FENERBAHÇE'Yİ KULLANARAK ALGI DEĞİŞTİRMEYE KALKAN DENSİZLİĞE İNSANLIK AHLAKINI YAŞATAN BİR TÜRK'ÜN YANITLARI
Bu yazı ile bugün yeryüzü yerinden oynayacak üzerinde insan olarak yaşayanlar silkinip kendine gelecek.
ilmi sır gereğidir. Görülen lüzum üzerine yaşattıklarını sırayla yaşatan ahlakın ihtiyaç duyulan yeni tokat yanıtlarını
Düşündüğü gibi hareket edemeyen insan, düşüncelerinden uzaklaşır. Bir zaman sonra düşüncelerinin keskinliği körelir. Böylece hareketsizlik, fikir hayatının canlılığını kaybetmesine sebep olur. Bir ilim adamı, mesleki araştırmalar yapmak imkanı yoksa ilimde düşüncesi ilerleyemez. İnsan, seçme hakkı yoksa, iyiyi kötüyü ayırmak için düşünmeye lüzum görmez.
Nice mukeddesat aşk yolunda kalp için Kâbe oldular. Aşkın ifadesi olan secde sığınmak demektir ve aşk insanın bütün irade kuvvetleriyle kendinden başkasına sığınmasıdır.
"Ağlayabilenler ne bahtiyardırlar! Onlar asla bedbin değildirler; felâket zannedildiği gibi fena değildir. Zira dünya saadetlerinin hiçliğini hissedemeyerek arzularımız müthiş bir hırsla ona bağlanıyor. O zaman insana ümitler ve vehimler kalıyor. Zengin olan asıl sizsiniz, ey zavallı açlar ve hayat arzusu olanlar...
İnsanlığımızın yükselişi,ne değişime, ne inkar yolu ile, ne din adına merasimler ve kaideler içinde bunaltılmış taassupla oluyor. İnsanlığın yükselişi, ilâhî iradeye iştirake götüren yolda ilerleyiştir.
(İnandığım sistem nedir ?
Nurettin Topçu üstadım özetlemiş…)
Demokrasinin bulunduğu yerlerde milletvekilleri ve bakanlar az maaşlı, mütevazi ve çok mesuliyetli olmalıdır.
Bugün devlette en yüksek makam olan milletvekilliğini kabilse maaşsız ve ikbâlsiz, şöhretsiz bir makam haline getirmek lâzımdır. Onun ancak ahlâki şöhreti olabilir. O makam, şöhret makamı değil, mesuliyet makamıdır.
• Nurettin Topçu,
İradenin Davası / Devlet ve Demokrasi
1928 de Avrupa’da öğrenim görmek için Fransa’ya gider ve 1934’te İstanbul’a döner.
.
İbrahim Tenekeci’den okuduğuma göre ; Nurettin Topçu, çalışma odasının duvarına üç kişinin resmini asmıştır:
-Mehmet Akif Ersoy, milli şairimiz.
-Hüseyin Avni Ulaş, E.S. Gürkan’dan okumuştum kendisini ilk kez Cumhuriyet’in 100 İsmi kitabında. Müdafaa-i Hukuk
En adi ses, en samimiyetsiz ifade, en hayasız çehre alkışda gözükendir.
Ancak alkışsız, nümayişsiz, gösterişsiz eseriniz sizi hakikata götürebilir.
Giyotin en değerli başları koparırken tanbur sesleri arzı dolduruyordu.