1975 kışının geri kalanına ait anılarım oldukça puslu. Baba evdeyken, yeterince mutlu olduğumu anımsıyorum. Birlikte yiyor, bazen bir film izliyor bazen de Kaka Hümayun ya da Kaka Faruk'u ziyarete gidiyorduk. Arada bir Rahim Han uğruyor, Baba çalışma odasında onlarla oturup çay içmeme izin veriyordu. Ona birkaç öykümü okumamı bile istemişti. Çok güzeldi; böyle sürüp gideceğine ciddi ciddi inanmaya başladım. Bence buna Baba da inanıyordu. Oysa ikimizin de bilmesi gerekirdi. Uçurtma yarışından sonraki üç beş ay, Baba'yla birlikte tatlı bir hayal dünyasına gömülmüş bir halde yaşadık, birbirimize bambaşka gözlerle baktık. Kendimizi kandırdık; ince kâğıt, zamk ve çıtadan yapılma bir oyuncağın aramızdaki derin uçurumu kapatabileceği aldatmacasına göz yumduk.
"Sesinizi alçaltın biraz! Şu anda, bu vadide bir yerlerde, kartallar aslında bize yaptik larımız için teşekkür ediyorlar. Ama eğer aldatmacamızı keşfederlerse hepimiz yanarız! Evet, onları özgürlüklerini teslim etmeleri için kandırdık ve bu bizim için iyi bir şey. Ama kendimizi kandırmayalım. Son birkaç ayda kazandıklarımızı korumak istiyorsak gerçeği öğrenmelerine izin vermemeliyiz. Aksi takdirde, onları bir daha asla aynı şekilde kandıramayız."
Solomon yeterince bilgi toplamıştı. İnsanların bu tür toplantılara neden "karga cinayeti" dediklerini de böylece anlamış oldu.