Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kanuni Sultan Süleyman'dan sonra gelen padişahların büyük bir çoğunluğunun yeteneksizliği, zevk ve sefa düşkünlüğü ve kiminin de psikolojik bakımdan dengesizliği, önemli bir neden olarak gösterilir. Bu, tümüyle doğru bir açıklama olamaz. Osmanlı devletinin zayıflamasının asıl açıklayıcı nedenleri, bir yanda genel olarak İslam dünyasının yukarda anlatılan zayıflıklarında, öte yanda Osmanlı devletine özgü yapısal bozukluklarda aranmalıdır.
Reklam
"Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet, cihânda bir nefes sıhhat gibi..."
Sayfa 182 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
Mohaç Zaferi 1526
Osmanlı padişahı sabaha kadar uyumamış, hazırlıklanı kontrol etmiş, toplantılar yapmıştı. Ancak sabaha karşı otağa döndü. Abdest tazeledi. Seccadeye çöktü. Zikretti, şükretti ve duada bulundu: "Yarınki büyük günde bizi muzaffer eyle Allah'ım! Muhammed (s.a.v.) ümmetini yendirme. Zaferi görmeden canımı alma. Bütün kuvvet ve kudret Senin, bütün hüküm Sendedir. N'eylersen güzel eylersin."
Sayfa 169 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
“Babasız kaldıktan sonra, padişahlık ne ki!”
Sayfa 159 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
Osmanlı' da sapkınların içeceği : KAHVE ! =))
Kahve İstanbul'a tartışmaları da beraberinde getirdi. İstanbul uleması arasında hararetli tartışmalar oldu. Kanuni Sultan Süleyman devrinin şeyhülislamı Ebussuud Efendi kahvenin "Allah'ın emirlerini tanımayan sapkınların içeceği" olduğu yönünde fetva verdi. 16. yüzyılın sonlarına doğru ise bu kez Şeyhülislam Bostanzade Mehmed Efendi, kahvenin sarhoşluk verici bir içecek olmadığı gibi sağlığa faydalı bir içecek olduğu yönünde bir fetva vererek kahve içimini helal hale getirdi.
Sayfa 297 - Alfa Yayınları 1. Baskı 2022Kitabı okuyor
Reklam
Kanuni Sultan Süleyman'ı anlatan uzunca bir bölümün Paolo Giovio'nun eseriyle kelimesi kelimesine aynı olması şüpheleri ortadan kaldırır. Başka bir deyişle Vasco Diaz Tanco del Fregenal, Paolo Giovio'nun yazdığı Türk tarihi üzerine kendi nesnel ve keskin görüşlerini eklemekten başka bir şey yapmamıştır. Bu eser ayrıca "Kâfür Türk"ün vakanüvise göre değişen sıfatlarının zenginliği bakımından çarpıcıdır. Ona göre Türkler "kahrolası bir halk", Süleyman "vahşi" ve "savaş seven" bir imparatordur. 71. bölüm aynen şu başlığı taşır: "Kahrolası hükümdar Süleyman'ın planları ve şeytani hülyaları ve kayda değer hilekârlıkları." Başka bir bölümde ise şöyle der: "Bu kahrolası prens rahat duramadığından bir sonraki yıl başka bir sefere çıktı." Bir diğer ilginç örnek ise bu bahsi geçen tarihin 75. bölümünde yer alır: "Bu kahrolası millet, atlarının çokluğu, askerlerin çektiği acılar ve bitmek tükenmek bilmez bir para meselesiyle, uzun savaşlara çıkarak bizi yavaş yavaş zayıflatıyorlar, ve nihayetinde de yaptıklarıyla bize büyük zararlar veriyorlar, aynı diğer milletlere yaptıkları gibi."
