İsmail Demirbaş

İsmail Demirbaş
@ismaildemirbs
Senior Software Developer
Yüksek Lisans
İstanbul
Kadıköy
3 reader point
Joined on December 2022
Bu süreçte karşınıza çıkabilecek engellerle nasıl yuzlestiginiz de önem arz eder. Bu engelleri başarısızlık olarak görürseniz kaybetmeniz çok olasidir. Bunun yerine engelleri, öğrenmek ve onları ileriye gitmek için kıymetli birer fırsat olarak görmeniz gerekmektedir.
Reklam
Gaye - Bir hedefiniz olsun Hedef koymak muhteşem bir motivasyon kaynağıdır. Bu yüzden hedefe giden yolu, aşamalı hedefleri ve uzun vadeli hedefinizi belirlemenizi tavsiye ediyoruz.
Aşamalı Hedefler Uzun vadeli hedeflerinizi, aralara koyduğunuz aşamali hedeflerle desteklemelisiniz. Bunlar nihai hedefinize giden basamaklar görevi gören türden olmalıdır. Örneğin bireysel hususlari ilgilendiren cinsten, belli bir not ortalaması tutturmak gibi hedefler olabilir.

Reader Follow Recommendations

See All
Uzun vadeli hedefler Uzun vadeli hedeflerinizin sizi heyecanlandırıp, iyi duygulara gark edecek türden olması gerekir. Örneğin gelecekte doktor olmak, dünyayı dolaşmak ya da kendi işinizi kurmak gibi. Yanınızda hedefinizi temsil eden bir fotoğraf ya da eşya tutmayı ihmal etmeyin. Bu yol boyunca zaman zaman karşılaşacağınız engellerde, hedefinizi hatırlamanıza ve motivasyonunuzu korumanıza yardımcı olur. Uzun vadeli hedeflerinize ulaşma yolunda "zihinsel mukayese" adl motivasyon tekniğini de kullanabilirsiniz. Bu teknikte mevcut hayat sartlarınızi, hedefinize vardığınız zaman olması muhtemel hayat şartlarınızla karşılaştırmak soz konusudur.Diyelim ki uzun vadeli hedefiniz doktor olmak. Fakat şu an üniversitedesiniz ve akşam yemeğinde peynirli makarna yiyor, yarı zamanlı işte çalışıyorsunuz, bu durumdan hoşnut değilsiniz ve derslerinizin kötü etkilendiğini düşünüyorsunuz. O anda gözünüzü kapatıp, doktor olduğunuzda hayatınızın nasıl olacağını hayal etmeye çalşın. Sıradan bir gününüzün nasıl geçeceğini, nasıl bir evde oturup, nasıl bir işyerinde çalışacağını, günlük iş hayatınızın neler barındırdığını düşünün. Îki farklı zamanı mukayese etmek, motivasyonunuza sıkı sıkıya tutunmanıza yardımcı olacaktır.
Hedefe Giden Yollar Bunlar da sizin hedefe nasıl ulaşacağınızı gösteren, "günde bir saat matematik çalışacağım" ya da her gün 10 kelime öğreneceğim" türünden hedeflerdir ve aşamalı hedefler bunun gibi adım adım hedeflerle desteklenmelidir. Eğer hedefleriniz net, ölçülü, gerçekçi, hırslı ve zaman kısitli olursa; uzun vadeli, așamalı hedefleriniz ve hedefe giden yolunuz çok daha motive edici olur. Diğer bir deyişle hedefinize dair katı bir tutuma sahip olmalı, ilerleyişinizi ve erişiminizi olçebilmelisiniz. Hedefiniz biraz zor olmalı fakat ulaşılamaz olmamalıdır. Aynı zamanda belli bir zaman hedefiniz de bulunmalıdır. Örneğin "iyi iş başarmak" diye bir hedef olamaz çünkü belirsizdir, ölçümü zordur ve süre kısıdı yoktur. Öte yandan "yapay zekâ ile öğrenme dersimin, bir sonraki sinavinda A almak" akıllıca bir așamalı hedef olduğu gibi "bunun için de önümüzdeki 5 gün boyunca, her gün 45 dakika ders çalışacağım" hedefe giden akillica bir yoldur. Olav'in her seferinde 1 km yüzme hedefi de akıllıca bir hedefti.
