Eski Bir Kadıköylü
Dışarıda bırakıp Orhan Pamuk, Ahmet Altan ve Murathan Mungan gibi istisnai yazarları, sormak gerek: Kaç yazar, yazdıkları ile geçimini sağlayabilmekte, Türkiye’de?
Yanıtlamaya tenezzül eder misiniz, bilmem; ama Melih Cevdet etmiş: “ Şu yaşa geldim, yazdığım, çıkardığım, kitapların sayısı kırkı, elliyi buldu, bunlar ölümümden kırk elli yıl sonra kamunun malı olacak, çoluğum çocuğum da telif haklarından yararlanmayacak. Buna Fransızca ’da “ Tombe dans le domaine publis” diyorlar; sanat yapıtlarının, kafa ürünlerinin kamu malı durumuna düşmesi demek. Canım şu benim şiirlerimin, oyunlarımın, romanlarımın, denemelerimin eski bir ev kadar da değeri yok mu? Ama ben kitaplarımın bir süre sonra kamu malı durumuna geçmesini ancak sevinçle düşünürüm; öteki dünyadan. Hani benim telif hakkım? demem.”
Koltuğunun altında “ Cuma Yazıları”nın toplandığı “İmge Ormanları”, Melih Cevdet’le söyleşmeye giden Refik Durbaş, bir başka şekilde yanıtlıyor, o kahredici soruyu: “ Anday, eski bir Kadıköylü. Ama bildiğim, yıllardır Ataköy’de oturuyordu. Şiirlerinden, oyunlarından, yani yazdıklarından değil de, Maltepe sırtlarında yıllar önce girdiği kooperatiften yenice bir ev sahibi olabilmişti. Ama oralarda oturmak ne mümkün? Bu yüzden kooperatif evini satmış, üzerine de biraz koyarak Kadıköy’de, bu kibrit kutusu büyüklüğünde, sobalı evi alabilmişti.
Ne denir? Seksenine merdiven dayamış, elliye yakın yapıtın yazarı Melih Cevdet’e de bu yakışır doğrusu…
Murat Batmankaya -Geçmiş Zaman Tesellileri- Şule Yayınları