çok kıymetli bir bilgiselidir. ona hayranlığınızı gururla tazeleyecektir.
Atatürk'ün ölümü üzerine yurt dışından gelen mektuplar:
1- Kadın hakları savunucusu Bayard Simmons'dan mektup, 11.11.1938
Kadınlara oy hakkı kampanyasını savunmuş olduğum için kendi memleketimde hapse girmiş ilk İngiliz olarak, Türkiye Cumhurbaşkanının ölümü üzerine derin üzüntülerimi sunabilir miyim? O'nun kendi ülkesinde
İddia-Osmanlı düzeninde sessiz sedasız Türk kıyımı
Osmanlıda bir usta işçinin gündelik ücreti 28 kuruş olduğu dönemde,
askere gitmek istemeyen bir Hristiyan devlete yılda 28 kuruş;
bir Müslüman Türk ise 5 bin kuruş ödemek zorundaydı.
Çoğu Türk bu parayı veremeyip askere gidiyor;
yedi yıl askerlik yapıyor;
Hristiyanlar ise kolayca ödüyor ve askere gitmiyordu.
Bu ve bu gibi toplumsal
Çünkü çeşitliliğin olmadığı bir ortamda iyileşmekte olan bir insandan bahsedilemez.
“İyileşmekte olan, kendine giden yolda olandır, böylece o kendi kendisine kim olduğunu söyleyebilir.”
— Martin Heidegger, Armağanın Fenomenolojisi, s.62
“İyileşmekte olan, kendine giden yolda olandır, böylece o kendi kendisine kim olduğunu söyleyebilir.”
İçinde kıyametler koptu ve yandığı cehennem, yarasını deşen yüzlerce mızrakla sadece gerçekliğe ulaştıran tek bir aydınlıkla, tek bir umutla hayatı düşündü onu intihardan koruyan tek şey umursamaz bir deha oluşuydu. Kabullenmek istediği sadece onun beklediği, istediği aşka sahip olan iyi yürekli olduğuna inanmak istediği o adam değildi. Vazgeçmek ve yok saymak tek ışığı...Sınırı aşmaktan, sorgulamaktan oluşan deli ruhu tek çözümü hayatı herkes gibi yaşamak için hastaneye kapatılıp iyileşmekte buluyordu. Neden geleceğin muhteşemliğine inanmıştı ve iyi ki inanmıştı.
İyileşmekte olan, kendine giden yolda olandır, böylece o kendi kendisine kim olduğunu söyleyebilir.
Martin Heidegger