"İnsanlar artık Tanrı'dan korkmadıklarında, O'nun yasalarını hiç tereddüt etmeden ihlal ederler. Tanrı korkusu kaybolduğunda, bunun sonuçları caydırıcı olmaz."
– A. W. TOZER
Kutsal korkuyu kaybetmenin ilk işaretleri belirsizdir – o kadar belirsizdir ki, biraz daha odaklanmamız ve bu önemli noktayı detaylandırmamız gerekir.
1975 kışının geri kalanına ait anılarım oldukça puslu. Baba evdeyken, yeterince mutlu olduğumu anımsıyorum. Birlikte yiyor, bazen bir film izliyor bazen de Kaka Hümayun ya da Kaka Faruk'u ziyarete gidiyorduk. Arada bir Rahim Han uğruyor, Baba çalışma odasında onlarla oturup çay içmeme izin veriyordu. Ona birkaç öykümü okumamı bile istemişti. Çok güzeldi; böyle sürüp gideceğine ciddi ciddi inanmaya başladım. Bence buna Baba da inanıyordu. Oysa ikimizin de bilmesi gerekirdi. Uçurtma yarışından sonraki üç beş ay, Baba'yla birlikte tatlı bir hayal dünyasına gömülmüş bir halde yaşadık, birbirimize bambaşka gözlerle baktık. Kendimizi kandırdık; ince kâğıt, zamk ve çıtadan yapılma bir oyuncağın aramızdaki derin uçurumu kapatabileceği aldatmacasına göz yumduk.
Dialog
Nasıl net gözlem yapa biliriz?
Olanları bir birinden nasıl ayıra biliriz?
Doğru,yanlış nasıl kolay anlarız?
Nasıl nura ulaşıb yalnışdan arınırız?
Derler insan çözülmez kutu bağlı.
Açılmaz bu kutunun hiç bir zaman sırları.
Bak, anılar el olmuş her biri bir yerde
Ölüyoruz bir köşede, yaraları sarmadan
Bak, bir yanımız yangında
Bir yanımız soygunda
Kendimizi kandırdık, ölüyoruz bir köşede 🚬🌙
Apansız bir ayrılıktı bizimki;
Radyoların gıcırtısında
Hastanelerin ilaç kokusunda
Ve yalnızlığın amansız
Çaresizliğinde
Silahlarla, kurşunlarla
Bombalarla ve mezar soğuklarıyla
Beynimizi, zihnimizi saran;
Sırılsıklam yağmurlar gibi
Kefen içerisinde, son defa öpülecek
Alın gibiydi, ayrılığımız...
Öylesine, öylesine çaresizdik
Kendi kendimizi kandırdık yıllarca
Ah, bu zindan, ah bu zindan
Harap etti bizleri,
Soyunduk etimizden
Soyunduk biricik ruhumuzdan!
Z.a
Bir yüreğin çarpıntısı kanatlandı ruhumda, sevmenin güven veren tarafı ışık oldu bu garip yalnızlığıma. İçimde aradığım yolu buldum, kalbimde ıssız kalan orman, yeşillendi bir anda. Uzun bir trenin yolcusuydum bir zamanlar şimdi ise yerini bulmuş biriyim. Kayıp sandığım günler, acı sandığım hâyal kırıklıkları meğerse bir köprüymüş gerçeğe ulaşmamı