Sizler buradan askerlerinize birtakım şeyler söylemek için gidiyorsunuz. Onlara bunları anlatın. Zayıflara zulmetmemelerini söyleyin. Ordumuz, halkın korkmayacağı bir halk ordusu olmazsa biz galip gelemeyiz. Halkın korktuğu ordunun vay haline! Böyle bir ordu asla galip gelemez. Sonuç itibariyle, sahip olduğumuz gücü bugün de halktan almaktayız. Bir bitki gibi halkın öz suyundan içiyor, o kaynaktan besleniyoruz. İşte bu yüzden, sizlere mesajım ve sizin de askerlerimize iletmeniz gereken mesaj, halkın bu ordudan korkmamasını sağlamanızdır.
Sayfa 109
Şu yaşlı kadın içime sıkıntı veriyor. Yitik gözlerle, inatla, ısrarla yürüyüp duruyor. Görülmez bir tehlikeyle karşılaşacakmış gibi birden duruyor bazan. İşte penceremin altına geldi şimdi, rüzgâr eteklerini dizlerine yapıştırmış. Duruyor, atkısını düzeltiyor. Elleri titriyor. Yeniden yürümeye başlıyor: şimdi sırtı bana dönük. Zavallı ihtiyar teşbih böceği! Sanırım şimdi sağa, Noir yoluna sapacak. Yüz metre kadar yürümek zorunda. Bu yürüyüşle yüz metreyi ancak on dakikada alır. Demek böyle on dakika daha, alnımı cama yapıştırıp, ona bakıp duracağım. Belki yirmi kez duracak, yeniden yürüyecek, yeniden duracak...
Reklam
Sen çıkardın utancını duvara astın Ben masanın üstüne kodum kuralları Her şey işte böyle oldu önce
Söyleyeyim: Herkes kaybetti. Ölüm kazandı.
Hem tek bildiğimiz kimse kazanmıyor. Babil'in asma bahçelerinin sahibi mi kazandı? Muhteşem olan sultan mi kazandı? Roma'yı kuran mı, yoksa yakan mı? Hindistan'a kadar fetheden Iskender mi? Tüm dünyayı katleden diktatör mü? Everest'in tepesine ilk kez varan mı? Hep şampiyon olan atlet mi? En zengin olan mi? En güçlü, en kurnaz? En iyi? En kötü? Diriler mi, ölüler mi? Ağalar mı, paşalar mı? Efendiler mi, köleler mi? Kim kazandı! Söyleyeyim: Herkes kaybetti. Ölüm kazandı. Böyle devam ederse de hep o kazanacak. Sadece bir istisna var. Kızının ya da küçük oğlunun cennet olan gülüşüne bak: İşte bir tek o an için sevgi kazandı, ölüm bir kez için kaybetti...
Destek Yayınları 7.basımKitabı okuyor
her defasında böyle oluyordu işte; tam günyüzü gördüm dediğim anda bir şey oluyor ve ellerimde kelepçelerle o ışık bile girmeyen mahzen duvarlarına dönüyordum.
Anna...
İşte böyle yaşıyoruz ve yaşamak da sana dâir uzayıp giden bir özleme dönüşüyor...
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.