Kanuni Sultan Süleyman'ın döneminin son günleri ve İkinci Selim'in padişahlığı sırasında, fuhşun mahalle aralarında epey yaygın olduğundan bahseder. Özellikle Galata ve Eyüp civarlarındaki mahallelerde icra edilen fuhuş halkın tepkisini çeker ve İkinci Selim'in 1567 yılında verdiği bir hüküm sonucu mahalleli, mahallenin imamı ve müezzinin denetimi altına girer. Bu süreçte fahişelik yaptığı düşünülen birçok kadının evi basılır, kadınlar hapsedilir ve evleri tahliye edilir. Hapsedilen kadınlara gönlünü kaptırmış kişilerden bazıları bu kadınlarla evlenmek ister ve bu durum padişahın kadınlan tahliye etmesiyle sonuçlanır. Fakat ne kadınların ne de kocalarının bir daha İstanbul' da yaşamasına izin verilmeyerek hepsi sürgüne yollanır.
Kanuni Sultan Süleyman
Halk içinde mu'teber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi Muhibbî Halk arasında devlet kadar itibar edilen herhangi bir şey yoktur. Oysa sağlıkla alınıp verilen bir nefesten daha güzel bir devlet yoktur.
Kânuni Sultan Süleyman zaferler gördü hiçbir padişahın görmediği kadar, tek başına acılar yaşadı birçok kişinin taşıyamayacağı kadar. Hevesleri pörsümüş, bünyesi çökmüş, yaşı ilerlemiş, gönlü yaşadığından fazla kocamıştı.
Reklam
NAMAZGAH ÇEŞME iLE BULUŞTU  Karanlık Kapı Sebili
Kafesli, içinde insanların hizmet ettiği, yazın soğuk, kışın ılık şerbet dağıtılan hayır mekanlarına sebil denir. Sadece kurnası olan ve su akıtan yapılara da çeşme denir. Ancak çoğu yerde düşülen hataya bu topraklarda da düşülmüş ve çeşmelere de sebil denmiştir. Bu söyleme göre Beytü'l-Makdis'in en gösterişli sebili (çeşmesi) tabii ki yine Kanuni Sultan Süleyman'a aittir.
Sayfa 61 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Osmanlılar devrinde, Kanuni Sultan Süleyman gibi büyük bir padişah küçük düşüren hareketler, İslav asıllı Hürrem Sultan yüzündendir.
Onlar ki, her seferinde "atalarımız" diye geçmişleriyle övünürler ama Kanuni Sultan Süleyman'ın 29 Haziran 1572'de Mimar Sinan'a gönderdiği şu fetvadaki çevre bilinci ve kent sevgisinden yoksundurlar: "Hassa mimarların başı Sinan'a hükmüm ki; Rumeli'den ve başka yerlerden gelip doğramacılık ve yapıcılık ilminden haberi olmadığı halde, ellerine arşın alıp mimarlık ederek işin yabancısı olduklarından, yaptıkları evlerin çoklukla ocakları tutuşarak yandıklarını bildirdiği için buyurdum ki; emrim ulaştıkça bu konuya kendini vererek, yapıcılık ve dülgerlik ilminden haberi olmayıp ellerine arşın olarak mimarlık eyleyenleri yasaklayıp, senin bilgin olmadan öyle yeteneksiz kimselere mimarlık ettirmeyesin."
Sayfa 146
Eski Kudüs Şehri tam bir Orta Çağ şehri görüntüsündedir. Osmanlı'nın fethettiği dönemde Kudüs surla çevrili değildi. Bir rivayete göre Kanuni Sultan Süleyman bir gece rüyasında Hz. Muhammed (s.a.v.)'i görmüştür. Hz. Muhammed (s.a.v.) ona kâfirleri yenmesini ve kazandığı savaş ganimetlerinden Mekke ve Medine'ye harcamasını, Kudüs'e kale yaptırmasını, orayı tamir ettirmesini ve Mescid-i Aksa'yı ihya etmesini buyurmuştur. Kanuni rüyanın etkisi ile Kudüs'e hemen sur yapılmasını ve şehirdeki tüm ihtiyaçların giderilmesini emretmiştir. Surların yapımı beş yıl sürmüş ve 1537'de tamamlanmıştır. 4400 m. uzunluğunda ve 12 m. yüksekliğindeki surlar şehri tamamen çevreleyerek korunaklı hâle getirmiştir. Surlarda toplamda yedi kapı (açık) vardır ve bunlardan altı tanesini yaptıran da Kanuni'dir. Kudüs'ün surları, Kanuni'yi Kudüs'ün Muhteşem Süleyman'ı yapan en önemli unsurlardan biridir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.