Siyasal İslam bu tarifinden dolayı dini, toplumsal ve siyasal var oluşun bütün boyutlarını içeren ve hakikati sadece kendisinin temsil ettiğine inanan, kapalı, tekelci, tasarımcı bir ideoloji haline getirmiştir.
Siyasi alanı dinin içine almak, dini, tarihselleştirmek, yerelleştirmek ve "kültürleştirmek"tir. Bu, belli bir dönem anlayışını, dinsel belirleyici haline getirmek demektir. Böyle bir İslam, derme çatma, kısa vadede kullanılabilen İslam olur.
Reklam
Rus'lar, Şah İsmail Türbesi'ni talan ederek, Leningrad Hermitage Müzesi'ne götürmüşlerdi. Rusya'da 1961 yılında toplanan "ilmî Ateist Propaganda Konferansı"nda, islâm Dininin kalıntılarına ve "Pir" kültürünün tesirlerine karşı savaşmanın ilmi yolları araştırıldı. Alma-Ata' da çıkan Partinaya Zhizn Dergisi, Ahmet Yesevi Türbesi'nin, din düşmanlığını yayan bir müze haline getirileceğini yazıyordu. Ayni makaleden öğrendiğimize göre, 1956'da Stalinabad'da yapılan Arkeologlar ve Etnoğraflar ikinci Kongresinde, İslâm Dinine karşı başarılı savaş verilemediği itiraf ediliyor, yeni yollar aranıyordu. 1959'da yüzlerce yatır yıkılmış, türbe bekçileri, "serseriler", "tüccarlar", "müstebitler" töhmeti altında sürgüne gönderilmişti. Ramazan ve Muharrem orucu ve adak, kurban kesilmesi aleyhine şiddetli bir kampanya açılmıştı. Sosyalizmin, dine ve bu arada Alevilerin inaçlarına karşı aldıkları pek çok tedbir ve uygulama vardır ki, burada anlatmağa imkân yoktur. Onlar başa geçinceye kadar, her inanca hürmetkâr görünür, sonunda amansız darbelerini vururlar.
Sayfa 143 - Türk Dünyası Araştırmaları VakfıKitabı okudu
Çağın sosyetikleri, çıplaklıkta birbirleri ile yarışırken, yatak kıyafetleri ile dışarıda dolaşırken, barlarda, pavyonlarda ve içkili gazinolarda erkeklerle kadeh tokuştururken ve cinsellikte sınır tanımayıp şehvet bataklıklarında geçici ömürlerini tüketirken, İnanç, bilinç ve ihlâsla İslâmî tesettüre bürünen, eş, dost ve arkadaş ziyaretlerinde haremlik selâmlık kuralını uygulayan ve her türlü koşullarda dînî yaşantılarından hiç tâviz vermeyen genç kızlar ve hanımlar; hiç kuşkusuz Allah’ın (c.c.) en sevgili kulları ve o güzelim cennetin adaylarıdır.
Sayfa 120 - Ahmet Tomor - 23. Baskı, Adapazarı 2022Kitabı okudu
Yalnız Aleviler arasında değil, Sünni köy ve kasabalarında da, "Ay"la ilgili inançlar devam etmektedir. Ay'a, "Ay Dede" denmesi ve Kıbrıs Türkleri'nin yeni ay doğduğunda, bir erkeğin yüzüne bakmaları, bunun belirgin örneğidir. Rahmetli dedem Serçinli Hasan Efendi'den edindiğim din bilgisi ve ilmihal malümatı arasında, "Ay" inancı ile ilgili Amentü" de vardı. Bilindiği gibi "Amentü'de," "Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, hayır ve şerrin Allah'tan geldiğine, öldükten sonra dirilişin olduğuna iman edilir ve Allah'tan başka Allah olmadığına ve Hz. Muhammed'in onun kulu ve peygamberi olduğuna kalple ve dille iman getirilir". Rahmetli dedemden öğrendiğim şekilde, her yeni ay doğduğunda göğe bakarak, Ay'ı gördüm Allah, âmentü billåh ve melâiketihi ve kütübihi…"yi okumak ådet ve alışkanlığını edinmişimdir ki, Türkiye'nin pekçok yerinde bunun var olduğunu biliyorum. Bu, İslâm inancının, özünü sarsacak birşey değildir; sadece masum bir gelenektir.
Sayfa 119 - Türk Dünyası Araştırmaları VakfıKitabı okudu
S- Amcaoğlu, dayıoğlu, halaoğlu, teyzeoğlu ve enişteler, kadının mahremi değil mi? C- Hayır, değil; çünkü bunlar şer’an (dînî açıdan) yabancı erkekler gibidir. Kadınların bunların yanında başlarını, boyunlarını açmaları, bileklerini, bileziklerini göstermeleri ve kapalı bir yerde yalnızca birarada oturmaları haramdır.
Sayfa 120 - Ahmet Tomor - 23. Baskı, Adapazarı 2022Kitabı okudu
Reklam
İlham Sahibi İçin Amel Edecek Kuvvette Olabilir
‎‫وَأَوْحَيْنَا إِلَى ٱم مُوسَى‬‎ "Musa'nın annesine şu vahyi verdik." Bu vahyin,‬‎ nübüvvet vahyi değil, ilham veya rü'ya demek olduğunu söylüyorlar. Demek ki, ilham, Mütekellimînin dediği gibi umum için esbab-ı ilimden olmamakla beraber, sahibi için amelî icab edecek bir kuvveti haiz olabilir. Maamafih burada ‎‫رادوهُ إِلَيْكِ وَجَاعِلُوهُ مِنَ الْمُرْسَلِينَ‬‎ "Biz muhakkak onu sana iade edeceğiz ve kendisini‬‎ mürselinden yapacağız." Kasas-28/7) te'minatı, sıga-i tahkik ile katiyyet de ifade etmektedir. Hem bir validenin yavrusunu emzirmek sevk-ı fıtrîsi kadar kuvvetli bir katiyyet. Şu halde Enbiya Nübuvveti değilse, evliya kerameti kabîlinden olduğunda şübhe yoktur.
Sayfa 195 - Cild 6 28/7Kitabı okuyor
Moğol istilasının etkileri yol açtığı zararın boyutları ve yaygınlığı açısından da abartılmıştır. Moğol istilası klasik İslam uygarlığının çürümesi, hatta sonrasında Ortadoğu’da görülen toplumsal, ekonomik, kültürel ve siyasi başarısızlıkların tümünün nedeni olarak gösterilmişti. Ancak tarih, dikkatlice ve günümüzdeki savaş deneyimleriyle birlikte
Türkiye'de dini düşüncenin baskın özelliklerinden birinin de katı ahlakçılık ve katı bir entelektüel hoşgörüsüzlük olduğu söylenebilir. Olivier Roy'nin "İslam kasvetlidir" sözünü haklı çıkarabilecek bu durum, durgun ve kapalı toplumun bir sonucudur. Melchert'e göre bunun nedeni, insanın kendini ciddi dini meselelerle sınırlama isteğidir.
Birisi çıkıyor, Dindar olduğunu iddia ederek ihmalin sonucu oluşmuş bir musibeti Allah'a fatura edebilme cüreti gösteriyor. 1000 küsur yıldır aynı cinayet işleniyor kur'an-ı Kerim'in dini olan İslam adına kur'an-ı Kerim dışı uygulamalar dinselleştiriliyor, hem de hiç utanmadan.
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.