Tuttuğum kapı kolunu kim geri çekiyor? Halı niye dalgalanmaya başladı? Tavan üstüme akıyor. Kalbimde bir yetim çocuk ağlıyor. Ne zaman içtim ben? Dönüyor başım. Enseme bir tatlı iğne hücumu... Ayaklarım kesiliyor yerden.
“Ben mi aklımı kaçırdım da başkalarının görmedikleri bir şeyi görüyorum, yoksa benim gördüğüm şeyleri yapanlar mı aklını kaçırmış?” sorusunu kim bilir kaç kez kendine sormuştu.
Sayfa 590 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
"Başta sen Nova'ya ben diyara sahiptim. Şimdi diyar senin, Nova benim yanımda. Çocukken bize he şeye sahip olabilecek lordlar olacağımızı söylerken yalan söylemişler. Bize öğretmeleri gereken ilk şey her şer sahip olamayacağımızmış."
"İstediği bu mu?" diye sordu Daren.
"Ne istediğini bilmiyorum. Ama beni buna ikna eden o. Onun fikriydi."
"Tahmin etmeliydim. Başka kim savaşmadan beni yenebilirdi ki?"
"Seninle savaşmıyor Daren. Bunu hak ettiğine her şeyden fazla inanıyor. Senin zamanın olduğuna. Ama neden bilmiyorum, orada kendine bir yer bulamıyor."
Yalnız kalmayı
Bir türlü öğrenemeyen saplantılı geceleri
Tan yeri ile arası bozuk sabahlara katıp
Belki de delireceğim.
Ben öyle bir gideceğim ki
Sadece kırılan mevsimleri
Yağmalayan gürültüleri değil,
Yüreği taş kesilen uzakları bile kendimle götüreceğim.
Sen en iyisi mi bana kocaman yalanlar söyle
Belki yeniden sevip tavaf ederkm gözlerini
Belki de utanır sen gelirsin,
Kim bilir, belki de karşılaşırız bir romanın altı çizili cümlesinde.
"İçime aralanan karanlıkların anızlarını
ameli değeri olmayan acılarla alaz alaz yaktım.
Şimdi kime tutunsam kırılıyor incinen taraflarımdan.
Şimdi kime beni sev desem biraz çirkin."
Sonrasını hep iyi bildiğim
Ayrılıklara kürek çeken yüreğim
Kayıplarını o tuhaf tutarsız
Gülüşlerinde bıraktı.
Madem gideceksin Aralık bırak yüzüme