Onbirinci Bürhan (Onbirinci delil,hüccet)
Gel, ey arkadaş! Şimdi sana geçmiş olan on bürhan kuvvetinde kat'î bir bürhan daha göstereceğim. Gel, bir gemiye bineceğiz; şu uzakta bir cezire var, oraya gideceğiz. Çünkü bu tılsımlı âlemin anahtarları orada olacak. Hem herkes o cezireye bakıyor, oradan bir şeyler bekliyor, oradan emir alıyorlar. İşte bak, gidiyoruz. Şimdi şu cezireye
Bulanlar kimlerdir ve kabul etmek nedir?
En zorlandığım hal: Kabul etmek. Olanı olduğunu gibi almaya dirençliyim. Öyle olmuş işte, buraya gelmişiz, durum ortada. Yok, illa “ama böyle olmaz” diyorum. Değiştirmeye çalışıyorum. Kabul etmekten ödüm kopuyor. “Tamam, böyle” desem benliğimden bir parçayı koparıp atacağım sanki. Kendimi kaybedip bir daha bulamamaktan, deli divane dolanmaktan ürküyorum. Bulmanın yolu tanımaktır. Kendimle tanışlığım biter diye…
Reklam
Sana bakarken cenneti gören tek kişi ben miyim? Çünkü sen çok güzelsin. Hani Özdemir Asaf diyor ya: "Benim sende gördüğümü görecekler diye ödüm kopuyor." İşte şimdi onunla aynı yerdeyim. ~Ateş-yanmak
bildiği bir şey değil insanların bakma teârüflerine onların! hangi hakikatte sebat ettiler, hangi yola doğru deyip gittiler? üç kişinin fikri değil müttehid her biri eşhâs kadar münferid hepsi de davâ-yı isabettedir. kim hakem olsun, o da hayrettedir. dünkü hakikat bugün olmuş hayal, şimdiki de yarına kalmak muhâl! işte şu söz en güzel, en muhtasar: cehlini bilmek gibi olmaz hüner.
Sayfa 206 - bir hasbihaldenKitabı okuyor
Okumak benim için ne midir? İşte budur :
Okurken dünyanın ışığı değişiyordu, insanlar ve olaylar duru bir berraklığa kavuşuyordu, kimse beni seyredemeden, bana dokunamadan dünyayı seyredip, romanların içindeki insanlara dokunabiliyordum. Kendimi güvende ve güçlü hissediyordum, böyle hissetmek beni iyileştiriyordu. Yaşam geçici, bu nedenle de yapay gözükürken, romanlar kalıcı ve sahici gözüküyordu. Her kitapla birlikte yaşadığım çağ, bulunduğum yer, daha da önemlisi kimliğim değişiyor, bunaltıcı bir esaret duygusundan sıyrılıp hiç kimsenin sınır koyamadığı bir özgürlüğe kavuşuyordum.
Sayfa 173
“Normal insan, dengesiz insandır. Çünkü insan, ateş üstünde duran su dolu bir kazanabenzer. Nasıl içindeki su kaynayınca kazanın kapağı atarsa, makinelerin buhar kazanlarına da artık buğu dışarı fışkırsın diye supap yapmışlardır. Buğunun artığı dışarı fışkırır delikten, kazandaki buğu da gerektiği kadar kalır, yani dengede durur. Yoksa kazan patlar. İnsan da böyle işte… Kızınca, duygulanınca, üzülünce, acılanınca, insan içinden bişey boşaltacak ki, patlamasın da dengesi yerine gelsin. Ee nasıl içini fışkırtacak? Nasıl kazanın supabı varsa, insanın da bir tahtası eksik olacak ki, burdan dışarıya su koyversin… Buyüzden işte, dengeli insan bir tahtası eksik insan demektir. O normal denilen tahtası eksik olamayanlar, günün birinde birden patlayıp bombok olur, bir daha da onarılmazlar.”
Reklam
İnsanın hayatında öyle bir an gelir ki önünde uzayıp giden karanlık yolda ilerlemekten başka çaresi kalmaz, geri adım atamayacak kadar yorgundur çünkü ve yerinde duramayacak kadar da yıkkın. Hayatta çoğu zaman asıl ihtiyacımız olan şey de budur işte, sağlam kalan parçalarımızı toplayıp kör kararlılıkla yolumuza devam etmek. Emrah Serbes / Deliduman
"Sana çıkarım kadar değer veririm," bakış açısına sahibiz. Yani avokadoyu salataya koyup yeme peşindeyiz. İşte yapılan yanlış burada.
Onuncu Bürhan (Onuncu delil,hüccet)
Gel, ey bir parça insafa gelmiş arkadaş! On beş gündür biz buradayız. Eğer şu âlemin nizamlarını bilmezsek, padişahını tanımazsak cezaya müstahak oluruz. Özrümüz kalmadı. Zira on beş gün güya bize mühlet verilmiş gibi bize ilişmiyorlar. Elbette biz başıboş değiliz. Bu derece nazik sanatlı, mizanlı, letafetli, ibretli masnular içinde hayvan gibi
Daha yaşanılır olması için Nesli tükenmesi gerekirdi devlerin; Bir meteor yağmuru, bir kıyamet, Dünyada var olalı beri insan Hiçbir tercih, doğruya etmedi isabet. Cüssesinden küçük egosu, Hatası değildi dinozorların; Belki de bedduasıydı insana Yoksa haddini niçin aşsın? Daha yaşanılır olması için, Nesli tükenmesi gerekir Adem'in; Bir meteor yağmuru, bir kıyamet, Dünya var olalı beri görmedi böyle şiddet. Daha yaşanılır olması için, Diyor ki her din; kıyamet kopacak. Tanrı hatasından döndüğü gün, İşte bu olacak. İsmail Özmen
Reklam
İşte böyle..Doğa nasıl sonbahara yüz çeviriyorsa, benim de içim ve etrafım sonbahar.
128 syf.
10/10 puan verdi
Burada neden kimsenin okumadığını anlamadığım bir seri :') Genel olarak genç bir kadının iş arayıp hiçbir işte uzun süre kalamamasını ve son çare olarak deli bir bilim insanının yanında asistan olarak işe başlamasını anlatıyor. Ciddi bir seri olmaktan uzakta, komedi tarzında yazılmış. Okuması çok keyifli. Bölümleri kısa olduğu için kahve içerken bile oturup bitirebilirsiniz. Çerezlik bir seri arıyorsanız kesinlikle öneririm.
Blood Stain Volume 1
Blood Stain Volume 1Linda Sejic · ‎Image Comics · 02 okunma
Köyde sabah uyanırsın da her yerden kuş sesleri ve dalga dalga bahar esenliği gelir ya, işte öyle bir sabah, inatla cıvıl cıvıl ötüyorlar balkonun hava sahasından hadi uyan diye 🤩
Yoruldum artık beni yoran insalardan... Yaralarımı bilip, beni oradan vurmaya çalışanlardan...! Yaşım az, yaşadığım çoktur işte sırf bu yüzden!