Sanatı,burjuva kökeninin dışına çıkıp soyluların dünyasına girmenin bir aracı olarak kullanan ve saray erkanının bir üyesi olması nedeniyle,üretimde bulunurken bile aristokrat bir huzur içinde olabilen Goethe,çikolatayı bir kült haline getirir. Goethe kahveden nefret eder. Oysa Balzac,duygusal-monarşist tutumundan bağımsız olarak,yalnızca ve yalnızca edebiyat dünyası için çalışıp yaşayan Balzac en büyük kahve tiryakisi olarak tarihe geçer.
Patates evlere girinceye kadar Orta ve Kuzey Avrupa'daki halkın başlıca gıda maddesi ekmek ve biradır. 1551'de Johann Brettschneider, namı diğer Placotomus "Bazıları yemekten ziyade bu içkiyle besleniyor," diye yazar ve bu sözlerle ayyaşları değil, sıradan halkı kasteder: "Kadın, erkek, yaşlı, genç, sağlıklı ya da hasta, herkesin biraya ihtiyacı var." Bir İngiliz ailesi 17. yüzyılın ikinci yarısında, yani kahvenin kibar çevrelerde yeni yeni yaygınlaşmaya başladığı dönemde, günde kişi başına, çocuklar da dahil olmak üzere yaklaşık üç litre bira tüketir. O dönemde bira yapımı -büyük bira fabrikaları da olmasına rağmen- ekmek pişirmek ve hayvan kesmek gibi ev işleri arasındadır. Bira yapımı ev kadınlarının gündelik işlerindendir.
Reklam
Kahve Protestan kuzeyin içeceği ise, çikolata da onun karşı kutbu Ka­tolik güneyin içeceğidir.
"Almanya'da bir proleter için alkolden tamamen vazgeçmek, her tür muhabbetten vazgeçmek anlamına gelir; işçinin evinde salonu yoktur, küçücük odasına buyur edemez dostlarını; onlarla bir araya gelmek istiyorsa, onlarla ortak meseleleri konuşmak istiyorsa, meyhaneye gitmek zorundadır. Burjuva siyaseti bundan feragat edebilir ama proletarya siyaseti edemez." -Karl Kautsky.
Sayfa 170
675 öğeden 711 ile 675 arasındakiler gösteriliyor.