Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
96 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
CNR'daki fuar sayesinde tanıştığım bu kitabı okumaya başlarken beklentilerimi bu ölçüde aşacağını tahmin etmiyordum. Son dönemde okuduğum en farklı ve sürükleyici kitaplardan biri diyebilirim. Kapak tasarımından ya da adının ilk defa duyduğum bir kuş ismi olmasından mıdır bilmiyorum ama sanki fantastik bir hikaye okuyacakmış gibi hissettim ama aksine akıcı bir masalsı öykü kitabı okudum. Harika bir üslup ve akıllıca hazırlanmış olay örgüsü oldukça etkileyiciydi. Hikaye boyunca kendimi hikâyenin karakteri ile bağdaştırıp etrafımdaki canlılara karşı farkındalık oranım da epey bir arttı sanırım. Bu yönüyle sadece yetişkinlere değil, çocuklara da okutulması gereken oldukça eğitici ve eğlenceli bir kitap.
Kar Kiraz Kuşu
Kar Kiraz KuşuSibel Karabulut · Sıfır Yayınları · 201912 okunma
Kendinden başka kimseyi düşünmeyen insanlar, ne birbirini ne dünyayı ne de bizi gerçekten sevebilir.
Sayfa 26 - Sıfır Yayınları / NovellaKitabı okudu
Reklam
Küçük kar kiraz kuşu, Heyula, cadıya doğru ilerlerken kayanın üstünde seğirerek yatıyordu ve sonra Lena Feldt daha önce neler çektiyse hepsi ikiye, üçe katlandı, yüzle çarpıldı. Bir ruh bulantısı, korkunç, mide bulandırıcı bir keder hissetti, öyle derin bir melankolik yorgunluktu ki, bundan ölecekti. Son bilinçli düşüncesi, hayattan tiksinmek oldu; duyuları ona yalan söylemişti. Dünya enerji ve sevinçten değil, pislik, ihanet ve dermansızlıktan yapılmıştı. Yaşamak nefret verici bir şeydi, ölüm de ondan iyi değildi ve evrenin bir ucundan bir ucuna bu ilk, son ve yegâne hakikatti. Öylece, yayı elinde ayakta durdu, kayıtsız, yaşarken ölmüş halde.
Sayfa 334 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Süleyman Çobanoğlu şiirlerinden dörtlükler Rab bu nasıl denizdir yüzme bilen kuşu yok içimde acır bir şey bu göğsüme ne kattın anlar gibi olmuştum yetmiş üçte bir cuma attığımda o oku ben atmadım sen attın ----------------------------------------------- Sen bir düş imişsin kuşluk çağında soluma tükürdüm: Rabbim Gafurdur bilesin
Zoltin ise üç aydır üzerinde çalıştığı -eceliyle ölen hayvanlardan oluşan- mumya heykellerin bir kısmını bitirmişti. Zira tüm hayvanlardan oluian devasa anıt heykeli bitirmek yıllarını alacaktı. konuşma için ayrı, açılış için ayrı heyecana geliyordu. Canını bağışlatan o üçlüye minnetardı. Çünkü onlar geldikten sonra bazı şeyler değişmeye başladı. ‘Her şeyin sebebi var şu dünyada.’ diye duygulanmış, gözleri dolmuş, heykelin başında duruyordu.
Savanlığa gelmişti ki Kahin Karga Zoltin telaşla el etek durdu. ‘Ne var Zoltn sabah sabah?’ ‘Kralım gerçekten çok önemli.’ ‘Gel bakalım.’ Gölgeliğe doğru yürüdü. Zoltin arkasından takip etti. Hayatı söz konusuydu. ‘Ne diyeceksen de bir an önce.’ ‘Sayın Kralım, Jiya hanımefendinin kolyesi üzerinde küçük bir ayarlama yapmamız gerektiğini arz edecektim.’ ‘Bunu şimdi mi söylüyorsun? Sorun ne?’ ‘Size itaatini sağlayan garnet ve ruhy taşlarının ağırlığının birbirine denk olmadığını fark ettik. Kurnazlıki acımasızlık duygusuna karşı merhameti; liderlik, özgürlük ve özgüven duygusuna karşılık hoşgörülü itaati ortaya çıkarmak isterken, umutsuzluğa kaşı umut ve güç vermesini sağlamak isterken…’ Yutkunup derin bir nefes aldı. ‘Ne yazık ki tam tersi bir enerji yansıtacak kolye. Kötü, kötülük bile olsa sonu, geri adım atmaktan kalmayan bir cesaret verecek. Hem de deli kuvvetinden. Başını her an derde sokabilir. Kötü enerjiyi, belayı istemese de kendine çekecek. garnet ve ruby taşlarının ağırlığını dengelememiz gerek yoksa sizden, herkesten daha güçlü olduğunu ispatlamaya, kendi sınırlarını aşmaya çalışacak. Bu kendine hem de size olan itaatkarlığına zarar verecek. yani hayatı tehlikede. Umarım pırlantalar negatif enerjiyi yok eder. En azıdnan etkisini azaltacağını düşünüyorum.’
