Savaşta kaybettiği bir bacağı nedeniyle 'Topal' diye anılan eskici bir babayla ailesi arasındaki problemleri ele alan bir kitap Eskici ve Oğulları. Aslında bu problemin başlıca kaynağı da ekonomik zorluk.
Her şey Topal'ın eskici dükkanının artık hepsine yetmediğini, büyük oğlunun artık başının çaresine bakması gerektiğini ifade etmesiyle başlar. İfade eder ama nasıl ifade eder?
Zamanında çektikleri ve şimdiki geçim sıkıntısının birikmesiyle adamcağızın psikolojisi iyice bozulmuş olsa gerek, önüne gelene çatıyor. Bakıldığında namazında niyazında, ağzından Allah kelimesi düşmüyor ama kaptırınca da kaptırıveriyor hani! Bu huyu yüzünden küçük oğluyla da arası bozulunca küçük oğul Ali, ağabeyiyle birlikte kütlü toplamaya gitmeye karar verir. Bu babası da canına yetmiştir artık!
Çok sevdiği küçük oğlunun da kendinden kopup kütlü toplamaya gideceğini öğrenen Topal, kara kara düşünmeye başlar. Nasıl yaparlardı; yazının yabanı, sıtma, sinekler...
Ne olacaktı canım, milletinki can değil miydi? Dayanırlardı elbet. Hepsi birleşip epey kütlü toplasalar çok para ederdi. Dönünce de dükkanı yenilerler, yedikleri önünde yemedikleri arkasında, tıpkı eski günlerdeki gibi.
Kütlü toplama işi kafasına yatınca Topal, karısı ve kızı Zeliha'yı da alıp oğullarının peşine takılır.
Peki kurdukları hayaller; yazının yabanında, sinekler arasında, sıtma tehlikesiyle iç içe pamuk toplarken bu şartlara direnmelerine yardımcı olacak mı yoksa işler daha da mı sarpa saracak?