Reklam
Uzmanlaşmak - Deneyim Süreci Uzmanlaşma hissi güçlü bir motivasyon kaynağıdır. Uzmanlaşmaya giden yolda her çalışma "biraz çabayla yapilabilir" mertebeye gelmelidir. Bir konu çok zor olduğunda rahatsızlık duyabilirsiniz fakat çok kolay olduğunda ise sıkalacaksınızdır. Eğer bir çalışma çok zorsa onu bölmeye çalışın, yardım alın ya da daha iyi kaynaklar bulun. Çevrimiçi bir video bulun ya da sorularınızı çevrimiçi bir forumda sorun. Diğer bir öneri de plastik ördek" yaklaşımıdır. Buna göre karşınıza bir plastik ördek ya da sevdiğiniz, konuşabileceğiniz ne varsa onu koyup, takıldığınız yerlerde onunla sesli șekilde konu- şabilirsiniz.
Bakış açınızi değiştirmenin bir yolu da göreve dair işinize yarayacak yarayacak tüm hususları listelemektir. Arkadaşlarla vicdan acabi çekmeden bir aksam yemeği yemek. Ekibinizle birlikte çalisirken iyi görünmek. Eğer bu listeyi çıkarmak için zaman ayırırsanız, aklinıza hiç gelmeyen fikirler ortaya çikar ve bu motivasyonunuza daha da artıricı etki yapar. Listenize, söz konusu görevin sizi hedefinize ne kadar yaklaştırdığıni da ekleyebilirsiniz. Örneğin bir projede sertifikaya hak kazanmak istiyorsanız, "Bu işi tamamlamak beni o sertifikaya bir adım daha yaklaştırır. Tamamlamazsam da uzaklaştırır." şeklinde düşünebilirsiniz. Bir görevi kymetli hale getirmek için onun bir kismi tamamladıktan sonra, kendinizi ödüllendirebilirsiniz. Bu ödüller; biraz ara verip en sevdiğiniz şarkıyı dinlemek, diziyi izlemek, arkadaşlarınızla takılmak ya da sadece yürüyüse cikmak (bir süre oturduktan sonra yürüyüş iyi gelir) olabilir. Bu tip ödüller özellikle zor ve sıkıcı bir görev üzerindeyseniz etkili olur, ki Pomodoro tekniği gücünü bir de bundan alır. Ama aralarda telefonunuzla pek haşır neşir olmayın, hatırlarsaniz aralarda telefona odaklanmak, aslinda zihninize gevseme izni vermemek demektir.
Değer Biçme -- Görevinizin Sizin için Neler Barındirdiğini Bulun Cikarımızın olduğu ya da eğlendiğim aktivitelerde zaman geçirme konusunda her zaman motiveyizdir. Eger ispanyolca eğitimi alıyor fakat hoşlanmıyor, faydalı bulmuyor, yüksek not alıp almamayı umursamiyorsanız; derse çalışma motivasyonunu da zor edinirsiniz. Hem eğlenceli hem de faydanıza olacak bir aktivite bulmak, büyük oranda bakış açıniza bağlıdır. Aynı çalışma konusuna tabi de olsalar, iki öğrencinin motivasyon açısından bu denli farklı olabilmesi buyüzdendir. Neyse ki bu bakış açısı değiştirilebilir türdendir. Bunu lisedeyken, bir restoranda bulaşık yıkayacağı yarı zamanlı işini bulduğunda Olav da öğrenmişti. Restoranın aşırı sıcak mutfağında, fizik gücüyle çalışmakla ders çalışmayı karşılaştırdiğında, ders ona o kadar da kötü görünmemeye başlamıştı. Bakış açısını değiştirme tekniği, arkadaslarını çitleri boyamaya ikna eden Tom'un da işine yaramıştı. Tom, insanların elde edilmesi zor şeyleri istediğini istediğini fark fark etmişti. etmişti. O yüzden çıt boyama işini sıkıcı bir görev kimliğinden kurtarıp,insanın karşısına ömründe bir kere gelecek frsat niteliğine büründürmüştü.
Size çaba sarf etme gönüllülüğünü veren nedir? Arastirmacılar, dopamin kimyasalının bunda çok önemli payı olduğunu savunuyor. Hatta beynin duygulardan sorumlu kısminda dopamin miktarı arttiğında, farelerin yemek bulmak için çok daha fazla çaba harcadığını kanıtlıyorlar. Ardindan bundan sonraki deneylerde insanların da dopaminin etkisiyle çok daha fazla çalıştığını gösteriyorlar.? Demek ki dopamini artırmak, bir motora turbo koymak gibi bir şey.
Derslerinizde başarılı olmak istiyorsunuz. Bu yüksek motivasyona sahip olduğunuz anlamına gelir mi? Pek öyle denemez. Motivasyon bir şeyi ne kadar çok istediğiniz değil, ulaşmak için çaba sarf etmeye ne kadar gõnüllü olduğunuzdur.