Reklam
96 syf.
·
Puan vermedi
·
10 saatte okudu
Sibel hanıma kitabını bana gönderip okuma imkanı sağladığı için çok teşekkür ediyorum. Yazarın çok akıcı bir üslubu var. Yorulmadan okuyorsunuz. Eser hayvanların konuştuğu ütopik bir dünyada insanlarla ilişkilerini konu alıyor. Kar Kiraz Kuşu’nun yolculuğunda karşılaştığı ve sorguladığı olaylara şahit oluyorsunuz. Okurken bazen gülümsememe neden oldu açıkçası. Sevginin olmadığı bir dünyada özgürlüğü arayan bir kuşun çabaları var sayfalarında. Bu tarz eserler Türkiye’de maalesef çok yazılmıyor. Oysaki okumak belkide en çok özgürlükle bağdaşıyor. Özgürce düşünmek ve hayal etmek çevremizde gördüklerimizin ötesine geçebilmekle mümkün oluyor. Bir yazar gördüğümüzü değil göremediğimizi kalemine yansıtınca sizde kendinizi o olasılıklara, başka boyutlara açıyorsunuz. Bu bakımdan da Sibel Karabulut’u tebrik ediyorum.
Kar Kiraz Kuşu
Kar Kiraz KuşuSibel Karabulut · Sıfır Yayınları · 201912 okunma
Yaptığı iş anlatılarak öğrenilecek şey değildi. Zaman içerisinde görerek gelişen ustalık, yüksek konsantrasyon gerektiyordu. An geliyor varlığının dışına çıkmış da, sanki zihinsiz, bedensiz kalmış gibi buhar olup yok oluyordu. Sonradan bu an üzerine düşününce kendiyle mi yoksa işiyle mi bütünleşiyordu bilmiyordu ama hem avrdı hem yoktu. Düşünce yoktu, akul yoktu, gam, keder, endişe, dır dır, hiçbir şey yoktu. Yalnızca ali işliyor, işleyen eliyle kolunun ayırdında olmadığı bir refleksle çalışıyor, semazen gibi bir noktadan sonra hiçliğe karışıp gidiyordu. işte bu anın sihrine tutkundu paradan puldan ziyade. işine olan sadakatinin altında yatan buydu. Zindelik.
Gözlerini kapatıp açtı. ‘Yok, olmuyor.’ diye iç geçirip yumdu ve bir süre kapalı tuttu. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. ‘Sandalyeyi çekip oturmalıyım. Aç da uykusuz da değilim. Tansiyonum mu düştü ki? Gözüm kararmıyor, aksine ışık çakıyor. Bu da ne şimdi? Haydi, yavaşça aç.’ Aralar aralamaz capcanlı yeşil, kırmızı, sarı, mavi hücum edince hızla kapatıp el yordamıyla sandalyeyi bulup oturdu. Derin derin nefes aldı, tekrar gözlerini açtı. Karanlık odayı kaplayan kar tanesi, dantel motiflerini şekilden şekle sokuyor, gözünden içeri girecekmiş gibi büyüyüp genişleyen fraktal desenler, tam onu yutacağını sandığı anda küçülüyor, sonra yine renk, şekil, boyut değiştirip üstüne üstüne geliyordu. Kamaşan gözlerini kıstı. Buz kristalinden çeliğe dönüşmüş kar tanesinin altıgen uçları keskin birer kazık gibiydi. Boğazına dayandığını sandığı esnada sakınmak için başını yana eğince gözüne gelen lambanın ışığı ile, avcının gözüne fener tuttuğu tavşan gibi kaskatı kalıverdi. Öylelikle aklı başına geldi de kendine geldi. Görüntü gitti ama yüreği Selanik…
26 öğeden 16 ile 26 arasındakiler gösteriliyor.