Karen Armstrong adında bir Batılı (kadın) yazarın Muhammed hakkında yazmış olduğu ve Türkçeye de çevrilen değerli eserinde İslâmla ilgili çok ilginç bir gözlemi var. İslâmla Hıristiyanlığı karşılaştıran Armstrong “Hıristiyanlığın acıda, Müslümanlığın zaferde iyi bir din” olduğunu ileri sürüyor. Söylemek istediği şu: Hıristiyanlık zor duruma düşen, talihsizliklere uğrayan, başına felaketler gelen bir insana, bu felaketlere dayanma, onlara katlanma gücü verme, teselli sağlama konusunda iyi bir dindir. Bunun nedeni Hıristiyanlığın peygamberi olan İsa’nın kendisinin acı, işkence içinde ölmesidir.
...Buna karşılık başta İslâm peygamberinin kendisi olmak üzere ilk Müslümanların hayatının ne kadar farklı olmuş olduğunu biliyoruz. İlk Müslüman topluluğu Mekke’de kısa süren bir mihnet ve meşakkat dönemini yaşadıktan sonra Medine’ye göçle birlikte hâkim bir duruma geçmiş, bunu izleyen kısa süre içinde devlete ulaşmış ve daha ilk halifeler döneminde dönemin iki büyük devletinden birini yıkıp diğerinin topraklarından büyük bir kısmını fethederek zafere erişmiştir. Bunu takip eden ilk yüzyıl içinde de İslâm devleti cihanşümul bir imparatorluğa dönüşmüş, Abbasiler zamanında ise en güçlü, en parlak dönemini yaşamıştır. Şimdi ilginç olan, İslâm devletinin tam da bu en güçlü, en muzaffer olduğu dönemde İslâm toplumunun, İslâm uygarlığının çeşitli bakımlardan en yumuşak, en hoşgörülü dönemini yaşamış olmasıdır.