Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
535 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Kavim (Cep Boy)
Kavim (Cep Boy)
dışarıdan bakıldığında dini bir kitap gibi gözüksede
Ahmet Ümit
Ahmet Ümit
ait olan bu romanın türü polisiyedir. İşlenen cinayetin konusu Hristiyanlığa dayandığı için romanın kapağı haç görseli konmuş. İyi insan, kötü insan olduğu gibi iyi ve kötü polislerde vardır. Romanın başrolünde kahraman bir polis olduğu gibi diğer polis olan yan karakterlerdende kötüleri mevcut. Romanı okurken aklıma Behzat Ç. Dizisi geldi. Gerçek polisliği bu romanın yansıttığını düşünüyorum. Spoiler olmaksızın konudan farklı kitabın başlangıcında eşini ve çocuğunu nöbet sonrası yorgunluktan ötürü geçirdiği cinnet sonucu öldüren bir polis memurun sorgusu yazılmış. Haber manşetlerinde gördüğümüz olaylardan ibaret… Romanın içerisindeki küfürlerin beni rahatsız ettiğini söylemek isterim. Gerçekçilik açısından küfürlerinde olması gerektiğini yazılması gerektiğini savunan insanlarda olabilir…
Kavim (Cep Boy)
Kavim (Cep Boy)Ahmet Ümit · Everest Yayınları · 201816,3bin okunma
Olmak ya da Olmamak...
Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu! Düşüncemizin katlanması mı güzel Zalim kaderin yumruklarına, oklarına Yoksa diretip bela denizlerine karşı Dur, yeter demesi mi? Ölmek, uyumak sadece! Düşünün ki uyumakla yalnız Bitebilir bütün acıları yüreğin, Çektiği bütün kahırlar insanoğlunun. Uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü. Çünkü, o ölüm
Reklam
97 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Aylin Balboa I Ateş Sönene Kadar
Aylin Balboa kitaplarını ne hikmetse tersten okudum ben. En son çıkan kitabı “Bu Hikâye Senden Uzun Osman”ı okudum ilk olarak. Bir alıntı sayesinde almam lazım diye aldım o kitabı. İyi ki de almışım. Müthiş bir kitap ama her kitabı kendi başlığında övelim diyerek bu kitaba geçiyorum. Ateş Sönene Kadar bir öykü kitabı. İçerisinde dokuz öykü
Ateş Sönene Kadar
Ateş Sönene KadarAylin Balboa · İletişim Yayınları · 20211,680 okunma
Tahammül Sınırının Düşmesi
"Bununla birlikte bir zamanlar Marcel Mauss'un işaret ettiği kişi kavramının yükselişi göz ardı edilmemelidir [...] Bruno Fortier'nin vurguladığı" bedenin uzamsallığı" gibi bu da kötü kokulara karşı tahammülsüzlüğün artmasında önemli rol oynamıştır [...] Kişinin kendi kokusunun iyi tanımlanmış ve daha yoğun biçimde hissedilmiş olması diğerlerinin kokusuna karşı tepkiyi arttırmıştır. "
Sayfa 111 - Doğu Batı Yayınları, Çevirenler: Pınar Güzelyürek Çelik, Mehmet Emin Özcan, Lale ÖzcanKitabı okuyor
HANNAYA ŞİİRLER 2
Güzel büyük, kitapların üstünde sereserpe açmış Güzelim çiçeğini aldım Hanna Bin renkli sıcacık dağını aldım Hanna Sana selam ederim Hanna, O güzel çiçeğine, dağına, bulutuna o ışıktan yüreğine Hanna.. Bir de kayın ağaçları varmış sizin oralarda, Anan birisine benim adımı koymuştu geçen yıl, Ben hapiste güzel günleri, sizin ışıklı yüreğinizi
Yapı Kredi Yayınları
Biz insanlar oynayan, eğlenen yaratıklarız. Bizler evrenin su samurlarıyız. Biz ölmeyi seçemeyiz; kendimizi ekrandaki yanılsamalar kadar incitemeyiz. Ama incindiğimize ve bunun bize çok acı verdiğine en ayrıntısına kadar inanabiliriz. Öldüren ya da ölen kurbanlar olduğumuza inandırabiliriz kendimizi. İyi veya kötü kaderimiz olduğuna ve oradan oraya sürüklendiğimize inanabiliriz.
Reklam
Hayat neden bu kadar zor? İnsanlar neden bu kadar kötü ve bencil? İyi olmak aslında bir kusur, bir maraz mı? İyi, kendi halinde ve ahlaklı olmak bir hastalık mı? Yani böyle insanlar bu hayatın ve dünyanın kanseri mi? Öyle değilse neden iyiler mutsuz bu dünyada?
"Kötü kitaplar ruhu zehirleyen entelektüel bir zehirdir. Çünkü insanların çoğu, farklı çağlarda üretilen en iyi kitapları okumak yerine, en son yenilikleri okumaya indirgenirler, yazarlar da ortada dolaşan düşüncelerin dar çemberi içine hapsolur, halk ise kendi çamuruna giderek daha fazla gömülür."
Filistin
"Diyelim ki mahallemizde yangın çıktı. Birçok ev yandı, birçok ev yangından zarar gördü. Yalnız bir ev var ki mahallenin ortasında olmasına rağmen ne yandı, ne de zarar gördü. Bu benim evimse içimde hangi hisler doğacak? Yanmayan ev senin ise sen neler hissedeceksin? Senin yanmayan evin dolayısıyla benim neler düşündüğüm; benim yanmayan evim dolayısıyla senin neler düşündüğün çok önemli. İşte bak, görünüverdi ne kadar birbirimize benzediğimiz. Muallâkta oluşumuz nasıl da ortak! Bir tarağın dişleri gibiyiz. Aynı sapa (hatta aynı sopa) bağlıyız; ama en yakın çevremiz bomboş. Bu boşluk içinde iyi ve kötü oluyoruz, iyileştiriyor veya kötüleştiriyoruz."
Sayfa 8
İnsan bu. İyi olması da kötü olması da kendi özüne ve içinde bulunduğu şartlara bağlı. Şartlar kötüleştikçe kötülük artıyor. İnsanoğlu dayanışmayı içselleştiremiyor bir türlü.
Sayfa 17 - Can YayınlarıKitabı okuyor
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.