Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ECE AYHAN Adalara, gemilerin binde bir uğradığı, insan ayağının binde bir bastığı adalara benzer Ece Ayhan. Bir de Ortaçağ kalelerine, şatolarına, o surlar, hendekler, kuleler, mazgallar, asma köprülerle çevrili, nerden ve nasıl gidileceği belli olmayan, bu yüzden de yanına pek yaklaşılmayan ancak karşıdan görülen, bakılan Ortaçağ kalelerine, şatolarına. Gerisinde yol iz bırakmamıştır çünkü, görünmek yetmiş gibidir. Hem niçin bıraksın? Kendisi de öyle gelmemiş midir buraya. Kimsenin elini tutmadan, kimseye yaslanmadan, yalnız kendi külünü yaka yaka. Kapısını onun için kolay kolay açmaz. Aslında kapıları ardına kadar açık biridir o: Beşiktaşlı kuşçular, kantocu Peruz’lar, orta ikiden ayrılan çocuklar, mor külhaniler, pantolonları kostak delikanlılar, devlet derslerinde öldürülmüş öğrenciler, kendi kendisinin terzisi kamburlar, zulmün çocuk yurtları, fakir kuşlar, yeniyetmeler en yakın arkadaşları değil midir? Adasından hiç inmez mi? iner elbet. Üsküdar’sız yapamaz. Daha haramilerin ayak basmadığı Üsküdar’sız. Hem değil midir ki, ordan bir adımda Sirkeci’de, yeni Cumhuriyetinde olabiliyordur, inecektir elbet. Hem madem halk ırmak boylarında toplanmaya başlamış ve deltalarda çoluk çocuk yatıyordur, onlarla merhabalaşmak, hal hatır sormak isteyecektir. Ama Devlet ve Tabiat’a uğramadan dönecektir yine yerine. Şiirin gizli tarihi onu bekliyordur çünkü: lumpenlerin ellerinden düşürmediği, tersinden yazılan bir şiirin. Hep bir ağızdan söylenen şarkılar
Sayfa 266 - yky pdfKitabı okudu