Hayvanların Efendisi
Freud’un dinî fikirlerin birer “yanılsama, insanlığın en eski, en güçlü ve en elzem arzularının bir tatmini” olduğu varsayımı, dini “halkın afyonu” olarak adlandıran Alman önceli Karl Marx’ın ve Tanrı idesini yaratan şeyin “arzu hissi” olduğunu söyleyen Ludwig Feuerbach’ın bir yankısından ibarettir.
Uyurken bir yolda yürür müsünüz? Yaptığınız şey, sadece yürümekle ilgili bir rüya görmektir. Bahsettiğim uyku, kendi benliğinizi bilmemektir. Dini bilmeden önce dinin ne olmadığını ve ayrıca din olarak niye tutunduğunuzu anlamanız gerekiyor. Bu din, büyük ihtimalle sizi uyandırmaya yaramak yerine bir uyku ilacı gibi işler görüyor. Karl Marx, dinin bir afyon, yani sizi uyutmak için içeriğinde afyon olan bir ilaç olduğunu söylemişti. Din kesinlikle bir afyon değildir ancak genellikle din zannedilen şeyler öyledir. Marx’ın dini afyon diye damgalaması yanlıştı ve sizde yanlışa düşüyorsunuz. Sizin yaptığınız şey bir afyonu din sanmak. İşte bu yüzden de neyin din, neyin afyon olduğunu bilmek çok önemli.
Sayfa 114 - Omega YayıneviKitabı okudu
Reklam
İlk Çin İmparatorlukları
Avrupalı tarihçiler dünya tarihini, geleneksel olarak, Ortadoğu’da başlayan ve Yunanistan ve Roma üzerinden Batı Avrupa’ya geçen bir tarih olarak görmüşlerdir. Oysa kuzey Çin’de ortaya çıkan bir uygarlık, Avrupa’dakilerin hepsini geçmiş, şu ya da bu şekilde 2000 yıldan fazla bir süre varlığını sürdürerek, insanlığın en önemli teknik
İlk Çin İmparatorluğu/3. Bölüm
MO 221'de kurulan Çin Imparatorluğu. Romalıların herhangi bir manda egemen olduğundan çok daha fazla sayıda insana egemen olmuştur. Bu imparatorluk, standart dingil genişliğindeki yuk ve savaş arabaların geçebileceği 6800 kilometre yol yapmıştı (Roma Imparatorluğu'nun ranın uzunluğu 5984 kilometredir). 3000 kilometrelik ilk Çin Seddi'nin pimı için
İsmail Hakkı Gökhun da Nursî’nin “Kürtlüğünü” hatırlatıyor ve Türk insanının büyük çoğunluğunun “Kürt’ten evliya, koyma avluya” atasözünü dikkate alarak Nurculuğa itibar etmediğini yazıyordu. Aynı şekilde Nejdet Sançar, Nursî’nin bir “Kürt ırkçısı” olduğunu; Kenan Dikici ise onun Türk devletini yıkarak yerine Kürt devleti kurmak istediğini söylüyordu. Attilâ Demirâl ise, Nursî’nin Parvus Efendi tarafından “parlatıldığı” fikrindedir. […] Yoldaş Parvus’un yanına, geceleri Gülhane Parkı’nda yatan, gündüzleri de Ayasofya ve Sultanahmet’te dilenen “Said-i Kürdî” isimli bir Kürtü getirirler. Kendisi dinî konularla “kulaktan dolma” ilgilidir. Yoldaş Parvus bu dilenciyi kısa zamanda “derviş kılığına” sokar, biraz tasavvuf, biraz da isrâiliyat öğretilerek Karl Marx’ın görüşlerine mistik bir hava verilerek “risale-broşür” adıyla piyasaya çıkartılır. Günümüzde ise bu risalelerin adı “Nur Risalesi”dir. Dilenci Said-i Kürdî Parvus tarafından piyasaya çıkarıldıktan sonra bir anda şöhrete de kavuşturulmuştur.
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın. Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi