Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
213 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
30 saatte okudu
Ezber bozan âlim.
Bu kitap üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde iktidar/velâyet-i âmme ve meşruiyet kavramlarının mahiyeti ele alınmış, iktidarın meşruiyeti akit teorisi çerçevesinde incelenmiştir. Meşru bir iktidarın kurulması için gerekli şartlar; biat akdi, akdin tarafları ve konusu bağlamında fıkıh ve kelâm âlimlerinin görüşleri çerçevesinde
İslam Hukuk Düşüncesinde İktidar ve Meşruiyet
İslam Hukuk Düşüncesinde İktidar ve MeşruiyetAbdurrahim Şen · Klasik Yayınları · 20203 okunma
Ibn Teymiyye, insanların işlerinin idaresinin dinin en azim işlerinden olduğunu ifade ettikten sonra bunu şu şekilde temellendirir: "Insanlar, birbirlerine muhtaç olduklarından dolayı ancak bir arada yaşayarak maslahatlarını gerçekleştirebilirler. Bir arada yaşadıklarında ise onlara bir reis gereklidir." Ibn Teymiyye "Üç kişi sefere çıktığında birini emir tayin etsinler" hadisine atıfta bulunarak üç kişilik bir topluluğun dahi içlerinden birini emir (başkan) seçmesi göstermektedir ki, buna daha çok ihtiyacı olan toplumun kendisine bir başkan seçmesi gerekir. İktidarı toplum olmanın zaruretiyle temellendirme düşüncesi İbn Haldūn'la birlikte daha sistematik bir çerçeve kazanmıştır. İbn Haldûn'a göre mülk/iktidar. toplum üyelerini herhangi bir düşman saldırısından korumaktan daha çok, bizzat onları birbirlerinin saldırılarından korumak için gereklidir. O vâzi' dediği düzenleyicinin gerekliliğini şu şekilde temellendirir: "Hayvanlardan korunmak için alet olarak kullanılan silah insanları birbirlerinin saldırısından korumaya kâfi değildir. Çünkü o hepsinde mevcuttur. Onları birbirilerinin saldırısından korumaya kâfi bir başka şey gerekir. diğer hayvanatın sahip olmadığı bir şey. İnsanlardan birisi düzenleyici olur. Kudretli el/yetki, ona ait olur. Böylece birbirlerine düşmanlıkları ilişmez. İşte mülkün [siyasal iktidarın) manası budur."
Sayfa 34 - KlasikKitabı okudu
Reklam
Değerli okurlarım atalarımızın güzel bir sözü vardır. "Söz vardır şakayı kavgaya çevirir, söz vardır kavgayı şakaya çevirir." İşte şu günümüzde söz sanatını iyi kullanamayışımızdandır ki, hem sosyal yaşamda, hem dini yaşamda muhatabımıza göre konuşamadığımızdan haklıyken haksız duruma düşebiliyoruz. Bir konuyu muhatabımıza aktarırken
Seyit Kutub’un hezeyanları!
Seyit Kutub’un Hazreti Osman efendimiz hakkındaki akıl almaz iftiraları ile zekât konusundaki İslam’a zıt, sosyalizm benzeri sözlerini iki yazımda kaleme almıştım. Pek çok okuyucum Seyit Kutub’u böyle bilmediklerini ifade ederek başka hatalarının olup olmadığı konusunda sorular sordular. Bu itibarla kendisi hakkında bir yazı daha almaya karar
Ortaçağın benimsediği yiğitlik,nezaket ve dürüstlük diye adlandırılan manevi değerleri uygarlığın bütün alanlarında ilk olarak İslam tanımlamıştı ve bu ahlaksal kurallara daha dokuzuncu yüzyılda uyuluyordu. Hristiyan düşüncesi de 12. ve 13. yüzyılda gerçekleştirdiği başarıları, Arap tanrı bilimcilerin ve filozofların soyut düşüncelerine dayanmasına borçluydu. Biz batılılar, aritmetik, cebir, tıbbın temelleri, mekanik bilimi, kimya ve gökbilim gibi ticaret tekniğimizi de İslam uygarlığına borçluyuz. Uyanan Batı, alabileceği her şeyi İspanya, Sicilya ve İtalya’nın büyük limanları aracılığıyla bu görkemli sanat ve bilim kaynağından almıştı.
İslam bahçe anlayışında özellikle suya çok önem verilmesinin Ortadoğu’da suyun kıtlığından kaynaklandığı düşüncesi tamamıyla yanlıştır.
Reklam
64 syf.
·
Puan vermedi
Aşk mı? / Sevgi mi?
Herkese merhabalar Bugün Ali Şeriati'den Sevmek Aşktan Üstündür eseri ile buradayım Eserimiz insanlığın anlam bulmuş halidir. İnsan ne ile anlam bulur? Sevmek ve varolmak ile tabii ki... Nerede pekii? Şeriati' nin kalemininde dediği gibi , "...bu benim hem dünyam, hem tarihim, hem vatanım, hem yüreğim, yabancı benliğim,
Sevmek Aşktan Üstündür
Sevmek Aşktan ÜstündürAli Şeriati · Muhenna Yayınevi · 2019202 okunma
Osmanlıların Balkanlardaki fetih hareketlerine paralel olarak buralarda faaliyet gösteren tarikatların, yerli halkları yeni yönetime ısındırmak açısından önemli bir görev yaptıkları, ama yaydıkları İslâm tarzının da, büyük ölçüde hurafelere dayalı bir Müslümanlık olduğu tarihsel bir gerçektir. Tasavvuf ve dolayısıyla tarikat denilen bu sûfi teşekküller, lX. yüzyıldan yaklaşık Xlll. yüzyıla kadar, bu yüzyıldan da, eski yoğunlukta ve parlaklıkta olmamakla beraber, neredeyse zamanımıza kadar muazzam bir tasavvuf düşüncesi, bir bâtın ilmi ve buna paralel olarak, edebiyatıyla, mûsikisiyle, mimarisiyle, öyle bir kalemde reddedilemeyecek büyük bir kültür yarattılar.
