Aziz Andreas Bayramı'nda (30 Kasım 1253) bu şehirden ayrıldık ve üç mil uzaklıktaki tamamen Nasturller tarafından meskun bir yerleşim yerine geldik. Kiliselerine girdik ve coşku ile bağırarak "Salve Regic na" ilahisini okuduk. Uzun zamandır bir kilise görmemiştik. Müteakip üç günde bu eyaletin sonuna geldik. Burası bize adeta bir
Efendimiz Haticeyi o kadar çok anıyordu ki bir an olsun onu unutmuyordu. Ne zaman evimizde bir koyun veya keçi kesilse hemen bir parçasını ayırır, 'Bu pay Hatice'nin akrabalarının ve arkadaşlarınındır' der onlara gönderirdi. Bir gün dayanamadım; Efendimiz'e bu sevginin nedenini sordum. Efendimiz dedi ki; "Ey Aişe! Ben, en çok Hatice'yi seviyorum. Seven; sevdiklerinin sevdiğini de sever." [ Buhari, Menakibü'l Ensar, 19,21]
Reklam
Sahiden, münzevilerin ve keçi çobanlarının arasında yaşa­mayı altın yaldızlı, sahte, fazlasıyla süslenmiş ayaktakımının arasında yaşamaya tercih ederim- kendine 'seçkin toplum' dese bile,
Adieu! Mezardan başka bir son göremiyorum.
Ah Wilhelm! Bir manastır hücresinin yalnızlığı, keçi kılından yapılmış bir giysi, dikenli bir kemer: İşte sana ruhumun özlemini çektiği deva. Adieu! Bu sefalete, mezardan başka bir son göremiyorum.
Biliyorsunuz değil mi ? Eski Yahudiler her sene çöle günahlarını yükledikleri bir keçi salarlarmış. Biz de icabında öyle yapacağız.
Sayfa 254 - DERGÂHKitabı okudu
Gurur duydukları bir şeyleri var. Peki ne diyorlar, onları gururlandıran bu şeye? Kültür diyorlar buna, kendilerini keçi çobanlarından ayırıyormuş bu.
Reklam
Keçi
Arada bir de, durup durup sayıklar gibi: “Vay," diyordu, "vay boşa giden emeklerim!"
Sayfa 23 - YKY YAYINLARIKitabı okudu
Kuralcılığı profesyonellik sanmaya devam edersen 'tecrübeli keçi sürüsünün acemi çobanı' olabilirsin anca.
Aklıma nereden geldiyse Sait Faik'in hikayelerinden ezberimdeki bir paragrafı okumaya başladım: "Otlann yeşil olması, denizin mavi olması, gölıyüzünün bulutsuz olması, pekala bir meseledir. Kim demiş mesele değildir diye? Budalalık! Ya yağmur yağsaydı... Ya otların yeşili mor, ya denizin mavisi kırmızı olsaydı... Olsaydı o zaman mesele olurdu işte. Çikolata renginde bir yaprak, çağla bademi renkli bir keçi gördüm. Birisi arkamdan: Hişt, dedi. Dönüp baktım...
Sayfa 109 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
"Burası neresi?" Diye fısıldadım. "Cırtlak Keçi." Raph sırıttı. "Müzik istemiştin. Peri ormanlarında buradan daha iyisini bulmanın imkânı yok. Hadi ne bekliyorsun. Gir içeri."
Sayfa 164 - Yabancı YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.