Böyleydi işte hayat: Kaza vardı, talih vardı; aşk vardı, yalnızlık vardı, neşe vardı; kader vardı, bir ışık, bir ölüm, ama belli belirsiz bir mutluluk da vardı; unutmamak gerekiyordu bunları.
İşte kader hep böyle davranır bizlere, hemen arkamızdadır, omzumuza dokunmak için elini çoktan ileri doğru uzatmıştır, bizler hâlâ Geçti gitti, gösteri bitti, yine aynı hikâye, diye homurdanıp dururuz.
YOLDA OLMANIN EN GARİP HÂLLERİNDEN BİRİ hayat gibi, bir adım sonrasını bilmeden girmektir. Yaşamak gibi bir şey; sen ne kadar plan yaparsan kader diye bir sırrın içinde bir nefes sonra ne olacağını bilemiyorsun ya, işte yol da tam onun gibi onlarca rota çiziyor, kendince planlar yapıyorsun ama bilmiyorsun ki karşına neler çıkacak.
Atsız asker değildi, fakat bir asker gibi yaşadı, asker gibi öldü. Zamanlar üstü, zamanlar aşırı bir adamdı. Türklük onun için bir sevda idi ve başka hiçbir şey önemli değildi. Önem verir göründüğü, üzerinde yazılar yazdığı, kitaplar doldurduğu her şey Türklük içindi. Türklük, tarihin derinliklerinden kopup gelen, geleceğe doğru yürüyen kutsal bir
Earendil diye bir denizci vardı Arvernien’ de gezinip duran; yolculuk etmek için bir gemi yapmtştt Nimbrethil’de kesilmiş bir ağaçtan yelkenlerini safgümüşten örmüştü, tştl tştl gümüştendi lambaları da bir kuğu boynuydu pruvası ve ıştklarparlardı bayraklarında.
Yekpare, zincirli bir zırhı vardt Kadim krallardan kalan, riinlerle çentilmişti parlak
İnanıyorum söylediğini candan söylediğine,
Ama bugünkü karar yarın bozulur çok kez,
Kendi kendinize verdiğiniz sözü tutmak,
En çabuk unuttuğumuz şeydir ne yapsak.
Madem ki bu dünya bile yok olacak bir gün,
Sevginin bitmesine insan neden üzülsün?
Aşk mı kaderi kovalar kader mi aşkı,
Daha kimseler çözemedi bu bilmeceyi.
Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu. Katlanmak mı iyi zalim kaderin oklarına, yumruklarına, yoksa çılgın denizlere karşı gelip bir son vermek mi? Ölmek uyumak hepsi bu kadar, yalnızca uyumakla bitebilir bütün acıları yüreğin ve çektiği bütün kahırları bedenin...
Allah'tan ayrı kalıp dünyaya dalmanın çer çöp oluşturduğu bir birikmişlik var içimizde, dünyalık menfaatlerin kapladığı bir şuursuzluk hâkim üzerimizde. Bu şuursuzluk işte sana, bana adım attırmayan.
Yıllarca bu şuursuzluğun oluşturduğu birikimdir seni, Allah'a yaklaşmak istesen de yaklaştırmayan. Nasıl zamanında sulamadığın çiçek ölüyorsa, zamanında uygun şartlarda ve uygun zeminde bakmadığın ruhun da ölüyor ve sen bunun farkında bile değilsin.