Hâlbuki en iyi dersler, kendi hatalarından aldıklarındır.
İyi bir insan ile iyi bir algoritmanın birleşimi,en iyi insanın ya da en iyi algoritmanın tek başına çalışmasından çok daha üstün.İnsanları ve verileri bir-biri ile yarışır duruma sokmuyoruz. Makineleri insanlar gibi davranmaları yönünde eğitmiyoruz ve kesinlikle insanları da makineler gibi davranacak şekilde eğitmiyoruz.Hepimiz hata yapabilen varlıklar olduğumuzu kabul etmek zorundayız.Önemli olan, hatalarımızdan dersler çıkarmaya devam etmektir.
Reklam
Hz. Osman (r.a.) halife olunca minbere çıktı. İnsanlar onun ne söyleyeceğini merakla bekledi ama o sessiz kaldı ve hiçbir şey söylemedi. İnsanlara nazar ettikçe öyle bir vecde kapıldılar ki oradan ayrılamadıkları gibi nerede olduklarından dahi habersiz bir hâle geldiler. Yüzlerce vaaz veya hutbe dinleselerdi böyle bir hâle girmiş olamazlardı. Hiçbir konuşmadan veya amelden öğrenemeyecekleri kadar değerli dersler ve kıymetli sırlar edindiler. Vaazın sonuna kadar Hz. Osman cemaate sadece sessizce nazar buyurdu. Minberden inecekken 'Konuşkan bir emiriniz olacağına, işini yapan bir emiriniz olsun' buyurdu. Ve hakkıyla konuştu, zira kelâmın kemâli, fayda sağlayacak bir şey vermek ve ahlâkı dönüştürmekse, o zaman bu ikisi konuşmaksızın çok daha iyi yapılabilir. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî
Sayfa 338
Rum süresi/21. Ayet
Onlara ısınıp kaynaşasınız diye size kendi türünüzden eşler yaratıp aranıza sevgi ve şefkat duyguları yerleştirmesi de O’nun kanıtlarındandır. Doğrusu bunda iyi düşünen kimseler için dersler vardır.
Senin derin düşüncelere sahip bir genç hanım olduğunu, iyi kitaplar okuduğunu ve okuduklarından dersler çıkardığını biliyorum.
Senin derin düşüncelere sahip bir genç hanım olduğunu, iyi kitaplar okuduğunu ve okuduklarından dersler çıkardığını biliyorum.
Reklam
زان زبون این دوسه کل دسته یم که در کلزار مرحود بسته یم Biz üzerimize gülistanın kapısını kapamışız; onun için şu iki üç deste gülün mahkûmu olmuşuz. Eğer bir an marifet bahçesine ulaşabilsek, bizim şu birkaç demet olan bil- gilerimizin ne kadar zayıf kaldığını en iyi şekilde anlardık. Deniliyor ki insanların bilgileri siyah bir levhanın ortasındaki beyaz bir nokta gibidir. Bu nokta ne kadar büyürse kendisini çevreleyen siyahlığa o kadar temas eder. Binae- naleyh insan da ne kadar bilgisi çoğalırsa o kadar bilmediği şeylerle kuşatılmış olduğunu anlar ve bilmişliğinden utanır. Artık bazı hakikatleri inkâra kalkışamaz.
Sayfa 249
Hiçbir çocuk bir başka arkadaşı kadar çabuk giyinmek, hızlı okumak, iyi matematik sorusu çözmek zorunda değildir. Bazı çocuklar biraz girişkendir, sosyaldir; bazı çocuklar daha içe dönüktür, gözlem yapmayı sever. Bazısı pratiktir, tüm işleri hızlıca halleder; bazı çocuklar sakindir, işleri ağırdan alır. Kibar ve nahif insanların “ezik, pısırık”, duygularını tanıyan, ağlayabilen insanların “zayıf”, yalnız başına vakit geçirmeyi seven insanların “asosyal”, başkalarına çıkarsız yardım edenlerin “saf” olarak etiketlendiği bir zaman diliminde yaşıyoruz. Günümüzde çocuklarını yeterince tanımayan ebeveynler ne yazık ki onları güçlü yetiştirmek adına (!) çocuklarının mizaçlarını görmezden gelebiliyorlar.
Ödevin kendisi, istemenin yasasıdır, yani insanın özgür bir biçimde kendisinden kalkarak koyduğu bir yasadır ve bu durumda insan, iyiyi yalnızca iyi olduğu kanısından hareketle yapmak suretiyle, kendisini bu ödev için ödeve ve onun yerine getirilmesine göre belirlemelidir.
Dahası, güçlü olmak için geçmişten dersler çıkarmak, bunun için de geçmişte olup bitenleri iyi bilmek gerekiyordu.
Sayfa 228Kitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.