anneciğim ne zaman ağzını açsa akşam sofrasında iki çift laf için hişşt diye tıkar babam lafı ağzına "ağzın doluyken konuşma" işte böyle öğrendi ailemin kadınları çenelerini tutup yaşamayı
136 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
"Bir kent kırgını için yapılacak en akıllıca șey bașkentin göbeğinde oturacak yerde, kırlara, köylere, uzaklara gidip oralara yerleşmektir. Ama o zaman da bir kent kırgını olmaktan çıkardım. Oysa ben kent kırgınıydım ve öylece de kalmak zorundaydım. Başka bir şey olmak elimde değildi. Çünkü bu sözünü ettiğim günlerde yalnızca naylon torbalar,
Haziran
HaziranSelçuk Baran · Yapı Kredi Yayınları · 2020461 okunma
Reklam
hatırlanır elbet şuralarda buralarda böyle dedim ben çok uzak güneylerin geçmişinden geldim senin geçmişin uzun, elini hemen elime ver geç kalma çoktan beri beklediğin o diri gülümseyiş işte bendim.
Sinir oldum resmen......
Evet, böyle bir herif bilirim ki karısı ağladıkça onu döverdi. İnsan ilk önce karısını döven erkeklerden söz edildiğini işitince, "Kim bilir? Karı nasıl dayağı hak ediyordur" demek ister... Evet, efendi içsin içsin, sonra, "Evde bakkaldan veresiye peynir ekmek alırlar" diye gitsin cebindeki parayı pis bir aşüfteye versin. Sonra eve gelince karısının ağlamasına tahammül etmesin, o kadın ağlarsa, bağırırsa hırçın denecek, dayağı hak ediyor sayılacak. Buna bir de kadının kocasına âşık olmasını ilave ediniz. İşte Raci'nin karısı! Dünyada kendisinden kaçan şu heriften başka bir şey düşünmediği bu sabah şafak atar atmaz gelip şurada ağlamasıyla belli değil mi?
Sayfa 61 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
.d
"Pirinç almaya gidemem," dedi Xu Sanguan,"şu anda hiçbir şey yapamam, eve dönünce tek yapmak istediğim biraz keyif çatmak. Keyif çatmanın ne olduğunu biliyor musun? İşte böyle koltuğa uzanıp ayaklarımı tabureye uzatmak. Neden keyif çatmak istediğimi biliyor musun peki? Seni cezalandırmak için, hayatının hatasını yaptın çünkü. Beni sırtımdan vurup o orospu çocuğu He Xiaoyong'la yattın, bir de Yile'yi peydahladın ondan. Bunları düşündükçe sinirlerim tepeme çıkıyor. Hâlâ beni pirinç almaya göndermeyi düşünüyor musun? Rüyanda görürsün." "Elli kilo pirinci taşıyamam ki ben," dedi Xu Yulan. "Eli kilo taşıyamazsan, yirmi beş kilo al sen de," dedi Xu Sanguan. "Yirmi beş kiloyu da taşıyamam ki." "O zaman on iki buçuk kilo alırsın. "Xu Sanguan," diye seslendi Xu Yulan, "çarşafı yıkayacağım ama çarşaf çok büyük, gidip biraz su çeker misin?" "Olmaz," dedi Xu Sanguan, "şimdi koltukta uzanıyorum daha yeni uzandım, kalkarsam keyfim kaçar sonra." "Xu Sanguan," diye seslendi yine Xu Yulan, "şu sandığı taşımama yardım eder misin? Kendi başıma taşıyamıyorum." "Hayır," dedi Xu Sanguan, "şimdi uzanmış, keyif çatıyorum." "Xu Sanguan," diye bağırdı Xu Yulan, "hadi sofraya." "Yemeği önüme getir," dedi Xu Sanguan, "koltukta yiyeceğim." "Xu Sanguan, ne zaman bırakacaksın keyif çatmayı?" "Ben de bilmiyorum." "Yile, Erle ve Sanle uyudular bile, benim de gözlerim kapandı kapanacak, keyif çatman bittiyse yatağa gelsene!" "Hemen geliyorum."
İnsan böyle bir şey. Nerede, hangi yaşta olursa olsun, kabuğunu kırıp içine baksan cılk yara. Yarasız, dertsiz, sırsız insan yok da işte kimisi üstünü iyi örtüyor.
Sayfa 198Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.