“Bu çarpık sistem ve sınıf ayrımı olan dünyada umudumuz; kaplumbağaları gökyüzünde görmek gibi…”
Kaplumbağalar da uçar
İran sinemasi deyince aklınıza sadece din kavramının gelmesi bakış açınızın ne kadar dar olduğunu ve yeterince İran sineması ve yönetmeni ile tanışmadığınızı gösterir.Bunlar ya ben çok iyi bilirim Iran fimlerini cümleleriyle başlarlar ve sadece "Kaplumbağalar da uçar" filminden giriş yapıp çıkarlar😊Söyleyeceklerim bu kadar.
kaplumbağalar da uçar I 2004
gökyüzü insanlardan uzak olduğu için mi bu kadar güzel..?
3 film (yönetmen)
Kaplumbağalar da Uçar (Behmen Kubadi)
Kirazın Tadı (Abbas Kiarostami)
Cennetin Rengi (Mecid Mecidi)
Kaplumbağalar da Uçar, yönetmeni Bahman Ghobadi'nin en temelde 'sınır' problemini tartıştığı filmi olarak hafızalara kazınır. Bilhassa bir ayağı mayında parçalanmış bir çocuğun, ağlayan küçük bir çocuğu avutmak için sakat olan bacağını Türkiye hududunda nöbet tutan Türk askerlerine yönelterek "ateş eder gibi" yapmasına sınırın diğer tarafından ateş açılarak karşılık verilmesi; daha filmin ilk sahnelerinde yaşlı bir karakterle Satelitte arasında geçen bir sohbette ihtiyarın eşinin sınırın diğer tarafında kaldığı için artık "gurbette" olduğunun aktarılması bu sınır tartışmasının vardığı noktayı göstermesi bakımından önem taşımaktadır
“Bu çarpık sistem ve sınıf ayrımı olan dünya da umudumuz; kaplumbağaları gökyüzünde görmek gibi…”
Kaplumbağalar da Uçar