Sayfa 181Kitabı okudu
Biz Rönesansı yaşamadığımız için mi hümanist olamadık? Unutmayalım ki Rönesans, tarihi bir gerçekten çok, bir Italyan miti. Düşüncede yeniden doğuş ve atlayış olmaz. İslâmiyet'te kilise de yok, Allah'la kul arasında herhangi bir aracı da. İslâm düşüncesi hangi baskıya karşı direnecek, bağımsızlığını kime ispat edecekti?
144 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Bu kitabın yazarı Reynold Alleyne Nicholson tasavvuf uzmanı İngiliz bir oryantalisttir. Aynı zamanda Mevlâna Celâleddin Rûmî üzerine de ihtisas yapan bir kişi olarak Mesnevi'yi İngilizce'ye tercüme etmiştir. Bu kitap tasavvuf ve diğer Doğu inançlarından olarak Budizm ile etkileşim anlamındaki korelasyonu anlamak açısından da son derece önemli. Bir tasavvuf ehli olarak İbrahim bin Ethem'in hayatının Gotama Buda'ya benzemesi ve onun gibi zenginlik ve şatafatı terkederek çile hayatına yönelmesi onun Budizm'den de etkilendiği düşüncesi dile getirilir bu kitapta. Aynı zamanda Budizm'deki Nirvana kavramıyla İslamî tasavvuftaki fenâfillah kavramı arasındaki benzerlikler ve nüanslara da değinilmiş. Tasavvufu ve sufiliğin mistik yönünü bir Batılının gözünden anlamak adına oldukça kısa ve öz bir kitap. İyi okumalar dilerim.
İslam'ın Mistik Yüzü: Sufiler
İslam'ın Mistik Yüzü: SufilerReynold A. Nicholson · Kapı Yayınları · 02 okunma
Reklam
Çocuk kendisini evlat edinen bir anne ile üvey anne arasındaki farkı bilir. Halklar da kurtarıcılar ile işgalciler arasındaki farkı bilir. Yerleşik düşüncenin aksine, Batılı güçlerin yüzyıllık hatası dünyanın geri kalanına kendi değerlerini benimsetmeye çalışmaları değil, tam tersine, egemenlikleri altına aldıkları halklarla olan ilişkilerinde kendi değerlerine göre davranmaktan sürekli olarak kaçınmasıdır. Bu ikircillik ortadan kaldırılmadığı sürece, aynı hatalara düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalınır. Bu değerlerin ilki evrenselliktir, insanlığın bir bütün olduğu düşüncesidir. Farklı farklı öğelerden oluşmasına karşın bir bütün olduğu düşüncesi. Dolayısıyla, ötekilerin o değerleri benimsemeye hazır olmadığı yönündeki daimi bahaneyle temel ilkelerden ödün verilmesi bağışlanamaz. Avrupa için başka, Afrika, Asya ya da İslam âlemi için başka insan hakları yoktur. Yeryüzündeki hiçbir halk kölelik, despotluk, zorbalık, cahillik, karanlıkçılık için ya da kadınların köle olması için yaratılmamıştır. Bu temel gerçeklik ne zaman yadsınsa, insanlığa ihanet edilmiş olur, kendine ihanet edilmiş olur.
Müslümanın kendine dönmesi kültür ve medeniyet hamlesini yeni baştan İslam'a ayarlaması demektir. Bunun da en büyük belirtisi, düşüncesi onun kültürü ile yoğrulacak, keskinleşecek ve tazelenecek davranışı, İslam'ın çizgisinde gelişecek ve onun cihad aksiyonunu yüklenecektir. Yüreği, İslam içtenliğiyle kabaracak, yaşantısı İslam yaşantısı olacak, çağı İslam'ın değer yargılarıyla yorumlayacak, sorumluluğu İslamcı bir anlam kazanacaktır.
Şah Rıza Pehlevi, 1936 yılında bir imparatorluk buyruğu ile perslerin soyunu Ari ırka dayandırarak devletin ismini İran olarak değiştirmişti. Pehlevi'nin bu davranışındaki amacı çağdaş İran düşüncesi ile İslam öncesi dönem arasında bağlantı kurarak bir ulus oluşturmaktı.
158 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Bir dudağım teselli ve diğeri tecelli. Sükût ile birleşince dudaklarım bir keder tebessümü, bu dünyaya ait olmayan bir ufkun çizgisine dönüşüyor. Keder ve hüzün en çok dudaklardan anlaşılır ve gözlerden. Bunca yıldır tatlı bir hüzün duyarken, anlamsız gülüşlerime sebep neydi? Neden tek başınayken gülemiyor insan? Yalnızlık bir hüzün alameti mi?
Hayat Nedir
Hayat NedirHace Yusuf-i Hemedani · İnsan Yayınları · 2016184 okunma
222 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
İlk okuduğum talihsiz kitabı ile hakkında olumsuz düşüncelere kapıldığım Alman filozof, bu eseri ile biraz sevdirdi kendisini :) Kitap altı bölümden oluşuyor. Temel bölümlendirme, Bir Kimsenin Ne Olduğu Üzerine, Bir Kimsenin Neye Sahip Olduğu Üzerine, Bir Kimsenin Neyi Temsil Ettiği Üzerine, Öğütler ve Özdeyişler, Yaşam Çağlarının Farklılığı
Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar
Yaşam Bilgeliği Üzerine AforizmalarArthur Schopenhauer · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20196,9bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.