Göç ile ilgili araştırma yaparken böyle bir makaleye denk geldim ve dikkatimi çekti.
Kurt ağzı bağlama Türklerde Islamiyetten evvel de olan bir adettir, bu adet Türklerin Islamiyeti kabulüyle içerisine bazı sureleri almıştır. Bu adet kısaca; köylünün kaybolan hayvanını gece kurtlar yemesin diye bir uygulama, bir tür büyü de denebilir. Bunu yapan kişi sabah hayvanını bulduğunda kurtun ağzını geri açardı. Eğer açmaz ise kurtun hiç birşey yiyemeyecegine inanılır.
Aslında makalede pek çok örneği var ben sadece bir tanesini yazacağım;
Artvin ve çevresinde gece dışarıda kalan hayvanları kurttan korumak üzere Tin suresi 3 kez euzu besmele ile nefes almadan okunur. Ya bir bıçağın ağzı kapatılarak ya da sal ipliğe düğüm vurularak kurdun ağzı bağlanır.
Bu örnekleri farklı şekillerde:Çanakkale, Bayir Bucak Türkmenleri, Kafkaslar ve Azerbaycan da görebiliriz.
Makaleye ulaşmak isteyenler; Dr. Yaşar Kalafat hocadan ulaşabilir.
Romanlarımı ikinci elden almayı çok severim, yaşanmışlıklar ve bir ruhu olduğuna inanırım. Bugün aldığım ikinci el kitabın arkasında şu yazı vardı;
Yazdıklarım kitapla ilgili değil: Samsun yolundayım Nazım eski arkadaşım ve aynı düşünce; yalnızlık. Kendini yalnız hissetme.
Yazının zamanlaması benim için çok güzel ve aşırı mutlu etti beni :)
Bir yere ait olma hissi güzel birşeydir herhalde. İnsan aciz bir varlık olduğundan kendini bir şehre, insana vb. birşeye ait hissetmek ister. Ve genel itibariyle de bu olur. Ama bazı insanlar ne ailesiyle olabilir ne de kendi ailesi olur. Ne öğretmendir ne de öğrenci. Bilmediği yurtları evi beller, o kadar bitkindir ki az ötesinde deniz olmasına rağmen oraya bile gidemez, çünkü tükenmiş ve yorulmuştur.