Reklam
Kendinizi Motive Etmenin Yollari Başlıklı 7. Bölüme Dair Kilit Çikarımlar: Mesele, motivasyona doğuştan sahip olmak ya da olmamak değildir. Motivasyon doğrulabilir, güçlendirilebilir ve çeșitli tekniklerle daimî kılınabilir bir şeydir. Kendinizi motive etme yolları, anlık motivasyon seviyenize göre değişkenlik gösterir. Dolayısıyla farklı teknikler denemek daha akillıca olacaktır. Bir görevi tamamlamanın sizin yararınıza olacağını kendinize hatırlatın. Zorlu görevleri tamamladığınızda, kendinizi ödüllendirin. Hedefin zorluğunun, sizin hünerlerinizle doğru orantili olmasına dikkat edin. Yardım isteyin, görevi bölüp parcalayın, mümkünse kendinize daha fazla zaman verin. Hem olumlu hem de olumsuz yönden, zihinsel kıyaslamaya başvurun. Hedef koyun ve onların net, ölçülü, gercekci,hırslı ve zaman kısıtlı olmasına dikkat edin. Sizin çalıştığınız şeyle ilgilenen kişilerin arasına karısın.
Sık geçen “Allâh’tan korunun” uyarısının anlamı bize GÖRE şudur: Allâh sizden açığa çıkan fikir veya fiillerin her an sonucunu yarattığı içindir ki; hoşlanmayacağınız şeylerle karşılaşmak istemiyorsanız, onları oluşturan davranış ve düşüncelerden uzak durarak özünüzdeki Hasiyb mekanizmasına karşı korunun. Allâhu âlem!
Bilim ve din arasında bir savas var. En azından, Tanrı inancına çocukça ve bilimsel bilgiyle bağdaşmaz diye saldırma fırsatını kaybetmeyen bir grup bilim insani ve felsefeci var. Sesleri en fazla çıkanlar arasında bir dizi Yeni Darwinci biyolog var. Bunlar evrimsel biyolojinin, dini inancın geçmiște hayatta kalma değeri taşıyan genetik olarak damgalanmış bir inanç olduğunu gösterdiğini iddia ediyorlar. Bunlara göre insanlar, kör maddi süreçlerin tesadüfi yan ürünleridir. Zihinler ve bedenler bencil genlerin anarşist federasyonlarıdır. Fakat bu iddiaları ileri süren biyoloji değildir. Daha çok biyolojik kanitları taraflı bir şekilde yorumlayan dogmatik materyalizmdir. Dinî inancin gerçekten hayatta kalma degeri olabilir, ancak bu onun yanlış olduğu anlamına gelmez.Tanri'nin kaniti nesnel deney değil, kişisel deneyimdir. Kişisel deneyimi kanıt olarak görmemek, yalnızca materyaliz- min bir dogmasıdır.
Genlerin artık DNA molekülünde kodlandığı biliniyor.Insan Genom Projesi, tüm bu kodların haritasını çıkararak her birinin işlevini tanımlamayı amaçlyor. Bunu yapma imkânı olursa genlerin yapılarını değiştirmek mümkün hale gelir, böylece organizmanın farklı tepkiler geliştirmesine yolu da açılmış olur.' Ted Peters bunun istenip istenmediği sorusunu gündeme getiriyor. Açıkça, hatalı çalışan genlerden kaynaklanan hastalıkların ortadan kaldırılmasını mümkün kılan bir durum da ortaya çıkabilir. Peki ya genetik mühendisliğinin diğer uygulamaları? Bunlar arasından seçimler yapmalı ve yapabileceklerimizi seçip yapmalıyız zira genetik olarak etkilensek de yine de özgür irademizi koruyoruz.
Ana konuya dönecek olursak, kısaca yeniden özetleyelim: Bilim, özellikle de astronomi, insanlık için, insan varlığına dair kozmik perspektif diyebileceğimiz yeni bir perspektif yaratmıştır. Îlk olarak, biz evrene nispeten yeni gelenler olduğumuzu biliyoruz. Bu nedenle, eğer başka bir yerde yaşam varsa, çoğu homo sapiensten çok daha eski ve muhtemelen daha gelişmiştir. Îkincisi, artik Dünya'nın bilinen evrendeki trilyonlarca gezegenden biri olabileceğine dair kanıtımız var. Üçüncü olarak, Dünya evrende yaygın bulunan malzemelerden yapılmış sıradan bir gezegen gibi görünmektedir. Bu çok sıradan gezegenin, yaşamın ortaya çıkışına sahne olan trilyonlarca arasında tek olmasi pek olası görünmüyor. Eğer yaşam gerçekten de bu trilyonlarca gezegende yaygınsa; insanlık sadece kozmik bir akıllı yasam denizinde yüzen bir zerredir.
