Sabahattin Ali’nin bu eserinde, kendisinde alışkın olduğumuz akıcı Türkçe ve sürükleyici hikaye bu kitapta da karşımıza çıkıyor. İçerdiği öğelerle birlikte bireylerden hareketle toplumsal konulara değinen sosyal bir romandır. Kitapta anlatıcı, birlikte çalıştığı Raif efendinin yazmış olduğu ve Türkiyeden Almanya’ya kadar uzanan bir aşk hikayesinden bahseder. Raif efendi hayatı boyunca kimseye karşı koyamamış ve istemediği bir insanla evlenmiş bir karakterdir. Babasının zoruyla, sabun yapma işini öğrenmek için Almanya’ya gönderilir. Burada bir fabrikada çalışmaya başlar. Bir hafta sonu Almanya’da gittiği bir resim galerisinde Kürk Mantolu Madonna adlı tabloya adeta aşık olur. Artık fırsat buldukça tabloyu incelemeye gider ve orada tablonun sahibi Maria Puder’le tanışır. Maria kimseye güvenmeyen bir kadındır. Aralarındaki aşk gün geçtikçe büyür. Raif efendi babasının ölümüyle birlikte Türkiyeye dönmek zorunda kalır. Maria beni çağırırsan gelirim der. Raif efendi Mariayı yanına alabilmek için düzen kurmaya çalışır. Bu süre zarfında Maria’
yla sık sık mektuplaşırlar fakat bir süre sonra mektuplar artık gelmemeye başlar. Ümitsizliğe kapılan Raif efendi evlenir ve yuva kurar. Marianın kendisinden vazgeçtiğini düşünür. 10 yıl sonra Berlin’de tanıştığı Maria’nın akrabası olan bir kadınla Ankara’da karşılaşır ve ondan acı gerçeği öğrenir. Maria’nın öldüğünü ve kadının yanındaki küçük çocuğun kendi kızı olduğu gerçeği Raif efendiyi adeta yıkar. Bu acıya katlanamayan Raif efendi hayata gözlerini yumar.