ATSIZ'DA TARİH ANLAYIŞI: Atsız'ın lisans öğrenimi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Edebiyat Zümresi) olduğu hâlde bilim adamı olarak tarihle daha çok ilgilenmiş, bu konuda daha çok eser vermiştir. “Türk tarihinin içinde yüzüyorum. Diyebilirim ki her günüm 27 asrın içinde geçiyor." diyecek ölçüde (Atsız 1992: 67) kendisini tarihle
ATSIZ'DA TURAN TURANCILIK: Türkçülüğün ikinci kanadı Turancılıktır. Irkçılık, Türkçülüğün "iç davası", Turancılık ise "dış davası"dır. Atsız'a göre Turancılık "Türk Birliği"dir. Daha 1934 yılında yazdığı "Yirminci Asırda Türk Meselesi” başlıklı yazının birincisi "Türk Birliği" adını taşır. Ona
Reklam
Her mezhep kendisinin "kurtuluşa eren fırka" olduğunu iddia edip, İslam'ı tekeline alırken, kendisi gibi olmayanları İslam dışı ilan etmekte, onlara yaşama hakkı tanımamaktadır. Bunun en açık örneğini IŞID meselesinde görebiliriz. Suriye'deki, Irak'taki, Yemen'deki çatışmalarda da mezhep farklılıkları hem motivasyon, hem de meşruiyet aracı olarak kullanılmaktadır. Orta Doğu'da, hatta Müslümanlanın yaşamış oldukları her yerde ya fiilen mezhep çatışması vardır (Pakistan) veya iktidar kavgaları mezhepler üzerinden yürütülmektedir. Bu sebepten diyoruz ki; Orta Doğu'da olup bitenleri anlayabilmenin anahtarlarından birisi, belki de en mühimi Şiiliktir. Haritaya baktığımızda İran'da %85, Irak'ta %60, Suriye'de %12, Suudi Arabistan'da %15, Körfez ülkelerinde %30-70 oranında Şii nüfusun olduğunu bilmek, İran'ın Şiilerin olduğu her yerle ilgilenmeyi sorumluluk saydığını görmek, nüfuz ve iktidar çekişmesinin en iyi kullanabileceğini enstürmanın mezhep meselesi olduğunu anlamak için yeterlidir.
Sayfa 126 - POLİS AKADEMİSİ YAYINLARIKitabı okudu
Vurgu
Elimden tutarak, Nâzırlığın bir odasına götürdü. Bu odada çok câzib bir şeyle karşılaşdım: Yuvarlak bir masanın etrafında (10) adam oturuyordu. Onların birincisi, Osmânlı padişahının kıyafetinde idi. Türkçe ve ingilizce biliyordu. İkincisi, İstanbuldaki Şeyhulislâmın kıyafetinde idi. Üçüncüsü, Îrân Şâhının kıyafetinde idi. Dördüncüsü, İrân serâyındaki vezîrin kıyafetinde idi. Beşincisi, şî'îlerin tâbi' olduğu Necefdeki en büyük âlimin kıyafetinde idi. Bu son üç kişi, farsça ve ingilizce biliyorlardı. Bu adamların her birisinin yanında, onların söylediklerini yazmak için, birer kâtib bulunuyordu. Bu kâtibler aynı zemânda, bu adamlara, câsûsların İstanbul, Îrân ve Necefdeki, onların aslları olan beş kişi hakkında topladıkları ma'lûmâtı bildiriyorlardı. Sekreter: (Bu beş kişi, oralardaki beş kişiyi temsil ederler. Onların ne düşündüklerini anlamak için, aslları gibi yetişdirdik. Biz İstanbul, Tahran ve Necefdekilerle alâkalı elimize geçen bilgileri, bunlara bildiriyoruz. Bunlar da, kendilerini oradakilerin yerinde kabul eder. Biz onlara soruyoruz, onlar da bize cevablandırıyor. Bizim tesbîtimize göre, buradakilerin cevâbları, oradakilerin cevablarına yüzde yetmiş mutâbıkdır.
Sayfa 44
Vassaf'ın"ın tarihçilik anlayışı daha çok Ata Melik Cüveyni'nin anlayışına da­yanmaktaydı. Vassaf kendisi de Cüveyni'yi takdir ettiğini ve kendine onu rehber aldığını da ifade etmektedir. Hatta burada Cüveyni'yi ve onun eserini överken bir beyit ile "daha bin kitap yazsam ben o buluta nazaran ancak bir damlayım,"
Türkleri anlamak için; İlk çağ, orta zaman, İran medeniyetini çok iyi bilmen lazım. İslamiyet devri Türkleri için de gene İran'ı çok iyi tetkik etmen lazım. Çünkü bize, "İslam medeniyetini" ve dinini Araplar değil, İranlılar öğrettiler. Birtakım Müslüman yazarlar, "Biz Arapları ve İslam'ı görünce hemen gevşedi ki Müslümanlığı aldık, bekliyorduk zaten" diye yazarlar. Doğru değil.
Sayfa 288Kitabı okudu
Reklam
83 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.