...evvel emirde, hayat ve kainat ile ona hakim ve içinde meknûz bulunan mücerred hakikatlerin kavranması, daha çocuk yaşta bile insan beyninin tatmin edilmesi için gerekli ve ehemmiyetli bir mesele...
Art arda eklenen minik zamansızlıklar zamanı oluşturur.
Sonra, daha büyük bir ölçekte, kâinat: bütün evrenin döngüsel bir süreç, bir genişleme ve daralma salınımı olduğunu, öncesi ve sonrası olmadığını düşünüyoruz. Yalnızca, içinde yaşadığımız büyük döngülerin her birinin içinde doğrusal zaman, evrim, değişme vardır. O halde, zamanın iki özelliği var. Birincisi onsuz hiç değişmenin, ilerlemenin, yönün veya yaratmanın olmadığı ok, akan ırmak var. Sonra da onsuz karmaşanın hüküm süreceği, anların anlamsızca art arda dizileceği, saatlerin, mevsimlerin veya verilen sözlerin olmadığı bir dünyada yaşayacağımız çember veya döngü var.
Lezzet ve sürur ve memnuniyetin bizce malûm manaları, şuunat-ı mukaddeseyi ifade edemiyor; fakat birer unvan-ı mülahazadır, birer mirsad-ı tefekkürdür. Hem dahi şu temsiller; muhit, azîm bir kanun-u rububiyetin küçük bir misalde ucunu göstermekle, rububiyetin şuunatında o kanunun hakikatını isbat ediyor. Meselâ bir çiçek vücuddan gider, binler
Kimsesizlik, kimsenin tekelinde değildir:
Kainat ve tarihin bekleme salonunda biraz soluklanıyoruz, çoğunlukla da adımız anonslanmadan kainata ve tarihe gömülüyoruz...
- "Ferd, içine doğduğu “çevre”nin insanıdır. Çevresini, dünya görüşüne, varlık ve kâinat anlayışına uygun bir biçimde değiştirir, dönüştürür ve yeniden düzenler. Hayatı, sanatın içinden yaşayabildiği nisbette de arınır, yenilenir ve teslimiyeti güzelleşir. Düşünceyi, tutkuyu kelimelerde, biçimlerde yakalama ve yansıtma istidadı kazanır. Elindeki malzemeyi yoğurur biçimlendirir, kalıba döker ve yeni bir dile dönüştürür. Sanat eserini anlamak da bu dili anlamakla mümkün olur...
(Mevlüt Koç, "Hayatın kökeni sırdır, sır idraki güzellik idrakidir",Aylık Dergisi 155. Sayı, Temmuz 2017'den iktibas, barandergisi.net, 15 Mart 2024)