Vallahi, açıklaması zor bir duygu. Nasıl bazen giydiğin elbise üstünde sırıtır, bir türlü o elbiseye ısınamazsın; işte öyle bir duygu.
Herkes aynı soruyu soruyor. "Nereye gidiyoruz?" Bana öyle geliyor ki, hiç bir yere gittiğimiz yok. Hep böyle idik. Gidip duruyoruz işte. Neden kimse bunu düşünmüyor?
Reklam
Kalp solda gibi görünür ama sağdan kuvvet alır. Şimdi sol görüş maneviyatı reddeder, sağ görüş de maddiyatı reddeder. Birbirleri ile kıyasıya çekişirler ama kalbin hem maddiyata hem maneviyata ihtiyacı var. Bu sebeple kalp, bedenin hayati organı yani maddiyatı temsil ettiği için solda durur lakin kalbin hakikati, gücü kuvveti maneviyattır, bu sebeple sağdan güç alır. Bu dünyada adalet yoktur evladım, arayış vardır. Bu arayışlar sebebiyledir bütün kavgalar. İşte aradığın şey ne sağdadır ne solda. Ortada olmak öyle kolay yol değil ki. O orta dediğin şey terazinin kefesini dengeleyen, birbirine eşit duran, değmeyen ama ayrı da durmayan dengedir. Dünyada o iki kefe aynı hizaya gelmez. İnsan pazarda satılan bir meyve değil ki! O vakit biz kalbimizin merkezinde durup ölene kadar orta olmak için uğraşacağız. Fikirler değişir, ideolojiler yıkılır, zalim de ölür mazlum da. İnsana insan gerek"
Himm, öyle miymiş
"Peki evlenince ne yapacağız?" "Allah kahretsin, birbirinize acıyorsunuz ya işte. Bunun için evlenir herkes."
Yüzü pek güzel değil ama öyle belirgin bir çirkinliği de yok. Herkes gibi giyinmiş. Yalnız gözlerinde bir şey var... İşte yine aynı şey! Yine onu düşünmeye başladım! Gözlerindeki şeyden bana ne canım? Onu düşünmeden edemez miyim ben?...
HP Asya Pasifik Bölümü yöneticilerinden Lin Ross'u beklemeye koyuldum. Lin kapıda göründü ve ben daha oturmasına bile fırsat tanımadan yanına koşarak 12.000 kilometre boyunca kafamda taşıdığım o can alıcı soruyu kendisine hızla sordum: "Bir lider nasıl oluyor da milyonlarca insanı kontrol edebiliyor?" Öyle ya, liderlik büyük toplulukları yönlendire- bilmek ile yakından ilişkiliydi ve "kontrol" bunun olmazsa olmaz ön koşuluymuş gibi görünüyordu. Lin çantasını masaya bıraktı ve gözlerimin içerisine bakarak bana şu çarpıcı yanıtı verdi: "Kimseyi kontrol edemezsin. Ancak kendi hayatın üzerinde güçlü bir kontrol oluşturmayı başarabilirsen, diğer insanlar da kurduğun bu kontrolün altına girmeyi kendileri seçebilirler; çünkü sana saygı duyarlar." dedi. RMIT'te öğrendiğim onca şey arasında asla unutmadığım birkaç mesajdan birisi de işte budur. Lin, bana güçlenmenin ve başkalarını kontrol edebilmenin mutlak yolunun aslında kendi duygu, davranış ve düşüncelerini kontrol edebilmekten geçtiği öğüdünü vermişti.
Sayfa 129 - Alfa KitapKitabı okuyor
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.