"Müslümanın Başlıca Alametleri Şunlardır: Dininde Güçlü, Kararlı ve Yumuşak, İmanı Sağlam, Bilgili ve Halim, Zeki ve Merhametli, Hem Haklı Hem Bağışlayıcı, Hem Zengin Hem Tutumlu, Hasta Olduğunda Tahammüllü, Güçlü ve İyilik Sever, Arkadaşlık ve Dostluğun Sıkıntılarına Katlanır, Zorluklara Sabreder, Öfkesine Mağlup Olmaz, Gurur ve Kibire Kapılmaz, İhtiraslarına Yenilmez, Midesi Yüzünden Şerefsizlik Yapmaz; Hırsı Yüzünden Küçülmez, Basit Hedeflerle Yetinmez; Mazluma Yardım Eder, Zayıfa Acır, Cimrilik Yapmaz, İsraf Etmez, Kendisine Kötülük Edeni Bağışlar; Cahili Hoş Görür; Nefsi Sıkıntıda Olsa Da Herkes Kendisinden Yararlanır."
68 syf.
·
Not rated
·
Read in 2 hours
#spoiler
Ötekinin satırları sanki ölmüş bir beyliğin, sönmüş bir hürriyetin, eski bir gururun, asil bir demokrasinin can çekişen bir kahramanlığın hatırasıydı. Ne sendeki rükû Ne benden kıyam, Selamün aleyküm, Aleyküm selam. Arkadaşı Hacı Durmuş'un ikna etmesi sonucu köyüne yerleşmeye ve burada yaşamaya karar veren Yörük Hoca kızıyla birlikte yirmi yıldır bu köydeydi eşini de buradayken kaybetmişti.Evlen diye ısrar edenlere rağmen bunu kabul etmemişti.Köyde son zamanlar herkesi rahatsız eden borçlu tutan Eseoğlu herkes gibi Yörük Hoca'nın da canını sıkmaya başlamıştı.Eseoğlu denen köy ağasına karşı artık bir şeylerin yapılması lazımdı.Bu ağa köydeki herkesin malına ve namusuna saldırıyor, insanları topraklarından çıkararak zenginliğine zenginlik katıyordu.Yörük Hoca dışında kimse bu ağaya karşı çıkmaya cesaret edemiyordu.Ama Yörük Hoca kendinde o gücü görüyordu ancak çok da ihtiyarlamıştı.Yörük hoca arkadaşlarıyla evde toplandıktan sonra eskiden bu agada parasının olduğunu ve istemeye gideceğini söyledi.Herkes bu dünyada vermez dese de o alacağına inanıyordu.Gideceği gece kızı Kezban'a bakarak 'Keşke erkek olsaydı.' dedi tabii bunu kızı duymamış gibi davransada duymuştu bu sözleri ve bütün gece aklına takmıstı.Köyde gencler kalmadığı için babası öyle demişti.Yörük Hoca o sabah ağaya gitti tabii ondan sonra kötü şeyler oldu ve o günden sonra o kız köyde güçsüzleri koruyan, babasının intikamını alan, haksızlık yapanların, güçsüzün yanında olmayanların karşısında olan gizemli bir efe oldu.Kısa ama anlamlı bir romandı10/10
Yalnız Efe 
Yalnız Efe Ömer Seyfettin · Karbon Kitaplar · 20197.1k okunma
Reklam
NOTLAR: Ne var ki, Halife ve Papanın, Rahip ve İmamın Kral ve Emirin bazı fonksiyonlarının benzerliği İslâm ve Hıristiyanlık’ta birbirine karşılık gelen makamlar ve sahipleri arasındak aslî farkı görmekten bizi alıkoymamalı. Aslında Hz. İsa’nın naibinin ve Hz. Muhammed’in Halifesinin makamlarının teorik meşruiyetleri ve pratik uygulamaları
Cehaletin kurbanı
"Buna suç diyorum, Baylar, çünkü o kızı güdüleyen şey suçtu.Aslında o kız suç işlemedi, yalnızca toplumumuzun çok eskilere dayanan katı bir kuralını çiğnedi, bu kural öylesine katıdır ki, onu çiğneyen kişi aramızda yaşamayı hak etmeyen biri olarak toplum dışına atılır. O kız, acımasız yoksulluğun ve cehaletin kurbanıdır ama ona acıyamam; o bir beyaz. İşlediği suçun cezasını çok iyi biliyordu ama arzusu, çiğnediği toplumsal kuraldan daha güçlü olduğu için çiğnemekte ısrar etti.
Sayfa 256Kitabı okudu
12 Hayvanlı Türk Takvimi’ne göre doğum yılı hesaplama
Takvimin ilk defa M.Ö. 2367 yılında kullanılmaya başlanmış olduğu bilinmektedir. Miladi takvimde hangi yılın, on iki hayvanlı Türk takvimindeki hangi hayvan yılına denk geldiğini bulmak için çok basit bir teknik bulunmaktadır. Bugün kullanıyor olduğumuz miladi takvim yılına önce 9 (dokuz) ekliyoruz. Daha sonra çıkan sayıyı 12’ye (on ikiye)
Destek yayınları+ VikipediKitabı okuyacak
Sömürgecilik dönemi, Afrika'da izleri halen kanamaya devam eden derin yaralar açtı. Avrupalılar bu kıtaya gelmeden önce, Afrikalıların ulusal sınırlar gibi bir derdi yoktu. Onlar da dünyanın benzer yerlerindeki gibi, askerî ve ticari etkilerinin ulaşabildikleri yere göre kendilerini konumlandırıyorlardı. Avrupalı güçlerin, egemenliklerindeki toprakları ve üzerindeki halkları, yine diğer sömürgeci Avrupalıların etki alanından ayırmak için sınırların çizilmesinde Israr etmesi, daha önce mevcut bulunmayan ayrılıklara ve zaman içerisinde de gerginliklere sebep olacaktı. Söz gelimi Kongo Nehri doğal bir coğrafi sınır gibi görünse de her iki tarafında da aynı dile, kültüre ya da etnik yapıya sahip kabileler yaşıyordu. Nehrin sınır olduğu toprakların Fransa ve Belçika arasında paylaştırılmasından dolayı bu gruplar birbirinden koptular. Sömürgeci gücün kimliğine göre biçilen suni kimlikleri benimsemeye zorlandılar.
Sayfa 276 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 711 ile 720 arasındakiler gösteriliyor.