Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
'Var olma' mücadelesini yalnızca teşhir gücü ve cazibesi diğerlerini gölgede bırakan şeyler kazanır. Yalnızca böyle şeylerin 'varlığı' tanınır. Tersinden söylersek; Kur yapmayan, seslenmeyen, kendini göstermeyen, reklamların parıltısında yer almayan hiçbir şeyi bize ısrar etme gücüne sahip görmeyiz, algılamayız, kullanmayız, tüketmeyiz. Dikkate alınmak isteyen her şey kendini sergilemelidir. Dünya bir sergiye dönüşmüştür.
Sayfa 200Kitabı okudu
Çağımızda mümkün olan her şey zorunlu, yapılabilir her şey kesinlikle bir vazife kabul edilir.
Reklam
Oyuna katılalım ya da katılmayalım, oyunun içindeyiz, çünkü oyuna alet olan bizleriz. Ne yaparsak yapalım ya da "ne"den kaçınırsak kaçınalım, artık öyle bir insanlığın içinde yaşıyoruz ki, "Dünya" nın ya da yaşam deneyiminin değil de, Dünya görüntüsünün ve görüntü tüketiminin sözü geçiyor.
Bizim argümanımız şöyledir: O kadar da kötü değiller... Ancak bu kötü olmayışları küçücük kalmışlıklarından kaynaklanır. Erdemleri sandığımız şey beceriksizlikleridir, yani sıfırdır.
Son
Dünyanın ve insanın etik gerekliliği, etik açıdan dahi gerekçelendirilebilir bir şey değildir artık.
Sayfa 388
Reklam
Duyguların dönüşmesinin dünyanın değişmesinden çok daha yavaş seyretmesi, insanın hisseden varlık olarak kendi gerisinde kalması nedeniyle.
Sayfa 374
Bir toplum modeli ancak insanı bütünüyle biçimlendirdiğinde başarılı olur. İnsanın total bir yeniden biçimlendirilmişliğinden ise ancak duyguları da yeni bir kalıba sokulmuşsa söz edilebilir.
"Bizi nelerin beklediğini bilmek" ifadesi yaşamda sık sık karşımıza çıkan bir ödevi ve performansı anlatır. Örneğin kaderin herhangi bir cilvesine "hazırlıklı" olduğumuzu söylediğimizde kastettiğimiz kendimizi "aslında" ruhumuzun alışılagelmiş hacmini aşan büyüklükte bir olayı karşılayabilmeye ayarladığımızdır.
Reklam
Atom bombası bir bakıma bir şeyi başardı: artık bu savaşım tüm insanlığın. Dinlerin, felsefelerin, imparatorlukların ve devrimlerin yapamadığını yapmış, bizleri sahiden yekpare bir insanlığa dönüştürmeyi becermiştir.
#200376005
Bizim argümanımız şöyledir: O kadar da kötü değiller. Ancak bu kötü olmayışları erdemden çok, sırf "uçurum"dan yani ellerinde tuttukları canavarın onları belirleyemeyeceği kadar, sahip oldukları "şey"in gerisinde ve küçücük kalmışlıklarından kaynaklanır. Atom bombası ve onun yol açtıkları kadar devasa bir kötülük boylarını aşar. Dolayısıyla: Erdemleri beceriksizliklerinin belirtisidir sadece ve öylelikle de ahlaki açıdan koca bir sıfırdır.
Doğal ortam kuramcısı:
Kimileri ne denli kötü olurlarsa olsunlar, sonuçta o kadar kötü değiller çünkü suçlu olmalarının suçunu koşullarda aramak gerekir.
Cürümün iyi ya da kötü olmasını failin belirlediği doğru değildir, aksine cürüm neyse fail de odur.
Çağımız insanları "çalışan" vasfıyla aslen iş birliğine yatkın olacak şekilde talim görmüştür .
335 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.