Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Hayatta ki amacımız ne ?" Basit bir soru değil mi..? Aslında hayır, basit düşünürsek basit oluyor. Gerçekten düşünelim lütfen; Şuan ne için yaşıyorsun, Okuyorsan, kime ne fayda verecek? Tebliğ yapıyorsan, amacını yerine getirebiliyor musun? Çocuk yetiştiriyorsan, hangi şuurda yetiştiriyorsun? Ögretiyorsan, kim uğruna öğretiyorsun? Allah rızası için yaşamıyorsak, öğrendiğimiz ilimler, okuduğumuz bölümler, devlete, millete ve bu ümmete fayda verecek bir şey değilde; sadece geçinmek amacıyla ise, tebliğ yaparken desinler için yapmaksa veya bu yolda harama bulaşıyorsak, evlat yetiştirirken sadece dünyalık bilgiler veriyorsak, çocuğumuz İslam uğruna her şeyden bir haber ise, ögrettiğimiz bilgiler sadece bu boş müfredat dışına çıkamıyorsa; kime ne faydamız var? Amacımız ne, ne için bu kadar didinip kendimizi harcıyoruz, değmeyecek bir şey için körü körüne bu gidiş ne kadar sürecek..? Dünyanın bir ucu denmeyecek kadar yakınımızda ki Müslümanlar, canından can veriyorken, namusları ellerinden gidiyorken, bunca eziyet üzerine intihar etmek isteyip inançları uğruna intihar bile edemiyorken; biz gerçekten burada ne yapıyoruz? Kendimizden, hayatımızdan, en ufak bir malımızdan bile ödün veremiyorken; gerçekten boş yaşamak değil midir bu..? Yaptığımız işlerde Allah rızasını kastedersek başarı elde edebiliriz. Sadece bir kişi, İsrail malı diye bir üründen vazgeçerse çok kişi olmaz mi..? Midemize bu kadar düşkün millet olmak, nefsimizin kölesi olmak, aslında kendimizden feragat etmekten daha zor kardeşlerim, inanın daha zor....
Gölgesiz edebiyatın karanlık ve çöplük itleriyiz bizler.. Pis çocuklardık, elimizden gelen yazmaktı sadece hoş ne yazıyoruz ki. Hangi kelime haklı çıkarabilir hastalıklarımızı ya da hangi söz tesir eder Kafka kadar. Mesela ben, ne zaman Kafka okusam intihar etmek istiyorum ve bir kelime dahi yazmak istemiyorum utanıyorum. Kafka’nın tanrı olduğuna inanıyorum. Sokaklarda yaşar ve kafa yapan tüm ‘yaşam belirletilerini’ kullanırdık. Gözlerinizin dahi değmek istemeyeceği kadar yoksunduk ve bir o kadar da karanlık. Korkuyorsunuz bizden. Sizlerin kurduğu hiç bir hayale zevk objesi olmadık, güneşli günlerde gözlük yerine hep şapka taktık. Aydınlık bize hiç yakışmıyordu ve sizin inandığınız hiç bir şeye inanmadık. Siz parayı tanrı biz ise karanlığı inanç saydık. Siz, temiz bedenlerinizle pis hayaller kurup kirli ölümleri yaşadınız. Bizler ise kirli bedenlerimizle çocukları öptük hep, onlara inandık hep. Tanrı haklı olsaydı severdik hepinizi ve siz cennete koştukça biz cehennemde nöbete koyulduk bile bir kaç kelimeyle, dizeyle. Siz düş görün ve bize bırakın tüm hastalıklı kelamları.
Reklam
384 syf.
8/10 puan verdi
Kitap oldukça çarpıcı bir kurguya sahip. Maddi açıdan zor günler geçiren Shay, hem mutsuz hem de depresyonun eşiğindedir. İçini dökecek, dertleşecek tek bir arkadaşı bile yoktur. Yarı zamanlı bir işte çalışıyor, kaldığı evden çıkması gerekiyordur. Bir gün yine işine giderken metro istasyonunda kadının biri kendini trenin önüne atarak intihar
Yalnız Değilsin
Yalnız DeğilsinSarah Pekkanen · Yabancı Yayınları · 202345 okunma
İntihar etmek için ölümün farkında olmamamız gerekir.
"İntihar eden birinin varoluşun başlı başına değersiz olduğuna inanması gerekmez ille de." der çağımızın İngiliz filozofu
Terry Eagleton
Terry Eagleton
ve devam eder: "Aksine, umut etmek için sayısız neden bulduğunu ama bu gibi beklentilerin ona göre olmadığını düşünüyor olabilir. Ya da umut etmek için nedenleri olduğunu gördüğü hâlde, böyle hissetmiyor olabilir. Sorunlarının ortadan kalkabileceğini hesaba katmasına rağmen, kendisini bekleyecek gücü bulamıyordur. İşlerin herhangi bir şekilde iyiye gitmesini beklemeyecek kadar dayanılmazdır acısı."
"Ama bu dünyayı biliyorum, intihar etmek için son derece anlamsız gibi görünen nedenler genellikle dayanması en zorlarıdır."
Reklam
Çünkü o günlerde, Anne'in aklında sadece ölmek varmış. İntihar etmek. Herhangi bir nedeni olduğundan değil. Bütün hayatı tek bir neden olduğundan. Yaşadığı her şey yüzünden. Bazı insanlar böyledir. Diğerlerine göre çok daha kırılgan olurlar. Ölümü sırtlarında bir çanta gibi taşıyıp yorulduklarında önce onu açarlar.
140 syf.
·
Puan vermedi
·
6 saatte okudu
Nilgün Marmara'yı yalnızlığını kendine dost edinmiş bir şair olarak hafızama kazıdım. Varoluşçu akımın, feminizmin öncülerindendi. Manik-depresif tanısı konulmuş, ama sanırım kendisi bu durumda olmaktan rahatsız değildi ki tedaviyi hep reddetmişti Keşke'lerden hiç hoşlanmasam da burada elzem oldu benim için. Keşke Lityum tedavisini
Daktiloya Çekilmiş Şiirler (1977-1987)
Daktiloya Çekilmiş Şiirler (1977-1987)Nilgün Marmara · Everest Yayınları · 20183,489 okunma
Çünkü o günlerde, Anne'in aklında sadece ölmek varmış. İntihar etmek. Herhangi bir nedeni olduğundan değil. Bütün hayatı tek bir neden olduğundan. Yaşadığı her şey yüzünden. Bazı insanlar böyledir. Diğerlerine göre çok daha kırılgan olurlar. Ölümü sırtlarında bir çanta gibi taşıyıp yorulduklarında önce onu açarlar. Her neyse...
Sayfa 346 - Doğan KitapKitabı okudu
Sinir hastalarının kadınlar arasında erkeklere göre daha çok sayıda olduğunu kabul etmek gerekir.
Kadınlarda bana göre en küçük etkilenim büyük yankılar uyandırıyor. Sinir yorgunluğuna bağlıyorum.Kitabı okudu
Reklam
304 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Caliban
Yazarın ilk benimse okuduğum ikinci kitabı. Okurken dudaklarımı kemirdiğim, insanı geren, yalın bir anlatım... Bundan sonrası "spoiler" içermektedir. Kitap dört bölümden oluşmakta. İlk bölümde ana karakter Frederick'in sıkıcı ve anlamsız yaşamına giriş yapıyoruz. Frederick, içine kapanık, kendini kelebek koleksiyonuna adamış - ki
Koleksiyoncu
KoleksiyoncuJohn Fowles · Ayrıntı Yayınları · 20208,3bin okunma
1.500 öğeden 10,6bin ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.