“Durmuş Ali şu kibrit kutusunu al götür aha şu kıza ver!” Abdurrahim Durmuş Ali’nin eline bir kibrit kutusu tutuşturdu, Durmuş Ali’nin de elini sıktı. “Ne yapacak ki bu kibriti?” diye sordu Durmuş Ali. “Gaz ocağını yakacakmış” dedi Abdurrahim. Durmuş Ali bir koşu gidip Mihriban’a kibriti verdi. Kibrit sanki bir kutsal emanetti. Durmuş
Sayfa 79
“Dün fena sıkıldım akşama kadar; İki paket cigara bana mısın demedi; Yazı yazacak oldum, sarmadı; Keman çaldım ömrümde ilk defa; Dolaştım, Tavla oynayanları seyrettim, Bir şarkıyı başka makamla söyledim; Sinek tuttum, bir kibrit kutusu; Allah kahretsin, en sonunda, Kalktım, buraya geldim.”
Reklam
Eski Bir Kadıköylü Dışarıda bırakıp Orhan Pamuk, Ahmet Altan ve Murathan Mungan gibi istisnai yazarları, sormak gerek: Kaç yazar, yazdıkları ile geçimini sağlayabilmekte, Türkiye’de? Yanıtlamaya tenezzül eder misiniz, bilmem; ama Melih Cevdet etmiş: “ Şu yaşa geldim, yazdığım, çıkardığım, kitapların sayısı kırkı, elliyi buldu, bunlar ölümümden kırk elli yıl sonra kamunun malı olacak, çoluğum çocuğum da telif haklarından yararlanmayacak. Buna Fransızca ’da “ Tombe dans le domaine publis” diyorlar; sanat yapıtlarının, kafa ürünlerinin kamu malı durumuna düşmesi demek. Canım şu benim şiirlerimin, oyunlarımın, romanlarımın, denemelerimin eski bir ev kadar da değeri yok mu? Ama ben kitaplarımın bir süre sonra kamu malı durumuna geçmesini ancak sevinçle düşünürüm; öteki dünyadan. Hani benim telif hakkım? demem.” Koltuğunun altında “ Cuma Yazıları”nın toplandığı “İmge Ormanları”, Melih Cevdet’le söyleşmeye giden Refik Durbaş, bir başka şekilde yanıtlıyor, o kahredici soruyu: “ Anday, eski bir Kadıköylü. Ama bildiğim, yıllardır Ataköy’de oturuyordu. Şiirlerinden, oyunlarından, yani yazdıklarından değil de, Maltepe sırtlarında yıllar önce girdiği kooperatiften yenice bir ev sahibi olabilmişti. Ama oralarda oturmak ne mümkün? Bu yüzden kooperatif evini satmış, üzerine de biraz koyarak Kadıköy’de, bu kibrit kutusu büyüklüğünde, sobalı evi alabilmişti. Ne denir? Seksenine merdiven dayamış, elliye yakın yapıtın yazarı Melih Cevdet’e de bu yakışır doğrusu… Murat Batmankaya -Geçmiş Zaman Tesellileri- Şule Yayınları
“Mustafa Kemal eşine, kibrit kutusu büyüklüğünde altın mahfaza içinde elyazması Kuran-ı Kerim ve akik taşlı broş hediye etti.Latife ise gümüş sigara tabakasıyla kravat iğnesi verdi.”
Dün fena sıkıldım, akşama kadar; İki paket cigara bana mısın demedi; Yazı yazacak oldum, sarmadı; Keman çaldım ömrümde ilk defa; Dolaştım, Tavla oynayanları seyrettim, Bir şarkıyı başka makamla söyledim; Sinek tuttum, bir kibrit kutusu; Allah kahretsin, en sonunda, Kalktım, buraya geldim.  
'... günün birinde bir cenaze usulü keşfedilir ve görünmez gayri sokaklarda cenaze arabaları. Yatırıp yarım milyon insan cesedini kibrit kutusu büyüklüğünce bir sanduka içerisine, uzak ve ıssız bir mezarlığa götürürler ve edilmez bir daha topyekûn katliamların sözü...'
Sayfa 82 - Ötüken Yayıncılık
Reklam
798 öğeden 721 ile 730 arasındakiler gösteriliyor.