim kullanıyor, ne uçuk şeyler anlatıyor dedim. Kitap çok ayrı bir tat bıraktı bende, herkese tavsiye ederim.
Kitabı okumak isteyenler için belirtmeliyim ki kitabın konu itibari ile 25-30 yaş arasındaki kişilere hitap ettiğini düşünüyorum. Çünkü zannımca bu yaş aralığındaki kişiler aynı kitaptaki karakterler gibi hayata geç kalmışlık , toplumun biçtiği rollere uyamama ve bundan utanç duyma , ne yapacağını bilememe duygularını daha çok taşıyorlar . Kitap Youngju adlı kadın karakterin kitabevi açması ve ilk aylarındaki durumu ile başlıyor . Zamanla kitap evine gelen müşterilerin , çalışanların birbirleri ile olan diyaloglarını ve kendi dünyalarını, yaşamlarını okuyoruz . Kitap yazım amacına uygun olarak oldukça dingin , hayatta ve insanda var olan durum ve duyguları anlatan , abartı bir duygu durum barındırmayan bir kitap .Kitap bende çoğu kişisel gelişim kitabının uyandırmadığı duygu ve düşünceleri uyandırdı .
Âdemden Önce, insanlığın çok eskide kalmış döneminde, yarı-insansı atalarımızı ele ala bir serüven romanı. Jack London, Darwin'le ve evrim kuramının işaret ettiği gerçeklerle paralel detaylar taşıyan kitabında, rüyaları aracılığıyla nesiller önceki atalarının hayatını anımsayan, gen hafızasına kaydedilenlere hapsolmuş birinin ikili yaşantısını anlatıyor. Gündüzleri 20.yüzyıl Amerikasındaki olağan yaşantısına devam eden küçük kahramanımız, geceleri uykuya daldığında bambaşka bir hayatın ve dönemin içerisinde bulur kendini. ( Kitabın Arka Kapağı )
Normalde beğenilen akıcı bulunan bir eser olarak tanıdım. Akıcı olması doğru fakat nedense kitap beni çok içine çekmedi. Elbette subjektiftir her eser her insanda...Belki de beklentim çok fazlaydı. Okurken sıkılacağınızı pek sanmıyorum ama....
Kızıl Göz resmen çıldırmış...onu anlamak ve diğerlerine yaşattıklarını düşününce, durumun bizlerin hayatına ne kadar benzediğini görüyoruz. Her yerde bol bol Kızıl Göz'e benzer insanlar pardon, canavarlar var ne yazık ki....
............Herkese keyifli okumalar dilerim............
Kardeşimin hikâyesi..
Herkesin abarttığı gibi aman aman bi son görmedim. Tamam sürükleyici, akıcı, karakterler güzel işlenmişti fakat bazı kitaplar çok abartılıyor. Her kitabın her insanda uyandırdığı etki farklıdır hep bunu savunurum Ne var ki bi de genel geçer şeyler vardır. O yüzden sonunda şoka girip kendime gelemeyeceğim ağır bir kitap değildi diyerek bende bıraktığı izlenimlere biraz değineceğim.
Kitap başlamasıyla birlikte sizi bir merak duygusuna alıyor. Her sayfasında acaba nolacak ? acaba kim ? acaba neden ? gibi sorularla hep bi yap-boz parçası yerleştirmeye çalışmakla geçiyor. Yer yer konu çok uzatıldığı için sıkıldığım oldu. Gazeteci kıza çoğu zaman öfke duydum . Ama o da bizden biri. Mesleğini öne sürerek sırf merak peşinden gittiğine kendisi inanmış olabilir ancak biz okurlar inanmadık. Mehmet ve Ahmet ikiz kardeşlerin hikâyesi gerçekten etkileyiciydi. O konu o kadar derin ki yorumumu sınırlandırıyor. Genel anlamda okuması keyifli merak uyandırıcı ve etkileyici olaylarla geçti. Okurlarına şimdiden keyifli okumalar dilerim.
Kitaplık
Duvar
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
Hedefler
Yorumlar
İncelemelerde Ara
*Nâzım, özel bir değer verdiğini bildiğimiz “Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim” adlı romanını 1962 yılında tamamlıyor. Roman, bilebildiğimiz kadarıyla, ilk önce SSCB’de bir dergide Rusçaya çevrilerek yayınlanıyor.
Nâzım Hikmet ‘in 1962 yılında yazdığı “Yaşamak güzel şey be kardeşim”, adlı son eseri Fransa ve SSCB’de, belki içeriği ile daha uyumlu
Elias Canetti'in yaşamının 1905-1921 arası bölümünün kendi ağzından anlatımı. Daha doğrusu kendi kişiliğinin tüm detayları ile temellerinin atıldığı bir dönemin o zamana denk gelen bazı tarihsel olaylarla, ortamlarla, edebiyat başta olmak üzere sanat ve kişiler ile samimi bir şekilde dile getirilmesi. Hafızasına hayran kalmak içten değil.
İnsanın karanlık tarafı anlatılıyor. Hırs, kötülük, bencillik, ihtiras gibi ne kadar kötü haller var ise insanda toplanmıştır. İnsanın insana verdiği zararı başka bir tür kendi türüne yapmamıştır.
Aslında Allah’ın insana itaat etmesi istediği melekler arasında bir tek şeytan bu karara uymaz. Kitapta karşımıza şeytanın yani Azazel’in terapistlere gitmesi ve gittiği tüm terapistlere insanla ilgili anılarını anlatır. İnsanın kötülük sınırlarını zorlamasını, kendisinin insanı kötülüğe motive etmesine gerek olmadığını, insanın hırs, ihtiras ve çıkarları doğrultusunda neler neler yaptığını anlatır. Azazel dünya tarihinde yaşanmış büyük katliamların sebebinin kendi olmadığını, insanın içindeki karanlıktan kaynaklandığını en son gittiği terapist olan Funda’ya anlatıyor. Tüm o ünlü terapistlerden (Freud, Jung, Frankl ve Fromm ) sonra en son Funda isminde bir terapiste gitmesi kitapta anlamsız bulduğum noktalardan biri oldu.
