Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
- "Zamanda, 'gerçekten' diye bir şey hiç mi hiç yoktur. Sana uzun geliyorsa uzun, kısa geliyorsa da kısadır. Ama gerçekten uzun mu kısa mı olduğunu kimse bilemez." - "Bana bak, senin neyin var? Sanırım burada bizimle olmak seni çarptı." - "Sus bakayım. Bugün zihnim çok açık. Öyleyse zaman nedir? Mekanı, duyularımızla, görmeyle ve dokunma ile algılayabiliyoruz, iyi, ama zaman duyumuz nerede? Bana söyler misin bir zahmet? Gördün mü, kalakaldın. Hiçbir şeyini bilmediğimiz, tek bir niteliğini bile sayamayacağımız bir şeyi nasıl ölçeceğiz? Zaman geçiyor diyoruz. Ölçülebilmesi için düzgün bir biçimde akması gerekir ama böyle yaptığı nerede yazılı? Bilinçli zihnimize göre bunu yapmıyor, biz öyle varsayıyoruz, düzen uğruna. Demek ki tüm ölçümler adetten."
Sayfa 87
Senin hayatın o kadar farklı ki canım. Bir arada olduğun in- sanlarla olan ilişkilerin haricinde hiç güvensizlikle tanıştın mı sen, başkalarını hesaba katmadan sırf kendin için orada bu- rada çeşitli imkanların açıldığını ve bunların sonucunda ye- rinden kıpırdamana yasak geldiğini gördün mü hiç? Aklına başkasıyla ilgili en küçük herhangi bir düşünce gelmemişken kendinle ilgili umutsuzluğa kapıldın mı hiç? Umutsuzlukla kendini yere atıp bütün dünya mahkemelerinin ötesinde öy- lece kalakaldın mı?
Sayfa 295 - İş bankası yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ey nefis balığına müptela olan, niceye bir bu nefsin kötülük isteğine uyacaksın? Bu kötülük dileyen balığın kes başını da başın ta aya kadar yücelsin! Nefsinin balığından kurtulursan, hususi baş köşeye geçer, Yunus'a munis olursun! Merhaba ey üveyik kuşu, örmeye başla da yedi kat gök sana inciler saçsın! Boynunda vefa gerdanlığı varken, vefasızlık etmen çirkin bir şey! Varlığından kıl kadar bir varlık kalsa, yine sana tepeden tırnağa kadar vefasız derim ben. Kendimden geçer de varlığından çıkarsan, akılla mana yolunu bulursun. Akıl seni manalar âlemine götürdü mü, Hızır da sana abihayat sunar! Ne de güzelsin ya ey şahin! Fakat baş çekip uçmuş, başı aşağıya düşük bir halde geri gelmişsin! Madem tepe aşağı kalakaldın, baş çekme, yücelik taslama... mademki kartlara gark olmuşsun, serkeşlikten vazgeç, teslim ol! Murdar dünyaya bağlanmış, bu yüzden de ahiretten ayrılmışsın. Dünyadan da geç, ahiretten de... ondan sonra başından kavuğunu çıkar da bir düşün! İki âlemden de geçtin mi, iki âlemde de hevesin kalmadı mı, yerin Zülkarneyn'in tahtı olur, iki cihana da hükmedersin!
Sayfa 44 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Büyük, küçüğe şöyle der: -Sen doğduğunda, doktor zamanında yetişemedi, seni annemizin karnından ben çıkardım. Mutfak kan içinde kalmıştı, senin ciyaklamalarınla dolmuştu. Seni nasıl susturacağımı bilemedim, em diye parmağımı ağzına koydum. Bir süre sonra uykuya daldın ama öylece kalakaldın, ufacıktın, göğsün de kıpırdamıyordu. Öldün sandım, pis parmağımla veya her nasılsa seni zehirledim sandım. Öyle korktum ki.. Sana öyle çok bağırdım ki, uyandığında halâ bağırıyordum. Dünyanın korkunç bir yer olduğunu düşünmüş olmalısın. Haftalarca, aylarca uyuyamadım. -Bana neden bunu anlatıyorsun? -Ölümden korkmadığımı bil diye, herşey bir gün sona erecek mi diye yaşamıyorum. Öyle anlar vardır ki tek yapman gereken radikal bir adım atmak, olağanüstü bir fedakarlıkta bulunmaktır, bunu kabul edebilirim. Ancak senin bu kuyu gibi bir çölde büyüdüğünü görmeye dayanamam. Sırf medeniyetin kayıtsızlığı yüzünden huzur bulmadan ölünecek bir yerde, tarlaları hiç yeşertmeyecek bir çiçek gibi içinde çürünecek bir mezarlık. Senin öleceğini düşünmek dünyayı ufacık yapıyor..
Aklına başkasıyla ilgili en küçük herhangi bir düşünce gelmemişken kendinle ilgili umutsuzluğa kapıldın mı hiç? Umutsuzlukla kendini yere atıp bütün dünya mahkemelerinin ötesinde öylece kalakaldın mı?
Sayfa 280Kitabı okudu
"sana hiç telaş bırakmadılar ele verilmiş keder gibi kalakaldın yoksa sıfırdan mı başladın hatırını kıranların hatırını saymaya"
Reklam
Yaralı bir hayvan gibi saklanmak için kendime kuytular arayıp dururken acı gerçeği kabullenmek zorunda kaldım: Kayboldum. Kaybolmak ansızın başımıza gelen felaketlerden değil; bir zaman dilimine yayılarak, yavaş yavaş insana sezdirmeden gerçekleşiyor. Ancak son evrede kendini belli eden sinsi hastalıklar gibi iş işten geçtiği vakit anlıyorsun
Defalarca hem de ..!
Aklına başkasıyla ilgili en küçük herhangi bir düşünce gelmemişken kendinle ilgili umutsuzluğa kapıldın mı hiç ? Umutsuzlukla kendini yere atıp bütün dünya mahkemelerinin ötesinde öylece kalakaldın mı ?
Sayfa 280 - Türkiye iş Bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
9.II.13 ile 10'u arası [Muhtemelen 7 Şubat 1913'ü 8'ine bağlayan gece]
Bir arada olduğun insanlarla olan ilişkilerin haricinde hiç güvensizlikle tanıştın mı sen, başkalarını hesaba katmadan sırf kendin için orada burada çeşitli imkânların açıldığını ve bunların sonucunda yerinden kıpırdamana yasak geldiğini gördün mü hiç? Aklına başkasıyla ilgili en küçük herhangi bir düşünce gelmemişken kendinle ilgili umutsuzluğa kapıldın mı hiç? Umutsuzlukla kendini yere atıp bütün dünya mahkemelerinin de ötesinde öylece kalakaldın mı?
Sayfa 280 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları