Kitapta bir çok kişiye ait, kısa kısa hikayelerden oluşuyor.. Oldukça güzel öykülerin bulunduğu bir kitap.. her farklı insanın geçmişteki bir anısı resmediliyor hafızalarda. Tavsiye ederim.
2014 yılında Kadir Aydemir tarafından hazırlanan bu kitap, kısa öykülerden oluşuyor. Kısa dediysem bayağı bir kısa; tek tweet'lik öylüker!
119 yazarı olan bu kitap, bir sosyal sorumluluk projesi olarak kurgulandı ve gelirleriyle ağaçlar dikildi, dikiliyor.
Bu projede 2 adet kısa öykümle ben de yer almıştım.
Kitap 98 sayfadan ve tadını damakta bırakan kısalıkta, melankolinin ağır bastığı öykülerden oluşuyor. 3 bölüme ayrılmış; Aşk ve Gölge, Oyun, Umarsız ve Karmakarışık. Sanırım ilk kısımdaki öyküler kitaba ismini veren. Yazarın öykülerinde, kaleminin şiire yatkınlığı seziliyor. Edebi anlamda doygunluğa ulaşıyorsunuz.
.
Bazı öyküler yoğun erotizm içerirken, bazılarıysa derin hüzün içeriyor ama herbirinde ortak his; burukluk kalıyor.
.
Genel anlamda günlük olaylar, akıcı bir dille farkındalığı arttıracak şekilde işleniyor.
Kitabı bitirip şöyle bir elinize aldığınızda aslında hayatın her anının öykü niteliğinde olduğunu fark ediyorsunuz. Öykülerin içinde mutlaka daha önce yaşadığınız veya hissettiğiniz, tanıdık gelen cümleler okuyacağınıza eminim.
.
Bu arada yazarla tanışma fırsatım olmuştu 5 sene evvel. Oldukça samimi biri. Bu samimiliği kurduğu yayınevine de yansımış. Güzel insanlar, güzel kitaplar...
.
Edebiyatla kalın.
Harika bir kitap okudum a dostlar.. Gözlerim dolu dolu, her sayfasında geçmişten burnuma farklı kokular gele gele okudum... Kadir Aydemir’in güzel fikrine, nostalji aşığı bana kazandırdığı bu başucu kitabına sonsuz teşekkürler. Bir kere okuyup kenara koyacağım bir kitap değil, belirli aralıklarla okumak isteyeceğim kitaptır. İlerde çocuklarıma muhakkak okutmak isteyeceğim kitaptır.
Akdeniz kokulu yazılar okumak iyi geliyor ruhuma. Denizin hep severim de Akdeniz başka... Bu sebepten tadını çıkara çıkara okumak istedim söz konusu kitabı. Akdeniz kokusunu olabildiğince daha çok alabilmek için.
Kitapta birbirinden farklı yazarlar tarafından yazılmış, tek ortak noktaları bir şekilde yolun Olimpos'a çıkması olan 32 öykü bulunuyor. Elbette aynı kalemden çıkan bu kadar sayıda öykünün her birini çok beğenmek bile çok zorken 32 farklı kalemden çıkmış bu kadar öykünün her birini çok sevdiğimi iddia edemem. Fakat, bir seçki olarak bence oldukça güzel olmuş. Genel anlamda beğendim. Çok yormayan öyküler de var, rahatsızlık veren öyküler de. Hayat gibi işte.
Yanartaş'ı duymuş muydunuz hiç? Olimpos'ta bir dağ. Taşların arasında hiç sönmeyen ateşler bulunan. İlk ziyaret ettiğim zaman öyle muhteşem, öyle anlaşılmaz gelmişti ki bana, kabullenememiştim bir türlü. Sonraki ziyaretlerimde ise alışmışlık duygusu ile incelemiştim elbette etrafımı. Şimdi farkına varıyorum ki, sönmeyen ateş imgesi ne kadar da tanıdık. Soyut olarak taşıdığımız; aşk, vatan, aile, din, dostluk, edebiyat sevgisi belki sönmeyen bir ateş değil midir yüreğimizde? Onun somut halini görüyoruz karşımızda. Ve pek tabii söz konusu kitapta da.
Bir tatil yöresinde her şey daha belirgin görünür gözümüze. Her duyguyu daha derinden yaşarız, nedendir bilinmez. Öykülerin büyük çoğunluğunda bu aşırılık çok güzel işlenmiş. Bazı öyküler zaman zaman ziyaret edeceğim öyküler olacak.
Bu kitap 80 lerde çocuk olan 90 kişi tarafından yazılmış. Benim yaşım itibariyle 80leri pek yakalayamamış olsam da babam annem ve illaki bir büyüğümden bizim zamanımızdayla başlayan cümleler duydum.
Öncelikle 80ler deyince herkes Michael Jackson ve Madonna dan bahseder, pazarları izlenen kovboy filmlerinden, Dallas ,Mc Gyver, Heidi, Vikingler,He Man, Voltron ve Şeker Kız Candy den.
Seksenler de çocuk olmak demek sokakta oynamak demek, saklambaç, birdir bir renkli misketler( bilye de denir bazı yerlerde), üçgen prizma renkli kolonyalar,kokulu silgiler biraz da meybuz demek
Kağıt peçete, pul vb.koleksiyonlar, hatıra defterleri demek
Kapı önünde oturan teyzeler vardı komşular birleşip erişte,salça,turşu yaparlar tadına doyum olmazdı ki Karaman'da babaannem ve komşuları hala bu geleneği sürdürüyor.
Erkekler de önü kısa arkası uzun saç modelleri modaydı, kızlar da Serpil Çakmaklı, Ahu Tuğba saç modelleri, yüksek bel pantolonlar kalın kemerler ve erkeklerde İspanyol paça pantolonlar modaydı
Bir de orta sehpalar da Malbora ikram edilirdi misafirlere şimdi duyunca bile komik geliyor sigara ikramı
Ama hep güzel hatırlatmadı bu kitap 80leri ihtilal,darbe, sokağa çıkma yasağı da oldu
Çernobil, kitapların saklanması,gömülmesi bazen yakılması da anlatılmış ama insan hep iyiyi hatırlamak ister ya genel de yüzümüzü güldüren anılara değinilmiş kitapta
"Boşa üzülüyorsun , karşındaki anlıyor mu ki seni ? dedi.
"Karşımdaki hep değişti," dedim, "ismi değişti, teni, saçları, yüzü ve sesi değişti. Ben binlerce yıldır aynı kaldım..."