Filozoflar elbette, uzun zamandır insan zekåsınin evrimsel süreçler yoluyla doğal olarak ortaya çıktığını ve bu nedenle bize hayatta kalmanın çok etkili bir yolunu sagladiğını iddia etmektedirler. Şimdi soru șu: Aynı șey din ve dini inanç için de iddia edilebilir mi?
Reklam
Darwinizm ortaya çiktı ve düşman kılığında bir dostun yapacağı işleri yapti. İki alternatif arasında bir seçim yapmamiz gerektiğini bize göstererek felsefe ve dine paha biçilmez bir yarar sağladi. Ya Tanrı doğada her yerde hazır ve nazirdi ya da hiçbir yerdeydi.
Ne yazık ki, Darwinci bilimi tamamen reddetmeye yönelik bu tür teşebbüsler karşısında evrimci değişimin kanıtları artik karşı konulamazdır. Radyoaktif tarihleme dünyanın milyarlarca yıl yaşında olduğunu göstermektedir; ilk donemlerden beri geniş ölçekli nesil tükenmelerinin olduğunu biliyoruz ve moleküler biyoloji, daha önce imkânsız olan bir tarzda türleri genetik olarak karşılaştırmayı mümkün håle getirmiştir. Bu da sonuç olarak, gen yapısı itibariyle maymunlardan %2'den daha az farklılık taşıdığımızı ortaya koymuştur.
Meselenin bugününe baktığımızda yaratılışçıların, evrimcileri beyinleri materyalizm tarafından yıkanmışlar olarak suçladıklarını, evrimcilerin de yaratılışçıarı bilimsel gerçekleri kabule yanaşmayan ahmaklar olarak tanımadıklarını gõrürüz. Trajedi şu ki, yaratlışçıların bilimi aşağılayarak Tanri'nın Yaratıcılğını koruma çabaları hem yanliş hem de gereksizdir.
Evrenin gerçekten bir yaratılış olduğunu varsayalım. O zaman evrenin bulunduğu hâl ve yapabildiği her sey Yaratandan bir 'varlık armağanı olarak görülmelidir. Ayrica evren ne kadar yetenekliyse,Yaratıcının yaratıcılığına ve cõmertliğine o kadar borçludur. Bu tür bir Yaratıcı, insan cehaletinin açtığı boşluklarla sınırlandırılamaz.
Hangi kuvvetlerin aktif hale geldiğinde ne tür sonuçlar doğuracaklarını iyi biliriz. Ama evrenin bu özel kabiliyetlere neden sahip olması gerektiğini sorduğumuzda, o zaman evrenin varlığının nihai kaynağı hakkında düşünmeye zorlanıyoruz. "Neden hicbir sey değil de bir sey var?" diye sormak zorundayız. Ve neden var olan bir sey (evren) yeni yaşam formlarını meydana getirecek yetilerle bu kadar iyi bir sekilde donatılmıştır?
Kisaca, evren neden çalışıyor? Evrenin 'doğal' kalibiyetleri nereden gelmektedir? Bizim sıradan gördüğümüz özelliklerin etkileşimlerin nihai kaynağı nedir? Bizim sıradan dediğimiz șey üzerinde düşündüğümüzde gerçekten şaşırtıcı derecede hayrete düşüren bir șey olduğunu fark ediyoruz. Evren bu hayrete düşüren karakterini nereden almaktadır. Bilimin bu gibi sorulara cevabı yoktur. Biz bilim insanları seylerin nasıl çalıştığı konusunda müthiş açıklamalar yaparız.
Reklam
Bugün teleskoplar galaksimizin -Samanyolu'nun- 100 milyar yıldız içerdiğini gösteriyor. Ve 100 milyar galaksi daha var. Bugün yaşayan her erkek, kadin ve çocuk için bu 2 milyar yıldız anlamına geliyor! Böyle bir dünyada insan kendini ne kadar önemli görebilir ki?
Evrenimiz kullanıcı dostu mu? Açıkçası değil çünkü büyük ve yaşlı; karanlık ve soğuk. Bu yüzden gece gökyüzüne bakan birinin kendini önemsiz hissetmesi normaldir. Ne de olsa 70 bin milyar mil çapında bir evrende yaklaşık 1,80 boyundayız. 12 milyar yıldır var olan evrende biz sadece 70 yıl yaşıyoruz.
Birçok insan, Tanri'yi, ezelde var olan ve sonra geçmişte bir anda evreni devasa bir doğaüstü eylemle yaratan bir tür kozmik sihirbaz olarak tasavvur eder. Ne yazık ki, bu senaryo beraberinde bazı zor sorular getiriyor. Evreni yaratmadan önce Tanrı ne yapiyordu? Eğer Tanrı mükemmel, degismeyen bir varlık ise onu daha Önce değil de anda harekete geçiren neydi?