Şeytanın tuzaklarından bir tanesi de şudur: Bir kişinin, normalde kuşluk ve teheccüt namazı gibi her zaman muntazam bir şekilde yaptığı ibadetleri vardır. Fakat bunları yapmayan bir toplulukla beraber olunca riya korkusundan dolayı bunları terk eder. Bu yanlış bir davranıştır ve şeytana uymaktır. Çünkü önceki ibadetlerine devam etmesi, o kişinin ihlâsını gösterir. Ayrıca istemeyerek kalbe riya hissinin doğması, riya değildir ve zarar vermez. Dolayısıyla ihlâsa bir halel getirmez. Ameli bu sebeple terk etmek şeytana uymak ve onu amacına ulaştırmaktır. Dinî bir sebep olmadığı sürece kişi mu'tad (alışa gelen) halini korumalıdır. Bazıları da normalde sürekli yaptığı bir ibadeti, insanların yanındayken sırf onlar kendilerini riyakâr olarak görmesinler diye terk ederler. Bunun riyadan hiçbir farkı yoktur. Çünkü bu kimseler amellerini itibarları sarsılmasın diye terk etmekte ve ayrıca Müslümanlar hakkında sû-i zanda bulunmuş olmaktadırlar.
Sayfa 155
"Evden ayrılmak ancak, ortada ayrılabileceğiniz bir ev varsa mümkündür. Ve ayrılmak sadece coğrafi ya da uzamsal bir ayrılık değil, duygusal bir kopuştur; isteyerek ya da istemeyerek. Kararlı ya da gelgitli."
Reklam
Şükür ki millet bunlardan mürekkep değil
Evet, bu genç adam, istemeyerek, bilmeyerek, Naim Efendi hıçkırıklarında devam etsin ve Seniha Almanyalı, Avusturyalı zabitlerle rahat rahat çay ziyafetleri verebilsin diye, bir hafta sonra Çanakkale'ye, hayatına doymadan ölüme gidecekti!
Duraksadım. "Seni özleyeceğim." "Sadece bir yıl. Göz açıp kapayıncaya kadar geçer, görürsün." "Evet," dedim cesurca, hayal kırıklığımı görmesini istemeyerek. Beni özlemeyeceğini zaten tahmin etmiştim. Yine de bir kerecik olsun yalan söylese, bana yumuşak ve sevgi dolu sözler etse daha iyi olmaz mıydı?
Sayfa 150
İstemeyerek söylediğiniz evetler hayatınızdan çalar ve başkaları için yaşayan bir hizmetkâra dönüşürsünüz.
Sayfa 162
Kalp enerjimiz, DNA'larımız ya da düşünce gücü­ müzün kaynağı olan beynimizle dışarıya sürekli sin­yaller yollarız (isteyerek ya da istemeyerek). Yolladığımız sinyaller diğer insanların enerjileriyle buluşur. Eğer bu enerjiler bizim enerjimizle aynı re­zonans alanı içinde bulunuyorlarsa bizim enerji­mizle birlikte titreşmekten başka bir alternatifleri yoktur. Aksi takdirde enerj imiz onlara tesir etmez. Tabii ki bu arada aynı titreşimde olduğumuz diğer enerjiler de bizi çeker. Sürekli bir alıcı ve verici ol­mamız durumu vardır.
Reklam
Önceliklerinizi belirleyin
İstemeyerek söylediğiniz evetler hayatınızdan çalar ve başkaları için yaşayan bir hizmetkâra dönüşürsünüz.
PAŞAM.
Enver Paşa kendisi için değil, evvelâ memleket sonra da benim için yaşadı. Bunu söylemekle kendime bir pâye vermek istemiyorum. Bu adam kiminle evlenmiş olsaydı, muhakkak surette sevdiği ve beraber yaşadığı kadını bahtiyar ederdi. Dünyada Enver Paşa kadar memlekete ve ailesine bağlı az erkek vardır. En meyus (üzgün) zamanlarında bile eve geldiği vakit dışarıdaki dağdağalı ve üzüntülü havayı beraberinde getirmezdi. Herkes tarafından mağrur ve haşin olarak tanınan kocam, dünyanın en munis ve mütevazı insanı idi. Azametten çok uzaktı. Belki bilmeyerek ve istemeyerek, memleket hesabına birtakım politika hataları yapmış olabilir, fakat vatanına âşıktı, kendine göre kurduğu ve doğru bulduğu bir ideal için sonuna kadar çalışmıştır.
Talih beni çok acı maceralara, özellikle son zamanlarda istemeyerek karıştığım siyasi hayat dolayısıyla şiddetli düşmanlıklara ve bunun sonucunda acı tenkitleri ve namertçe iftiralara uğrattı.
‘’Siz benim ruhumu tersine çevirdiniz… Şimdi bu yeni hayata tahammülüm yok. Şimdiye kadar yaşadığım şekilde yaşamak ise bana nefret veriyor. Güya istemeyerek, ansızın hayatıma son veriyorum.’’
Sayfa 116Kitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.