"Geçen sene okumaya başladığım kitabın ilk sözleri şöyleydi;
Bir düşünün; Bitkiler sizi görüyor. Yanlarına gidip gitmediğinizi anlarlar, yanlarında durduğunuzu bilirler. Hatta üzerinizde ki gömleğin mavi mi yoksa kırmızı mı olduğunu bile bilirler. Bitkiler, sizin benim gibi çevrelerini resimler halinde görmezler elbette. Saçları seyrekleşmiş, orta yaşlı gözlüklü bi adamla, kıvırcık kahverengi saçlı güleç yüzlü küçük bir kızı birbirinden ayırt edemezler! Ama ışığı bizim gibi renk ve biçimde görürler"
Sonra şunu düşündüm;
Kalp açıklığıyla ve yargılardan uzak baktığımızda, bitkilerinde saflığından zerre kadar farkımız yok. Birini görmek istediğinizde ( özünü görmekten söz ediyorum) saçı, kaşı, gözü farketmeden içinde ki ışığı sezebiliyoruz! Gözünü kapatıp, gördüklerini sevebiliyorsun o zaman :)