Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İyiliğin kıymetini biliyor ve canıyla ve güç yetirebildiği her şeyiyle iyilik yapana sadakatli davranıyorsa, yedi kat yabancı da olsa iyilik ve ihsanı esirgemek de reva değildir.Güzel vasıf ve huylarla tanınmış, bu yönlerine güvenilmiş herkes iyiliğe layık ve dostluğa uygundur.
Çakal : “Devlet işlerini üzerlerine alanlar iki çeşittir” diye konuşmasını sürdürdü. “Bunlardan birincisi, çıkarcı dalkavuklardır ki, istediklerine ulaşabilmek için her kılığa girer ve yapmadıklarını bırakmazlar.İkinciler ise dürüstlerdir.Onların da dürüstlükleri yüzünden başlarına gelmedik kalmaz.”
Reklam
Bir işin, bir dileğin peşinde koşmak onu elde ettikten sonra korumaktan daha kolaydır.
“Aslında sen içine zehir katılmış güzel kokulu bir içki gibisin.Kötülüğünü böylelikle gizliyorsun.Sen düpedüz düzenbazsın!”dedi.
Halkından ve yardımcılarından güç alan ve onların çıkarlarını koruyan başkan iyi başkandır.
"Tilkinin biri bir ormana dalar. Meğer bu ormanın içinde bir ağacın üzerinde asılı duran bir davul varmış. Rüzgar estikçe ağacın dalları davula çarpıyor, ortalığı müthiş bir ses kaplıyordu. Tilki sese bakarak bu tarafa doğru gider ve karşısında iri yarı bir şey görür. Bunun, mutlaka et ve yağ ile dolu olduğuna hükmederek davulu eline alır ve onu yarıncaya kadar uğraşır. Yardıktan sonra içinin bomboş olduğunu görünce, "anlaşılan, en yüksek sesli ve en iri gövdeli olanlar içi kof olan şeylerdir! der."
Reklam
Ancak aklına geldi ki hikmetli söze, nakledicilerin cümlesi karışınca bu cümle onu bozmakta, inceliğini zedelemekte ve bayağı hale getirmektedir.
Böylece eserini, bilgeligi işleyen diger kitaplar gibi çift manâlı kıldı; kaleme aldıgı bu eserin bir içyüzü bir de dışyüzü vardı nitekim... Hayvan eglencelikti, oysa sözler bilgeligin ta kendisiydi.
Sözün dış yüzü halka ve ileri gelenlere eglence olsun; içyüzü ise seçkin kişilerin zekâlarına hitab etsin, onlara tecrübe kazandırsın diye kitabı hayvanların, yırtıcıların, kuşların diliyle konuşturdu. Böylece esere, insanın kendini, ailesini ve çevresini idare ederken muhtaç oldugu; dini, dünyası, yaşamı ve akıbeti için ihtiyaç duydugu her şeyi koydu.İnsanın, uzak durduğu takdirde kendi hayrına davranmış olacağı halleri bildirdi tek tek...
Kuşku yok câhil kişi aldanır, şımarır ve nankörlük eder. Aklı başında tecrübeli kişiyse devleti ve mülkü ustaca ve esnek bir şekilde yönetir.
Reklam
Bilgili insanlar şöyle derler: Dilini tut, selamet dile hâkim olmadadır. Boş kelamdan çekin, zîrâ sonu pişmanlıktır.
Beydebâ konuştu: — Gördüm ki insan, dört özelliğiyle hayvanlardan ayrılmış... Bu dört şey, dünyada ne varsa hepsini içine alır: hikmet, iffet, akıl ve adaletten bahsediyorum. Bilgi, edep ve kabiliyet, hikmete girer. Benliğe hakim olma, sabır ve vakar akla girer. Haya, geniş gönüllülük ve şahsiyetlilik iffete girer. Doğruluk, iyilik, nefs murakabesi ve güzel ahlak ise adalete girer. İşte bütün üstün nitelikler, bunlardan ibarettir; kötülükler bunların zıddıdır.
"Hükümdarların, ülkeleri üzerinde hakları varsa; bilgelerin de erdemlerinden ötürü daha büyük haklan olmalı... Zira bilgeler, tecrübe ve bilgilerinden ötürü hükümdarlara muhtaç olmazlar. Ama hükümdarların mutlaka onlara ihtiyacı vardır. Bilgi ve kudreti birbiriyle sarmaş dolaş iki dost gibi görüyorum. Ikisinden biri yitince digeri de gidiyor; biri gidince digeri yeme-içmeden kesilen, hayattan zevk almayan, hüzne bogulan iki can yoldaşı gibi...
Allah için, doğru söylüyorsunuz! Ancak fikir sahibi olgun insan, kendinden aşağı veya yukarı diye biriyle istişare etmeyi terketmez! Ne seçkinler nezdinde bir ferdin görüşüyle yetinilir, ne de halka faydalı olur tek kişinin görüşü.
Suç, timsahın bulunduğu suya girende.Yılanın dişinden zehiri çıkanp kendisinde denemek için ağzina atan adam, vebali yılana yükleyemez!
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.