Gerçekte bu avantajı tolerans geninin sıklığını, modern toplumlarda gözlenen oranına hangi hızda arttırdığını gözlemleyerek hesaplayabiliriz. Toleranslı bireylerin ortalama olarak, intoleranslı olanlara göre % 4 ile 1O kat daha fazla yavru bıraktıkları ortaya çıktı. Bu oldukça güçlü bir seçilimdir
Memelilerin sürüngenlerden veya kara hayvanlarının balıklardan
evrimleştiklerini kabul etmek zor görünmemektedir. Ancak tüm
diğer türler gibi, bizlerin de oldukça farklı olan bir atadan evrimleştiğimizi
kabullenmeye bir türlü ikna olmuyoruz. Biz kendimizi her zaman bir şekilde doğanın geri kalanından ayrı gördük. insanların özel yaratılmanın
objeleri olduğu dinsel inanışı ve aynı zamanda öz-bilinçli bir beynin eşlik
ettiği doğal tekbencilik (natura/ solipsizm) ile cesaretlendirildiğimizden, diğer hayvanlar gibi doğal seçilimin kör ve akılsız sürecinin tesadüfi ürünleri
olduğumuz evrimsel dersine direnmekteyiz. Birleşik Devletlerde köktenci
dinin hegemonyası nedeniyle, bu ülke insanın evrimi gerçeğine en fazla
direnç gösterenler arasındadır.
Hepsinin en ilginç olanı "dört-kanatlı dinozor olan" Microraptor gui' dir. Hiçbir modern kuşa benzer olmayan şek.ilde, bu tuhaf 75 santim boyundaki yaratık, muhtemelen açıldıklarında süzülme için kullanılan tamamen telekli kol ve bacaklara sahipti
Shubin kayaçtan dışarı fırlamış fosil yüzü ilk gördüğünde, en sonunda geçiş formunu bulduğunu biliyordu. Yerel lnuit halkının ve araştırmaya parasal destek sağlayan kişinin anısına fosil Tiktaalik roseae olarak adlandırıldı. lnuit dilinde "Tiktaalik"in anlamı "büyük tatlısu balığıdır" ve "roseae" bilinmek istemeyen destekçiye atfen verilmiş isimdir.
Bundan yaklaşık 50 milyon yıl sonra ilk gerçek çiftyaşamlıları görüyoruz
ve bir 50 milyon sonra ise sürüngenler açığa çıkmaktadır. İlk memelilere
yaklaşık 250 milyon yıl önce rastlanmakta (tahmin edildiği gibi bir
sürüngen atadan köken alırlar} ve aynı şekilde sürüngenlerden köken alan
kuşlar ise 50 milyon yıl sonra görülmeye başlarlar. tık memelilerin açığa
çıkışlarından sonra, böcekler ve kara bitkileri ile birlikte, oldukça çeşitlenmişlerdir
ve daha üst kayaç tabakalarına doğru geldikçe fosiller giderek
artan ölçüde yaşayan türlere benzemektedir. İnsanlar sahnenin yeni gelenleridir.
Bizim soy hattımız diğer primatlardan Çok kısa bir evrimsel zaman
olan, sadece 7 milyon yıl önce ayrılmışlardır
Bütün yok oluş olayları için de aynı şey söylenebilir. (Bu arada bu konu akıllı tasarım (AT) hipotezleri için ciddi problemler doğurur. Kaderlerinin sonunda yok olmak olduğu milyonlarca tür tasarlamak ve yok olduklarında yerlerine yine çoğunun yok olacağı benzer tür koymak çok akıllıca görünmemektedir. AT savunucuları bu zorluğa hiçbir zaman bir açıklama getirememektedirler) .
Evrim bize kökenimiz hakkında, binlerce yıldır bizi hoşnut
eden masallar yerine, doğru cevaplar verir. Bazımız bunu derin biçimde
korkutucu, diğerlerimiz ise tarifsiz heyecanlı buluruz
DNA ve protein dizilerinden elde edilen moleküler veriler bu akrabalık
ilişkisini doğrulamakta ve ayrıca bize akrabalarımızdan kabaca ne zaman ayrıldığımızı söylemektedir. Bizler şempanzeler ile (yaygın ve cüce şempanzelere eşit derecede) en yakın akrabayız ve birleşik ortak atamızdan yaklaşık 7 milyon yıl önce ayrılmışız. Goriller biraz daha uzak ve orangutanlar ise daha da uzak akrabalarımızdır (ortak atadan bu yana 12 milyon yıl).
Linnaeus'un önerdiği gibi anatomimiz bizi, öne kaymış gözler, el tırnakları, renkli görme ve kavrayabilen başparmak gibi tümünün paylaştığı özellikler nedeniyle maymunlar, insansı maymunlar ve lemurlarla beraber Primata takımına sokar.