Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kesinlikle !
Kendisi ateistti. Öyle demişti bana, gerçi yatağının başucunda duvarda bir cüz asılıymış, indirdi gösterdi bir gün (babasının işi dolayısıyla Ortadoğu'da dolaşırken çok ucuza düşürmüşmüş); bir Kuran-ı Kerim, adını unuttuğum ünlü bir Arap hattatın ese­riymiş. Ramazanlarda da oruç tutardı Zenime Hanım. "Sağlığa iyidir, sen de tut," derdi.
Yazarın Notu x
"Allahım! Senden kalbimin içine girip ona -âdetâ- karışan bir iman istiyorum. (Öyle berrak bir iman ki onunla) benim için takdir edip yazdığından başka hiçbir şeyin bana isabet etmeyeceğini kesinlikle bileyim. Bana taksim ettiğin şeylerle yaşamaya da beni razı eyle."
Sayfa 174 - Server yayınları (1.cilt)Kitabı okuyor
Reklam
Patlama bugün olmayacak. Daha çok erken… Belki de çok geç. Öyle kesin hakikatler kuşanmış değilim kesinlikle. Aklımdan temel nitelikte çarpıcı düşünceler geçmiyor. Bununla birlikte, tüm soğukkanlılığımla, bazı şeylerin söylenmesinin iyi olacağını düşünüyorum. Bu şeyleri söyleyeceğim, haykırmayacağım. Çünkü çok oldu haykırışlar yaşamımdan
Zavallı adamın banknotları ayağıyla ezişini ayrıntılarıyla anlatıp bitirince Lise birden ellerini birbirine vurdu, son derece duygulu, - Niçin vermediniz ona parayı? diye haykırdı. Niçin bıraktınız onu? Ah, Tanrım, bari peşinden koşsaydınız, yakalasaydınız onu... Alyoşa, - Hayır, Lise, dedi, koşmamam daha iyi oldu. Yerinden kalktı, odanın içinde
Sayfa 303 - İletişim Yayınları
".. Günün karmaşasından ve yoğunluğundan kurtulduğumuzda, bilinçli bir çaba veya zihinsel irade göstermeksizin pişmanlıklar ve mutluluklarla dolu hayallere dalarız.. Unutulmuş geçmişin bütün mutlu veya üzüntülü görüntüleri iç gözümüzde toplanır. . Eskiden yaşanmış deneyimleri ve hazları tekrar yaşarız. Ufak tefek kibirlerimizi veya oyunlarımızı hatırlarız. . Kendimize şöyle haykırırız: 'Bu ben değilim! Ben hiç bu kadar umursamaz olmadım kesinlikle!' .. Yine de geçmiş yalan söylemez, değiştirilemez. . Öyle olmasaydı! Kutsal ruhların ve meleklerin varlığının ne anlamı kalırdı o zaman!.."
Sayfa 149Kitabı okudu
İnsanlara en popüler şarkıların sözlerini, eyalet başkentlerinin isimlerini veya lowa’da geçen sene ne kadar mısır yetiştiğini hatırlayarak kazanacakları yarışmalar vereceksin. Onları yanmaz verilerle dolduracaksın, ‘gerçekleri’ boğazlarına tıkıştıracaksın, öyle ki kendilerini tıka basa doymuş ama onca veri sayesinde kesinlikle ‘zeki’ hissedecekler. O zaman, düşündükleri hissine kapılırlar.. hareket etmedikleri halde hareket ediyormuş gibi hissederler.
Reklam
Geminin kaptanı ben olsaydım işler o kadar düzgün yürümeyebilirdi, fakat daha neşeli olurdu, Tanrı aşkına! Saçma sapan şeyler için altına sıçmak zorunda kalmazdın. Belki makadam yollar, aerodinamik arabalar, hoparlörler ve milyonlarca küçük aygıt olmazdı, belki pencerelerde cam bile olmazdı, belki yerde uyumak zorunda kalırdın, belki Fransız mutfağı, İtalyan mutfağı ve Çin mutfağı olmazdı, belki insanlar sabırları tükendiğinde birbirlerini öldürürlerdi ve belki kimse onları durdurmazdı çünkü hapishaneler, yargıçlar, polisler ve kesinlikle milletvekilleri ile parlamentolar olmazdı çünkü itaat edilecek ya da çiğnenecek yasalar bulunmazdı ve belki bir yerden bir yere gitmek aylar ya da yıllar alırdı, ama vizeye, pasaporta ya da kimliğe ihtiyacın olmazdı çünkü hiçbir yere kayıtlı olmazdın, bir numara taşımazdın ve adını her hafta değiştirmek istesen öyle yapardın çünkü sahip olduğun her şey zaten yanında taşıyabildiklerinden ibaret olurdu. Hem her şey bedavayken neden bir şeye sahip olmak isteyesin?
Çatırtı
çok fazla çok az çok şişman çok zayıf ya da hiç kimse. kahkaha ya da
Ki bence kesinlikle öyle.
Ya sorun bireylerin iç dünyasında değil de toplumsal dünyada ise?
"Raskolnikov için tuhaf bir dönem başlamıştı: Sanki yanını yöresini bir sis sarmış ve onu kurtuluşu olmayan, ağır bir yalnızlığa gömmüştü. Çok sonraları, hayatının bu dönemini hatırladığında çıkardığı sonuç, bilincinin bulanıklaşır gibi olduğu ve bu durumun aralıklarla son felaket anına kadar böylece sürüp gittiğiydi. O sıralar pek çok şeyde, örneğin bazı olayların tarihlerinde ve ne kadar sürdüklerinde yanıldığından kesinlikle emindi. En azından, bazı olayları hatırladıkça ve hatırladıklarını anlamaya, açıklamaya çalıştıkça, kendisiyle ilgili çoğu şeyi bile, ancak başkalarının bilgisine başvurarak öğrenebilmişti. Örneğin, bir olayı bir başka olayla karıştırıyor, o bir başka olayı ise yalnızca hayalinde var olan bambaşka bir olayın sonucu sayıyordu. Kimileyin kendini müthiş acı veren, hastalıklı bir üzüntünün içinde buluyor, bu üzüntü zaman zaman paniğe varan dayanılmaz bir korkuya dönüşebiliyordu. Bununla birlikte, kendini bu korkunun tam tersi bir duyumsamazlık içinde hissettiği dakikaları, saatleri hatta belki de günleri olduğunu da hatırlı- yordu: Ölmekte olan kimi insanlarda görülen hastalıklı umursamazlığa, kayıtsızlığa benzer bir duyumsamazlıktı bu. Aslında son günlerde o kendi durumunu açıkça görmekten kaçınıyordu; hemen açıklanması gereken çok önemli bazı olaylar onu özellikle üzüyordu; oysa içinde bulunduğu birtakım kaygılardan kaçıp kurtulabilse, öyle sevinecekti ki..."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.