"Suskun sanıyorlar beni; değilim, anlaşılmadığım ve anlamadığım bir dünyada kelimelere küsüm sadece. Yalnız sanıyorlar beni; değilim, kimsenin kalabalığı olmadım ve kimseyi de kalabalık edemem bundan sonra dünyamda, bu da benim tercihim. Güvensiz sanıyorlar beni; değilim, sadece kendi içimde kendime göre bir dengem var ve bir daha kırılırsam toparlanamama endişesi taşıyor yüreğim. Bu yüzden şimdilik sadece kendime güveniyorum. Anlamakta zorlandığım bir dünyada, anlaşılmayı zaten beklemiyorum. Ben böyle iyiyim."
İçimde, kendime de izah edemediğim karışık ve üzücü birtakım hisler belirmişti.
Sayfa 44 - Yapı Kredi Yayınları
Reklam
Şuan gerçekten iyi hissetmiyorum. İçimdeki burukluğun sebebini bilmiyorum. İçip dağıtmak istiyor bir yanım bir yanım şayet şuanda olduğu gibi bağıra bağıra ağlamak. Bazen şu boğazımdaki yumruyu çekip atmak istiyorum. Daha kötülerini de atlattım inan. Beter gecenin daha beter gecesi varmış. Neye ihtiyacım olduğunu da bilmiyorum, ne istediğimi bilmiyorum. Hayatım boyunca arada kalmışlığı hep ensemde hissettim. Ne beyaz kadar temiz ne de siyah kadar kirliyim. Grinin en masum hâli olur mu? Olmamalı, surda duvarım dibine çöküp dizlerimi karnıma kadar çekip başımı gömüp kalsam. Kimse sormasın neyin var diye ben saatlerce acıma kulaç, sesizliğime sarhoşluk ekleyeyim. Kendime çevremdekilere nasıl davranmam gerektiğini yada ne diyeceğimi bilmiyorum. Şuan düşmanım bile olsa yanimda otur iki dakika omzunda ağlayayım diyebilirim. Şu arafimi yerin dibine sokmak istiyorum.
352 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
"Başını Örten kızlar Felsefe Bilmelidir " Çok etkileyici bir kitap ismiydi benim için ve okumaya başlayınca en az adı kadar içeriğinin de etkileyici olduğunu anladım. İsmet Özel'i anlamak için öncelikle biraz da olsa düşünce tarzına hakim olmak gerekiyor. İsmet Özel'in oldukça ağır bir dili var, bu sadece dili için geçerli değil
Başını Örten Kızlar Felsefe Bilmelidir
Başını Örten Kızlar Felsefe Bilmelidirİsmet Özel · Tiyo Yayınları · 2018381 okunma
208 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Kitabı okuyup bitirdiğimde kendi kendime şunu söyledim: "Vay canına bir insan böyle bir kitabı nasıl yazabilir ? Bu nasıl bir ileriye bakış bu nasıl bir kurgudur ? " Eminim kitabı okuyan herkes de benimle aynı düşüncelere sahiptir. Kitap 1950li yıllarda yazılmış ve geleceği öngören bir kitap ve gelecekteki kitapların hallerini. O dönemler tv ortamının yavas yavaş yayılmaya başladığı bir dönem olarak geçiyor. Yani kısacası bugunki gençlerimizin hallerinin temelini inşa ediyorlar. Kitap beni adeta içine çekti o kadar doğru ve o kadar gerçekciydi ki hersey. Kitabin başlarında şunu belirtmisler :"Eskiden bir evde insanların yasadığını ışık yanmasından anlardık, şimdi ise ışıkların kapalı olmasından. Televizyon denilen yayın aracı en çokta karanlıkta güzel seyredilir. " Ne kadar doğru bir tespit dedim kendi kendime. Ve şu an bizi bağlayan sey sadece tv de değil. İnternet televizyon ,sosyal medya... Artık az konuşur, az düşünür ve en önemlisi de az okur hale gelmedik mi sizce de ? Özümüzü kaybettik de denilebilir. Okumayan bir insan sorgulamaz da, okumayan insanların oldugu toplum kalkınamaz da... Kitap tam olarak bunları içine çekiyor. Bizi anlatıyor aslında özlerini kaybetmiş sosyal medya bağımlılığı olmuş bizi. Kitapta itfaiyecilerin yangını söndürmekten cıkmış kitapları yakan bir gorev birimi haline geçmesini anlatıyor. Evet bu bir kurgu elbette ama gerçek olmasını düşünmek bile tüylerimi ürpertiyor. Bu sona ulaşmamak için okumalıyız, okumalıyız... Yoksa bir gün biri "evinizdeki bütün kitapları yakın !" derse sorgulamayacak hale gelmeyelim...
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 202290,3bin okunma
Soruyorum kendime Sıkıntıgillerden biri olarak Bu dünya kaç boğumlu.
Sayfa 360Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.